2016 Dünya Satranç Şampiyonluğu Unvan Maçı 11-30 Kasım tarihleri arasında dünya şampiyonu Magnus Carlsen ve Mart’ta oynanan Adaylar Turnuvası’nı kazanarak Carlsen’in karşısına çıkmaya hak kazanan Karjakin arasında New York’da oynandı. 12 oyun üzerinden oynanan maç tarafların birer galibiyeti ve 10 beraberlik sonunda 6-6 biterken 4 oyun üzerinden hızlı tempoda oynanan tie-break maçlarında 3.ve 4. oyunları kazanan Carlsen rakibini 3-1 mağlup etti ve en azından 2 sene daha dünya satranç şampiyonu unvanına sahip olmaya hak kazandı.
Satranç otoritelerinin maç öncesindeki beklentilerine bakıldığında unvan maçının uzatmaya gitmesinin birçokları için şaşırtıcı olduğunu tahmin ettiğimi söylemeliyim. Dünya ELO (satrançta uluslarası kuvvet derecesi puanı) listesinde 1 numarada bulunan ve katıldığı turnuvaların hemen hepsini kazanan dünya satranç şampiyonun ELO listesinde 6. durumda bulunan ve henüz iki ay önce Bilbao’da şampiyona kaybetmiş Karjakin’e karşı maçı rahatlıkla kazanması, en azından unvanını ilk 12 maçta koruması bekleniyordu. Ancak Karjakin birçoklarını şaşırtarak maç boyunca Carlsen’e karşı büyük bir psikolojik direnç koydu ve hatta ilk kazanan kendisi olmasına rağmen bitime sadece iki oyun kala kaybederek üstünlüğünü koruyamadı. Hızlı tempoda oynanan tie-breaklerde tie-breaklerde psikolojik olarak daha iyi hazırlanmış ve hızlı satrançta da dünyanın bir numarası dünya şampiyonuna ancak çözülen “challenger” ın verdiği mücadeleyle birçoklarının takdirini topladığını tahmin etmek zor olsa gerek. Şimdi de bu satırların yazarı gibi birçok satrançseveri gecelerce uykusuz bırakan (saat farkı sebebiyle Türkiye’de 22.00’da başlayan maçlar zaman zaman sabah 04.30’a kadar uzadı) bu heyecanlı maçın öyküsüne kısaca göz atalım:
Unvan maçlarındaki ilk oyunlarda genellikle taraflar birbirini “tartarken” bu maçta da benzer bir senaryo görüldü ve Carlsen’in beyazlarla oynayıp Trompowsky açılışıyla başladığı (maçın ilk oyunun Trump’un seçilmesinden hemen sonra oynanması sebebiyle bu tercih espri konusu oldu) ilk oyunda şampiyon rakibinin piyon yapısından dolayı hafif üstün bir oyunsonuna girse de Karjakin konumuınu iyi savundu ve maç beraberlikle başladı. Karjakin’in beyazlarla oynadığı ilk oyun olan 2.oyun taşların hızlıca değişilmesiyle çabuk bir berabereyle sonuçlanırken bu oyunun fırtına öncesi sessizliği olduğunu söylemek yanlış olmaz. Verilen bir günlük aranın ardından (takvim 2 gün arka arkaya maç ve 1 günlük dinlenme şeklindeydi) oynanan 3.oyunda ise ilk kez gerçek bir mücadele izledik. Tamamen eşit gözüken bir konumdan kendi tarzında oynayarak tam da istediği gibi hafif üstün ve uzun süren manevralarla rakibi hataya zorlayabileceği bir konum yakalayan Carlsen, piyon üstün duruma geçse de kaçırdığı bazı incelikler ve Karjakin’in inatçı savunması sonucunda yarım puanla yetinmek durumunda kaldı. 4.oyunda Karjakin beyaz taşlarla oynamasına rağmen oyunortasında üstünlüğü yine rakibine verdi ve Carlsen kanatlarda piyon dengesizliğinin olduğu ve vezir kanadında rakip piyonları kısıtladığı, buna ek olarak fil çiftinin olduğu ağır bir oyunsonuna girmeyi başardı. Ancak bu oyunda da 3.oyundaki gibi birtakım hatalar yapan Carlsen karşısında Karjakin rakip geçer piyonu bloke etmeyi başardı ve 4.oyun da berabere sonuçlandı. Carlsen taraftarları şaşkındı, hafif üstün konumları dünyada tartışmasız en iyi oynayan ve çoğunlukla bir şekilde rakibi hataya zorlayıp kazanan şampiyon 3.ve 4.oyunlarda tam da sevdiği tarzda oyunları kazanamamıştı. 1 günlük aranın ardından oynanan 5.oyunda ise bu sefer galibiyeti zorlama sırası siyah taşlarla oynayan Karjakin’de idi. Oyunortasında rakip şaha karşı ciddi bir atak şansı yakalayan “challenger”, ağır taşlarını (vezir ve kale) zamanında h-hattına getirememesi sonucunda şampiyonun savunması karşısında çözüm bulamadı ve beraberlik serisi devam etti. Karjakin’in beyazlarla oynadığı 6.oyunda Carlsen açılış hazırlığı (büyük usta seviyesinde oyuncuların maçlardan önce yardımcıları ile birlikte maçta belli durumlarda belli bir yere kadar nasıl oynayacaklarını belirlemelerine açılış hazırlığı deniyor) ile oyunu rahatça eşitlerken taraflar sahadan yarım puanla ayrıldı ve maçın ilk yarısı 6 beraberlikle tamamlanmış oldu.
Maçın ikinci yarısı verilen tek günlük aradan sonra başlarken üst üste ikinci defa beyazlarla oynayan Karjakin 1.hamlede bu sefer e4 yerine d4 ü tercih ederek beraberlikle biten oyunları izlemekten sıkılmış seyircilerin beklentisini karşılıyor ancak açılıştan iyi çıkan taraf yine Carlsen oluyordu. Nispeten agresif yollar yerine güvenli devamyolları seçen şampiyon bunun üzerine bir de kendisinden beklenmeyen bir hata yapınca oyunda ancak beyazın kazanca oynayabileceği bir pozisyon oluşsa da Karjakin’in hafif üstünlüğü kazanca yetmedi ve taraflar yine eşitliği bozamadı. 8.oyun ise Carlsen’in unvan maçlarında ilk kez geriye düştüğü oyun olarak tarihe geçecekti. Karjakin’in açılış hazırlığından kaçmak için iddiasız bir açılış seçen ve oyunortasında üstünlük arayan şampiyon, Rus büyükustanın hata yapmaması sonucunda kazancı zorlarken hata yapıp kötü durumda kaldı ancak Karjakin’in zaman sıkışmasında hata yapmasıyla sürekli şah elde ederek oyunu eşitlemeyi başardı. Devam edildiği takdirde sadece siyahın kazanç şanslarının olabileceği eşit konumda dahi kazancı zorlayan Carlsen 51.hamlede yaptığı gafla bir sonraki hamlede terk etmek zorunda kaldı ve unvan maçının görüntüsü bir anda değişti. Anand ile oynadığı unvan maçlarında hiçbir zaman zorlanmayan ve psikolojik olarak da dezavantajlı duruma düşmeyen şampiyon Karjakin’in inatçı savunmasını bir türlü aşamamış ve sonunda belki de rakibi hafife alıp kazancı fazla zorlaması sonucunda kaybederek bitime sadece 4 oyun kala 1-0 geri düşmüştü. Şimdi herkesin aklındaki soru Carlsen’İn toparlanıp düştüğü bu zor durumdan kurtulup kurtulamayacağı idi. 9.oyunda siyahlarla bir açılış değişikliğine giden Carlsen İspanyol Açılışı’na karşı Archangelsk Varyantı’nı denese de bu devamyolunda da verim alamadı ve Karjakin’in oyun boyunca belli bir üstünlükle götürdüğü, zaman zaman kazanç şansları elde ettiği oyun Rus büyükustanın en doğru hamleleri bulamaması ile beraberlikle sonuçlandı. Son 3 oyuna 1-0 geride giren Carlsen’in beyazlarla oynadığı 10.oyunda ne yapacağı merak konusuydu, zira bu oyun şampiyonun son şansı olabilirdi. Siyahlarla açılıştan rahat bir konumda çıkan Karjakin 20.hamlede forse bir beraberliği kaçırırken buradan sonra kontrolü yavaş yavaş eline alan şampiyon, rakibinin piyon zayıflıklarının olduğu, eşite yakın ve kazanmak için uzun manevralar gerektiren, tam da sevdiği tarz bir oyun elde etti. Oyunda elde ettiği bütün şansları zorlayan Carlsen 75 hamlelik uzun bir mücadelenin sonunda kazanarak maça eşitliği getirdi ve psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. 11.oyunda siyahlarla oynayan Carlsen sakin bir konumda rakibi hataya zorlayacak şekilde oynasa da Karjakin hata yapmadı ve mücadele 34 hamle sonunda beraberlikle sonuçlandı. 12.ve son oyunda tarafların oyunu hiç zorlamadan berabere bitirmesiyle unvan maçının ilk 12 oyunu 6-6 beraberlikle sonuçlandı ve 2012’de oynanan Anand-Gelfand unvan maçından sonra dünya şampiyonu ilk kez 25’+10”” temposundaki hızlı partilerle belirlenecekti. Hızlı satrançta da dünyanın bir numarası olan Carlsen, bu alanda inaktif olan rakibine karşı kağıt üstünde kesin favori olsa da maçın klasik satranç kısmında beklentilerin çok üstüne çıkan Karjakin mücadele gücünün yüksek olduğunu göstermişti. Nitekim ilk 2 oyunda da zamanda baştan itibaren ciddi anlamda geriye düşen “challenger” konumlarını savunmayı başarsa da 3.oyunda direnci kırıldı ve siyahlarla kazanan Carlsen beyazlarla oynayacağı son maç öncesi büyük bir avantaj elde etti. Son maçta kendisine beraberliğin yetmesi sebebiyle açılıştan itibaren riskten en uzak şekilde oynayan şampiyon ,Karjakin’in aşırı risk alması sonucu üstünlüğü ele geçirdi ve şık bir vezir fedasıyla oyunu kazanarak unvanını en azından 2 yıl daha korumayı başardı.
Öncelikle Carlsen’i tahtada ne kadar güçlü olduğu bilinse de bu kadar zor bir psikolojik sınava tabi kalmadığı ve bu zor durumdan kurtularak psikolojik sınavı başarıyla geçtiği ve unvanını koruduğu için tebrik etmek gerekiyor. Artık bilgisayar çağı olarak tabir edilen günümüz büyükustalarından çok daha farklı bir düşünme tarzı olan, daha çok 1900’lü yılların başları ve ortalarındaki klasik büyükustaları anımsatan ve bunu günümüz satrancından uygulamayı başararak herkesten bir adım önde olan şampiyon Karjakin’den beklemediğini tahmin ettiğim bir direnç karşısında bocalasa da galip gelmeyi bildi. Maçtan önce kendsine oldukça az şans tanınan Karjakin ise, maça psikolojik anlamda ne kadar iyi hazırlandığını özellikle de 3.ve 4.oyunlardaki savunmasıyla kanıtlasa da bir noktadan sonra Carlsen ile başa çıkamadığı söylemek mümkün. Tabiki de öne geçtiği 8.oyunun ardından üstün olduğu 9.oyunu da kazansaydı şu anda belki de şampiyonluğu kutluyor olacaktı ancak 2 yıl sonra Carlsen’den unvanı almak istiyorsa oyununu bir seviye daha yukarı çekmesi gerektiğini düşünüyorum. 2018’de oynanacak adaylar turnuvasında ise katılması muhtemel isimlerde Fabiano Caruana’nın turnuvayı kazanması halinde önümüzdeki unvan maçında Carlsen’i en fazla zorlayacak isim olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek . Yeni challenger ismin kim olacağı ve şampiyonun unvanını bir kez daha koruyup koruyamayacağını 2018’de bu zamanlar öğreneceğiz.