Kapaktaki iki fotoğraf son bir yılda Ortadoğu’da ittifakların nasıl şekillendiğinin, büyük ve bölgesel güçlerin hangi saflarda yer aldığının bir nevi göstergesi aslında. İki fotoğraf da çok farklı oluşum ve ittifakları göstermesine rağmen ilginç ortak noktalara da sahip. Trump, başkan olarak seçildikten sonra ilk yurtdışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yapmıştı ve orada Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah es-Sisi’nin de katılımıyla Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’le bir araya gelmişti. Riyad’ta Kral Selman’ın öncülüğünde açılışı gerçekleşen Uluslararası Radikal Düşünceyle Mücadele Merkezi’nde ise üç liderin dünyayı sembolize eden küreye ellerini koyarak fotoğraf çekilmeleri de dünya gündemine oturmuş ve Trump döneminde bölgedeki değişecek dengeleri ve oluşacak ittifakları temsil ettiği öne sürülmüştü. Zira, Trump’ın selefi olan Obama ise seçildiği ilk dönem olan 2009’da ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirip TBMM’de konuşma yapmıştı. İkinci fotoğrafta ise görüldüğü üzere Putin, 18 Mart’ta Rusya’da gerçekleşen secimlerde yüzde 76.68 oy alarak 4.kez devlet başkanlığına seçilmesinin ardından ilk yurtdışı ziyaretini Türkiye’ye yapıyor. Beştepe’deki buluşma sadece Türkiye-Rusya ilişkileri gündemini değil İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin de katılımıyla Soçi Zirvesi’nin devamı olacak şekilde Suriye gündemini de içeriyor. 4 Nisan’da yapılan bu görüşme Ortadoğu’daki dengeler açısından bilhassa Suriye için büyük önem arz etmekle birlikte Türkiye’nin de Zeytin Dalı Operasyonuyla birlikte bölgede gittikçe artan gücünün de bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
İki resimde göze çarpan en büyük detay ise Türkiye’nin pozisyonu. İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan yeni dünya düzeninde en başından beri Batı saflarında yer alan Türkiye, halihazırda NATO üyesi, AB Gümrük Birliği üyesi ve AB üyelik sürecinde de yıllardan beri aday konumunda olarak Batı blokunun temel bir parçası. Ancak son yıllarda Türkiye ve Batının beklentileri konusunda karşılık bulamamaları, yaşanan gerginlikler ve krizler, son olarak da ABD’nin PKK’nın Suriye uzantısı olan YPG/PYD’ye verdiği askeri ve stratejik destek Türkiye’nin uzun dönemdir temel bir parçası olduğu Batı ile ilişkilerinin belki de hiç olmadığı kadar kötü bir seviyeye gelmesine neden oldu. Rusya ise Kırım’ın İlhakı ve 2015’teki Suriye müdahalesiyle birlikte Batı’nın gittikçe artan tepkisi ve yaptırımlarıyla karşı karşıya. Böyle bir dönemde Rusya ve Türkiye arasında aslında mecburi bir birliktelik yaşanıyor diyebiliriz. Zira, Rus kaynakları da bu birlikteliğin stratejik değil de taktiksel ölçüde olduğu görüşünü paylaşıyor. Türkiye 2011, Suriye İç Savaşı’nın patlak vermesinden beri Esad’ın kesinlikle gitmesini savunurken, muhaliflere destek oluyor. Ancak Rusya ise Esad’ın kurtarıcısı durumunda ve bu konuda İran kadar olmasa da taviz vermeyecek gibi gözüküyor. Beştepe’deki diğer bir konuk devlet olan İran ise Esad konusunda son derece kararlı ve bunu Esad’a verdiği askeri ve maddi destekle net bir şekilde kanıtlıyor. Hal böyle olunca, ikinci resimde yer alan, samimi de gözüken bu birlikteliğin, ne derece uzun ömürlü olacağı tartışılabilecek bir durum.
Bölgede son yıllarda değişken yahut istikrarsız politikalar takip eden tek devlet ya da bunun sorumlusu tek devlet Türkiye değil; ABD’de de Obama döneminde başlayan Trump döneminde daha da keskinleşen Ortadoğu’daki askeri varlığın sonlandırılması meselesi halen muallak durumda. Trump, çok yakında Suriye’den çekileceğiz açıklaması yaparken, Dışişleri böyle bir şeyden haberdar olmadıklarını açıkladı, Pentagon ise çekilme iddialarını dedikodu olarak değerlendirdi. Bütün bunlar görevden almaların sürekli devam ettiği Trump yönetiminin ve Amerikan devletinin temel organlarının birbirinden ne kadar kopuk olduğunu da gözler önüne seriyor. Türkiye ile olan ilişkiler konusunda da Tillerson’un Ankara ziyaretiyle birlikte inceden bir iyileşmeye rağmen Tillerson’un akabinde görevden alınması ve yerine Türkiye için “totaliter İslamcı diktatörlük ” ifadesini kullanan -eski CIA Başkanı – Mike Pompeo’nungelmesiyle birlikte edinilen iyimser havanın tekrar kaybolduğunu gösteriyor. ABD ile Türkiye arasında son yıllarda gittikçe artan Fetullah Gülen’in iadesi, Zarrab Davası ve YPG’ye verilen askeri-stratejik destek gibi yapısal sorunlar da ele alındığında, ikili ilişkilerin uzun bir süre pozitif bir döneme girmesi oldukça zor gözüküyor. Bu durumda da gelecekleri ne kadar tartışılsa da resimlerde yer alan ittifaklar yakın bir dönemde Ortadoğu için belirleyici olacak gibi.
KAYNAKÇA:
https://www.al-monitor.com/pulse/originals/2018/04/erdogan-renews-vows-drive-out-ypg-after-putin-meeting.html
http://www.hurriyetdailynews.com/opinion/murat-yetkin/turkeys-choice-russia-iran-or-us-europe-129808
Kapak Görsel: REUTERS/Tolga Bozoglu
Ara Görsel: REUTERS