Grup maçları tamamlandığında son 2 büyük turnuvada olduğu gibi yine Ronaldo’nun Portekiz’i baraj maçı oynayacaktı. 2010 ve 2012 için Bosna Hersek’le baraj maçları oynamışlar ve her ikisinde de Bosna’yı “rüyadan” uyandırmışlardı. 2014 elemelerinde durum değişti ve Bosna Hersek eleme grubunu lider tamamlayarak bir tarih yazdı ve direk olarak Dünya Kupasının yolunu tuttu. Portekiz’in ise kaderi değişmedi ve yine işini baraj maçlarına bıraktı.
Baraj maçları için torbalar belli olduğunda Portekiz, Yunanistan, Ukrayna ve Hırvatistan ile aynı torbadaydı ve olası eşleşmelerinin içinde Fransa, İsveç, İzlanda ve Romanya vardı. Portekizliler İzlanda veya Romanya’nın kendileri için en iyi olacağını düşünüyorlardı fakat Ibrahimovicli İsveç bir anda Ronaldolu Portekiz’in rakibi oluverdi.
Portekiz basını eşleşmeyi kötünün iyisi olarak değerlendirirken, futbolseverler bu eşleşmeden dolayı mutsuzlardı. Hem Ibrahimovic’i hem de Ronaldo’yu Dünya Kupası’nda izlemek varken şimdi ikisinden birini izleyemeyeceklerdi.
İşin bir diğer ilginç yanı 2010 Dünya Kupası elemelerinde de iki takım aynı grupta yer almış ve İsveç’in 3.olduğu grupta Portekiz 2.olarak baraj maçı oynamaya hak kazanmıştı. O grupta aralarında yaptıkları maçların ikisi de 0-0 bitmişti.
İki oyuncunun takımları için ne kadar önemli olduklarını milli forma altında attıkları gollere bakarak bile anlayabiliriz. İsveç formasıyla çıktığı 93 maçta 45 gol atan Ibra ve Portekiz formasıyla çıktığı 106 maçta 44 gol atan bir Ronaldo vardı.
Eleme gruplarında da hem Ibra hem de CR7 takımları için 8’er gol kaydedip adeta tek başlarına sırtlamışlardı. Şimdi ise artık son viraja gelmişlerdi.
İlk maçta gülen Ronaldo olmuş ve Portekiz evinde 1-0 kazanmıştı. 2.maçta neler olacağı o maçın bitiş düdüğünden itibaren merakla bekleniyordu. 2.maç öncesi tüm dünyanın gözü iki kaptan Ibra ve Ronaldo’nun üzerindeyken onlarda tecrübeleriyle bunların farkında olup maç öncesi takımlarını toplayıp gerekli konuşmaları yapmışlardı.
2.maçın ilk yarısı “eh işte” denecek seviyedeydi. İkinci yarı ise adeta bize “yüzyıl savaşları” izletti. İki büyük yıldız, lider, kaptan ya da siz onlara ne derseniz, takımlarını öyle bir taşıdılar ki top bir o kalede bir bu kaledeydi. Önce Ronaldo’nun golüyle herkes bu iş burada bitti derken Ibra sahneye çıktı ve dört dakikada 2 gol birden atarak İsveç’i Dünya Kupasına bir nefeslik mesafeye kadar getirdi.
Fakat son sözü yine Ronaldo söyledi ve 3 dakikada 2 gol atıp İsveç’in umutlarını tüketen isim oldu. Maçın ikinci yarısını neredeyse nefes bile almadan izledik. Son yıllarda izlenen en heyecan verici maç bile olabilirdi.
28 yaşındaki Ronaldo ülkesini yine bir Dünya Kupasına daha taşırken, 32 yaşındaki Ibrahimovic 2002 ve 2006’dan sonra belki de gidebileceği son Dünya Kupasını evinden izlemek zorunda kalacak.
Bu eşleşme ile ilgili genel olarak söylenecek söz ise “Ibra iyi de çevresi kötü” olacaktır. Ronaldo’nun arkasında İsveç’e göre çok daha kaliteli ve potansiyeli yüksek oyuncular yer alıyor. Takımdaki diğer oyuncuların da bu eşleşmeye katkıları yadsınamaz. Özellikle 2.maçta Joao Moutinho’nun oynadığı müthiş oyun Ronaldo’nun gölgesinde kalsa da asla göz ardı edilmemeli.
Portekiz’in Dünya Kupasındaki şansı ise yine Ronaldo’nun oyunu ile doğru orantılı olacaktır. Ronaldo çok ekstrem bir oyun sergilemezse Çeyrek Final’den öteye gidemeyeceklerdir.
Ronaldo ve Ibrahimovic’in tek başlarına takımlarına yaptığı inanılmaz katkıyı gördükten sonra Messi’nin Dünya Kupası performansını da gerçekten çok merak ediyorum. Arjantin kadro kalitesi bakımından Dünyanın en iyi ilk 5 milli takımının arasından yer alıyor. Eğer Messi, Ronaldo ve Ibra’nın yaptığı kadar büyük katkı yapabilir ve takımının önderliğini eline alırsa Arjantin bu Dünya Kupasının en büyük favorisi olur.
Şimdi artık heyecanla 2014 Haziran ayını bekleyeceğiz. Brezilya evinde favori olarak görünse de Almanya, Arjantin ve sürprize imza atabilecek bir Belçika olacak. Kim bilir belki hiç ummadığımız bir takım bize farklı heyecanlarda yaratabilir.