Günümüzde reklam herhangi bir şeyin tanıtılmasında, pazarlanmasında olmazsa olmazların başında geliyor. Reklamın vereceği etkinin artması ve daha fazla kitleye ulaşması için de doğru ve zamanında  kullanılması gerekmekte.

7 Haziran 2015 seçimlerine bugün itibariyle 101 gün kalmış durumda. Türkiye’de yaklaşık 55 milyon seçmen sandığa gidecek. Bu süre zarfında gazete ve televizyonlarda yer alacak siyasi partiler bir elin parmağını geçmeyecek kadar az olacak ama seçime katılacak parti sayısı 25’ten fazla.

Yaklaşık 13 yıldır iktidarda bulunan AKP genel başkanının  konuşmasını en az 30 tane televizyon kanalı canlı yayınlıyor. 7’ye yakın gazete de manşetten ağız birliği yapmışcasına okuyucularına duyuruyor. İktidar olmanın avantajıyla hep vitrindeler.

Mecliste grubu olan muhalefet partilerinin ise böyle güçlü bir medya gücü olmasa da AKP’den arta kalan zamanda kendilerine az da olsa yer buluyorlar. CHP, MHP ve HDP en azından yazılı ve görsel basında her gün yer alıyor ve seslerini duyurabiliyorlar.

Bir de meclis dışı partiler var ki insanlarımızın çoğu bu partilerin genel başkanlarının kim olduklarından bihaber. İnsanlar, meclis dışı partilerin ‘seçimlere dair vaatleri neler, ne yaparlar,genel başkanları gündem hakkındaki bir konu ile alakalı ne gibi açıklamalarda bulunurlar .’’ öğrenemiyorlar. Meclis dışı bu partilerin tek şansları, seçimlere sayılı günler kala devlet televizyonu TRT’de siyasi parti temsilcilerinin katılımı ile gerçekleşen siyasi propagandalarını belli bir süre içerisinde halka açıklamaya çalışmaları.

Medya tarafından yer verilmeyen ve halkın çoğunun haberdar olamadığı bu partiler maalesef hazine yardımından da mahrum kaldıkları için ekonomik anlamda da ciddi sıkıntı içerisindeler. Mecliste bulunan partiler reklamlarını televizyon, gazete ve reklam panolarında sergilerken meclis dışı partiler miting yapmakta dahi güçlük çekiyorlar. Seçimde, her ne kadar seçmenin ayağına gidip tokalaşmak önemli olsa da yaklaşık 50 milyon seçmene sesini duyurmanın en iyi yolu reklam yapmaktan geçiyor. Ülkemizde meclis dışında bulunan ama önceden iktidara ortak olmuş partilerin genel başkanları dahi şu an ülkenin büyük bir kesimi tarafından bilinmiyor ya da hatırlanmıyorken bunlara bir de yeni kurulan partiler ve genel başkanları da eklendi. Umarım yeni kurulan bu partiler siyaset arenasında tutunabilme becerisine sahip olurlar.

Seçim yarışında oluşan bu adaletsizlik seçim sonuçlarına da yansıyacağı aşikar. Zaten 7 Haziran 2015 akşamı da meclise girmeye hak kazanan partiler yine aynıları olacak gibi ve bunlara bir yenisinin eklenmesi şu durumda zor görünüyor. Kısacası ülkemizde uygulanan seçim yarışında yazılı olmayan bir adaletsizlik var ve ben oluşan bu adaletsizliği, meclis dışı partilerin seçim vaatlerini, neler yaptıklarını, neler yapacaklarını yazarak bir nebze de olsa adalet terazisinde naçizane dengelemeye çalışacağım. Elimden geldiğince meclis dışındaki partileri yazmaya çalışacağım. Hatta siyasi partilerin genel merkezlerine giderek daha da çok bilgi toplama ve sizleri daha doğru bilgilendirme uğraşında olacağım.

Merkez Parti İzlenimlerim

Yukarıda anlattıklarım doğrultusunda bu hafta sonu Ahmet Taner Kışlalı Spor Salonu’nda Merkez Parti’nin katılım toplantısına gittim.

Merkez Parti 7 Temmuz 2014 tarihinde İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Abdurrahim Karslı tarafından kuruldu.

Yakın zamanda CHP’den ayrılan İstanbul milletvekili Ercan Cengiz Merkez Parti saflarına katıldı. Mecliste bir sandalye ile temsil ediliyorlar.

Tanışma toplantısında gözlemlediklerime gelince, Genel Başkan Karslı’nın memleketi Erzurum’dan gelen otobüsler salon dışında çoğunluktaydı. Ama Türkiye’nin her bölgesinden katılımcılar da gelmişlerdi. Anadolu dans grubu gösterisi ile başlayan toplantı genel başkan Karslı’nın konusması ile devam etti. Türkiye’nin her yöresinden halk oyunlarının oynanması ile merkez vurgusuna dikkat çekilmek istendi. Merkez Parti Genel Başkanı Karslı’nın konuşmasını satırbaşlarını aktarıyorum.

  • Türkiye’yi üç kişi yönetiyor. Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Öcalan ve Doğu Perinçek. Perinçek’in Marksist-Leninist İşçi Partisi adını Vatan Partisi olarak değiştirdi. Senaryo oynuyorlar, halkı kandırıyorlar.
  • Süleyman Şah türbesini verdiler, ilk defa toprak kaybettik. Bu Yeni Osmanlıcıların azıcık aklı olsaydı Süleyman Şah türbesini terketmezlerdi.
  • Toprak vermek olmaz, gerekirse bizim iktidarımızda Fırat-Dicle kan akar ama toprak kaybetmeyiz.
  • Kanalizasyon medyası(Karslı,havuz medyasına bu şekilde hitap etti) halkı uyutuyor.
  • Merkez Parti iktidarında hiçbir dava yıllarca sürmeyecek, en geç 1,5 yılda dosya sonuçlanacak.
  • İktidara geldiğimizde emeklilerimiz borçlarını kapatabilsin diye her birine 2.500 lira hibe vereceğiz.

 

Merkez Parti katılım toplantısı

Genel Başkan Karslı’nın hitabeti hukuk hocalığından olsa gerek iyiydi fakat ben salondakilerin gözlerinde bir umut göremedim. Salonda heyecan yoktu. Seçimlerde haklarında hayırlı olmasını diliyorum.

Leave a Reply