”Gelemem çok soğuktur şimdi, Ankara” deyip deyip geliyorlar Ankara’ya. 26 Şubat’ta Passage Pub’da olacaklar. ”Yüzyüzeyken Konuşuruz” dan bahsediyorum sevgili okur. Hem hava da soğuk değil bu aralar. Soğuk olsa da ne olacak, onlar ısıtacak içimizi biliyorum.
Yüzyüzeyken konuşuruz’u lise de keşfetmiştim. Derslerden çokça bunaldığımız bir gündü, attık kendimizi çimlere, defterler bir yana savrulmuş, testler uçuşuyor dört bir yana. O kadar bıkmışız, yorulmuşuz yani. Kimse demiyor ”o çözmem gereken, sınav da yüzde yüz çıkacak soruların(!) denizin içine doğru attı kendini” diye. Görüyorum ben de ama hiçbir şey yapmıyorum. Gözlerimi kapatıyorum, gözlüklü kırmızı balıklar, oturmuşlar bir masaya ellerinde testim, başlıyorlar soruları çözmeye. İçim rahatlıyor onları öyle hayal edince. En azından çözüldü diyorum sorular. Yaparım ben onları sınavda. Sonra bakıyorum, martılar denize yakın uçuşuyorlar. Vardır bunda da bir keramet deyip kapatıyorum gözlerimi yine. Herhalde balıkların çözdüğü soruları doğruluyorlar. Bu kez kesin yaparım kesin derken biri bir şarkı açıyor. Şarkının kime ait olduğunu bilmiyorum, ama o ses öyle güzel giriyor ki kanıma. Sonra bütün bedenimi dolaşıyor. Çok hoşuma gidiyor, hiç bitmesin istiyorum. Hep o ses çalsın, hep burada o koca ağacın altında o sesle birlikte yaşayalım istiyorum. Derken şarkı bitiyor ve korka korka soruyorum: ”kim bunlar?”. Nasıl da bizden, nasıl da içimizden; sakin, kaygısız, doğal.
İşte öyle bir bahar gününde tanıştım, Yüzyüzeyken Konuşuruz’la. O günden beri, saçmasapan günlerimi sözleriyle anlamlı kıldı, Kaan Boşnak. Önce internette bir proje yapmakla başlamış işe, tek başına çalıp söylemiş. Ardından insanlar tanıyınca, bir grup kurmuş. O grup az ömürlü olmuş derken, yeni insanlarla tanımış ve bugünkü halini almış , Yüzyüzeyken Konuşuruz. Ardından ”evdekilere selam” adında bir albüm çıkarmışlar. Çok da güzel olmuş. Youtube’ a koydukları ev ortamında çekilen kliplerin tadını vermese de. Resmi olarak elimizde tutabileceğimiz, arkadaşlarımıza hediye edebileceğimiz bir albüm olmuş. Eminim bilmeyenleriniz, “Yüzyüzeyken Konuşuruz” ismini, çokça sanallaşan bu dünyada insanların yüz yüze gelerek konuşmamalarına bir gönderme olarak algıladınız, kızmayın! Önceleri ben de öyle sanıyordum. Ama bir röportajlarını okuyunca bendeki o algı da kırılmış oldu. Zira hiç de öyle bir amaçları yok. Bir şeyleri özelleştirmeye, anlamlar yüklemeye gerek olmadığını düşünüyor Kaan Boşnak (vokal, akustik gitar). Onları da tanıtmadan geçemeyeceğim; Engin Sevik (elektrik gitar), Oğuz Kont (davul ve keyboard), Burak Güngörmüş (bas gitar) ve Bilge Günaydın da grubun diğer üyeleri.
“kuşlar göç etmeden buluşalım”, “tartışmaya açık bıraktım çayın altını”, “denize kıyısı olmayan insanları hiç sevemedim” gibi güzel şarkı sözlerine sahip bir gruptan bahsettim. Yoksa sen hala dinlemeyecek misin? Hem şehrimize geliyor, bir baksak fena olmaz. Güzel, kaliteli müzikli günlere…
”Belki de hep birlikte beyaz bi kamyonete doluşuruz
Üstümüzden geçen uçakların sesleriyle boğuşuruz
Hani şu şarkıdaki gibi değil senede bi kaç gün kavuşuruz
Seni seviyorum
Ama bunları yüzyüzeyken konuşuruz” Senede Bi’ kaç Gün adlı şarkıdan, en sevdiklerimden… İyi dinlemeler…
https://www.youtube.com/watch?v=UA7GlXIUNPU
ik
çok güzel bir yazı olmuş diğer yazılarını heyecanla bekliyoruz :)
Nazlı Terekeme
Teşekkür ederim:)