İspanya Günlükleri 2 : Andalusya’ya Yolculuk

Yazı dizisinin birinci bölümünde, İspanya’ya varışı, Madrid ve Toledo şehirlerini gezmiştik. Şimdi ise daha güneye, yani Madrid’den Akdeniz’e doğru yolculuğa başlıyoruz. Cordoba şehri ile başlayan bu gezimiz, Andalusya bölgesinin tüm önemli şehirlerini kapsıyor.

İspanya içinde bir Arap şehri : Cordoba

 

Madrid’den Cordoba’ya yaklaşık 4 saatlik bir otobüs yolculuğuyla ulaştık. Tabii ki hiç vakit kaybetmeden, şehrin tarihi dokusunu hala koruduğu merkezine yine tarihi kapılarından girdik. Endülüs bölgesinde olan bu şehir, adeta çölün ortasındaki o sapsarı Arap şehirlerini andıran bir yer. Neden mi? Yine eski zamanlardaki Müslüman-Arap hakimiyetinde kalmasından dolayı. Zaten şehre girerken geçilen köprünün tam üzerinde, ispanyolların yaptığı, etrafında mumların çevrili olduğu bir melek anıtı görüyoruz. Bu anıt, İspanyolların Müslümanları ve Arapları şehirden çıkarmak için yaptığı zulümlere bir “ af “ olarak yapılmış.

 

Köprüden şehre girdiğimizde, biraz ilerledikten sonra zaten Cordoba Kathedrali (Cordoba -Kurtuba- Camii) zaten hemen karşımıza çıkıyor. Temeli milattan sonra 8. yüzyılda atılmış bu camii, 16. yüzyılda kathedrale dönüştürülmüş bu mimari yapı, İspanya’nın en önemli yapılarından bir tanesi. Kathedralin içinde aynı zamanda İspanya’nın ekonomisine göre  güzelleşen ve kötüleşen restorasyonları da görüyoruz.
Cordoba Kathedrali’nden çıktıktan sonra şehri gezmeye başladığınızda adeta bir labirentin içine girmiş gibi oluyorsunuz. Binalar genelde açık renk ve beyaz olarak inşa edilmiş. Sanki bir Ege şehrinde dolanıyormuşsunuz hissini veriyor. Artık güneye inmekte olduğunuzu anlıyorsunuz. Biz de bu sokakları gezip fotoğraflarımızı çektikten ve “Cordoba Dondurması” nı afiyetle yedikten sonra, otobüsümüzün kalkacağı yere şehirden çıkarak geldik.

 

Andalusya’nın incisi : Sevilla

Cordoba’dan sonra, saat 6 civarı İspanya’nın güneyi olan Andalusya’nın en önemli şehri Sevilla ya ulaştık. Eşyalarımızı şehrin en eski otellerinden biri olan, kalacağımız otel “Hotel Inglaterra” ya bıraktıktan sonra karnımız zil çalar bir vaziyette yemek arayışlarına çıktık. Yiyeceğimiz şey belliydi aslında; ülkenin ünlü “Tapas” kültürünü deneyecektik. Şehrin içinde Restoran Autigüedades adlı mekana girerek burada hepsinden atıştırmalık olmak üzere, çıtır incecik dilimlenmiş patateslere sarılmış karides, fırınlanmış keçi peyniri, sarımsaklı domates,  Patates Ali-Oli ( ünlü atıştırmalık mezelerinden biri ) ve yanında içecek olarak sangria istedik. Özellikle fırınlanmış keçi peynirini ve karidesleri denemenizi şiddetle tavsiye ederim.

 

Ertesi sabah erkenden çıkıp, Plaza de Espana, Alcazar kalesi ve Sevilla Kathedralini gördük. Alcazar Kalesinde yaklaşık 3-4 saat harcanması gerektiğini aklınızın bir köşesine yazın. Sevilla Kathedrali ise 36 katlık kulesiyle (evet 36 kat tırmanarak çıkıyorsunuz ama inanın ki gördüğünüz manzara cidden değiyor) Sevilla’yı ayaklarınızın altına seriyor. Plaza de Espana’da ise tarihi mimarisiyle ve ışığıyla muhteşem fotoğraflar çekmeniz mümkün.

 

 

 

“Narlar” şehri : Granada

Sevilla’dan otobüsle ayrıldıktan sonra Granada’ya yola çıktık, akşama doğru şehirdeydik. Granada, kelime anlamıyla “Nar” demek. Bu yüzden hediyelik eşyacılarda bol miktarda nar figürü görürseniz şaırmayın.
Granada’yı İspanya için önemli hale getiren, “Alhambra Sarayı” nın anlamı “kırmızı olan” demek. Bu sarayın 13. yüzyılda temeli atılmış, 16. yüzyılda ise  inşaatı tamamlanmış. Özellikle doğaya uyumlu yapısıyla dikkat çeken, sayısız salon, bahçe ve avluya sahip olan Alhambra, İspanya’daki Arap-Müslüman mimarisine gösterilen en önemli örneklerden biri. Yolunuz düşerse görmeden kesinlikle geçmeyin.

 

Akşam yemek faslında ise Granada’nın sokaklarına vurduk kendimizi. Deniz mahsullü “paella” yemeğe karar verdik. Yanında ise Granada’nın meşhur şaraplarından Muñana ‘yı denemeye karar verdik. Burada paella yemeniz gerçekten tavsiye olunur, karideslerin battal boy geldiği, taze taze parmaklarınızı yiyeceğiniz türden önünüze servis ediliyor çünkü. Ayrıca yemeğinizi yedikten sonra, Granada’nın aydınlık ve capcanlı sokaklarını gezmeyi kesinlikle ihmal etmeyin.

 

Leave a Reply