Tarih; 13 Temmuz 2014. Bu tarih, sıradan bir pazardan çok daha önemliydi büyük bir kitle için. Metallica, İTÜ stadyumundaydı. Tam karşımızda canlı canlı. Her yaştan insanın koşarak geldiği mükemmel bir konserdi. Öyle mükemmeldi ki ben yazıyı ancak beş gün sonra yazabildim.

20140713_222222

Gerçek olduğuna inanamayacağım kadar önemli ve güzel bir konserdi benim için. Onlarla büyüdüğümü söylesem abartmış olmam. Küçük olduğum için gidemediğim konserlere ağlarken, gittiğim konserine de ağladım ve inanın bana tek değildim. Etrafımdaki rahat ve havalı takılan tiplerin çığlık çığlığa ağladığına şahit oldum. ‘Çok yoruldum. Aslında arkalarda daha iyi izlenir. Görünce ne olacak, dinlemeye geldik’ diyen adını bilmediğim arkadaşım. Konser başlayınca insanların üstüne basarak en öne gitti. Sahneye atlamasını bekledim. Neyse ki birileri onu durdurabilmiş.

Metallica’dan önce Pentagram karşıladı bizi. Isınma ‘headbang’lerini onlarla yaptık. ‘Şeytan Bunun Neresinde’ ile içimizi rahatlattık. Siyah tişörtlerimizle iyi insanlar olduğumuzu tekrar onayladık ve Metallica için heyecanlanmaya devam ettik. Ara ara ekranlarda çıkan Metallica üyeleri, yüreğimizi ağzımıza getirip durdu. Fakat sadece ‘Metallica by request’ kapsamında bizden en sevdiğimiz şarkıya oy kullanmamızı istiyorlardı.

20140713_220030

Saat dokuzu biraz geçmişti ama buçuğa da tam gelmemişti ki Metallica sahneye çıktı. Zamanı yanlış hatırlıyor da olabilirim. O an saate bakmak yapacağım son işti tahmin edilebileceği üzere. ‘Master of Puppets’ ile sahneye çıktı. Eminim, orada bulunanlar bu anı hiçbir zaman unutamayacak. Biraz arkada olduğum için sahneyi tam göremiyordum. Master of Puppets bitince eller bir anda indi ve ben sevgili ayak parmaklarım sayesinde onları gördüm. ‘Görüyorum’ diye çığlık atacak kadar net gördüm. O an inandım evet oradayım ve Metallica karşımda çalıyordu.

Işık gösterileri olayı iyice güzelleştirdi. Dev ekranlardaki görüntüler de eşsizdi. Özellikle ‘One’ çalarken arkadaki görüntüler çok güzeldi. Konserin her dakikasını anlatmayı çok isterim fakat on binlerce detay on binlerce diğer detayın içinde kayboldu. Bazı kesimler, setlistin çok popüler olduğunu, diğer şarkılarını da çalmaları gerektiğini düşünse de, ben de bu düşünceye birazcık katılsam da, ‘by request’ konseptini çok sevdim. Keşke Silver bilet alsaydım. Konser için duyduğum en büyük ve tek pişmanlık bu… James’in Silver’dakilere gülümseyip durması konserin en acı anıydı. Bir dahakine diyerek kendimizi avuttuk Black biletliler olarak. Bir diğer acı olay da Nilüfer ve Alper’in yerinde olamamaktı. Sahneye çıkmıştı bu iki şanslı insan. Çok özendik, çok alkışladık. Orada olmayanların bile hatırlayacağı bir konserdi. İstanbul’u sevdiklerini umuyor, bir daha geldiklerinde Silver’dan hatta mevcut ise Golden’dan dinlemeyi ümit ediyoruz.

Leave a Reply