Şirinler’in ilk ortaya çıkışı Belçikalı çizer Pierre Culliford nam-ı diğer Peyo tarafından yaratılan Johan and Peewit serisinin 23 Ekim 1958’deki macerasında gerçekleşir. Zamanla Johan and Peewit’ten daha popüler olan Şirinler 1960’dan itibaren ayrı bir seri olarak yayımlandı. 1981 yılında Hanna-Barbera tarafından çizgi filme uyarlandı ve ünü tüm dünyaya ulaştı. Türkiye’de de özellikle 90’lı yıllarda ilgiyle takip edildi. Tabii olarak bu süreç boyunca hakkında çok sayıda söylenti de üretildi hatta bir dönem Amerika’da yayından dahi kaldırıldı. Son olarak 2011 yılında Fransız sosyolog Antoine Buéno tarafından ırkçı ve anti-semitik bir ütöpya olarak tanımlandılar. Bu tür tanımlamalara ve söylentilere maruz kalmasının başlıca sebebi ise tek bir karakteri ya da bir kaç kişilik bir grubu değil bir toplumu hikayenin merkezine alması ve bu toplumun maceralarını bir bütün olarak işlemesiydi.
Sosyalist Bir Ütopya
Bazı yorumlarda Naziler’le ya da Ku Klux Klan‘la ilişkilendirilseler de genellikle sosyalizmle ilgili göndermeler daha çok yapılmıştır. Bu göndermelerin temelinde Şirinler’in toplumsal düzeni yatmaktadır. Şirinlerin tabiri caizse Führeri olan ve Karl Marx‘a benzetilen Şirin Baba‘yı saymazsak şirinler arasında sınıfsal bir ayrım yoktur. Şirin Baba’ya en çok benzeyen Gözlüklü Şirin‘dir lakin diğerleri tarafından dışlanmaktadır ve bu özelliğiyle Trokçi‘ye benzemektedir.
Şirinler birbirlerinden sadece uzmanlık alanlarına göre ayrılırlar; güçlü, usta, aşçı, gözlüklü, süslü… Ha bir de Şirine… Onun uzmanlık alanı yoktur, diğerlerinden ayrılan özelliği dişi olmasıdır, Melih Cevdet Anday’ın tabiriyle “sadece dişi“dir yani. Şirinler Mao Takımı‘na benzetilen aynı tip beyaz kıyafet giyerler ve birbirlerine sadece “şirin” diye hitap ederler tıpkı “yoldaş” gibi. Sadece Şirin Baba kızıl renkte giyinir. Niye kızıl?
Ne yer ne içer bu şirinler diye bakacak olursak, bol bol böğürtlen yerler. Bu böğürtlenler bir şahsa ait değillerdir, tüm şirinlerindir. Hatta hiç bir iş yapmayan Tembel Şirin bile bu nimetlerden payını almaktadır. Herhangi bir ticaret söz konusu değildir, serbest piyasa ekonomisi zinhar yasaktır. Sadece hep beraber işletilen, tamir edilen ve sahip olunan bir baraj vardır. Bu baraj ise köyü su basmasına karşı korumaktadır. Acaba köyü basacak olan su neyi sembolize etmektedir?
Ninja Kaplumbağalar da 5 vakit namaza gitmiyorlardı ama Marksizm’e uygun olarak Şirinköy’de herhangi bir ibadethane yahut Tanrı ögesi de bulunmamaktadır. Metafor olarak kullanılan Tabiat Ana doğanın kanunlarını, Zaman Baba da fizik kurallarını simgelemektedir.
Özellikle “Kral Şirin” bölümü öne sürülen bu savları destekler niteliktedir. Baraj inşaatı sürerken Şirin Baba ot toplamak için köyü terk edince Gözlüklü kendini kral ilân eder. Müzisyen Şirin’e krallığını tebliğ görevi verir. Bunu duyan Güçlü Şirin hışımla girdiği Gözlüklü’nün yanından Şirin Ordusu’nun Kumandanı olarak çıkar. Medya (Müzisyen) ve orduyu (Güçlü) kontrol altına alan Gözlüklü Şirin iktidarını sağlamlaştırır. Şakacı her zamanki patlayan hediyelerinden birini Gözlüklü’ye hediye eder ve Şirinköy’de ilk defa bir şirin hapse atılır. Bu duruma öfkelenen Şirine ve arkadaşları Şakacı’yı kaçırmaya kalkarlar ve olaylar çığrından çıkar. Tüm bunlar olurken sular yükselmiştir ve tüm köyü sel basmak üzeredir. Bölümün finalinde Şirin Baba gelir ve şöyle der: “Nedir bu haliniz? Tıpkı insanlar gibi davranıyorsunuz!” Köydeki sosyalist düzenin demirbaşı Şirin Baba’nın dönüşüyle her şey normale döner ve hep beraber baraj inşaatına devam ederler.
http://www.dizi-mag.com/smurfs-1-sezon-2-bolum-izle-dizi.html linkinden “Kral Şirin” bölümünü izleyebilirsiniz.