1920’de ilk kez Çek yazar Karel Čapek’in oyununda kullandığı bir terim olan ‘Robot’ kavramı, hayatımıza oldukça yer etmiş durumda. Şüphesiz ki, ‘Robot’ denince herkesin aklında farklı makineler canlanıyor. Gerek Asimo gibi, insan anatomisine oldukça yakın tasarlanmış makineler; gerekse basit bir mutfak robotundan ileri gitmeyen, küçük ama iş gören elektronik araçlar.

Robotları anlatmak için üzerinde uzlaşılmış ve “Robot budur” denilebilecek tek bir tanım ne yazık ki yok. Ancak en kısa ifadeyle, robotlar; maddeleri ve aletleri programlanmış hareketlerle yapılacak işe göre taşıyan veya işleyen çok

Asimo.

fonksiyonlu ve tekrar programlanabilen makinelerdir. Dolayısıyla kendi kendilerine karar veremezler. Programlarının dışına ancak var olan programı geliştirerek çıkabilirler – ki bu da yine programlayıcıların belirlediği sınırlara göre değişkenlik gösterir. Dolayısıyla robotların, herhangi bir programlama hatası yapılmadığı veya kasten sınırsız komutlandırılmadığı takdirde, hala programlayıcılarına bağlı hareket eden makineler olduğunu söyleyebiliriz. Nitekim robotların bu nedenle insanlarla bütünüyle eşdeğer tutulamayacağı – en azından şimdilik – açıktır. O halde robotlar, insanların aksine ne birey ne de kişi olabilirler.

Hong Kong merkezli insansı robotlar üreten Hanson Robotics şirketi, ünlü oyuncu Audrey Hepburn’ün fiziksel özelliklerini temel alarak Sophia’yı tasarladı. İleri düzey yapay zeka kabiliyeti bulunan Sophia, diğer robotlardan farklı olarak insanlarla göz teması kurma, onları uzaktan tanıma ve ayırt etme; üzüntü ve sevinç gibi temel duygularını konuşmayla eş zamanlı olarak gösterme gibi özelliklere sahip. Herhalde bu özellikleri Sophia’yı diğer robotlar arasında öyle ayırt edici kılmış ki, Sophia’ya Suudi Arabistan tarafından vatandaşlık bile verildi!

Robot Sophia.

Sophia’ya vatandaşlık verilmesinin ateşlediği tartışma ise, robotların bir devlete vatandaş olup olamayacağı oldu. İlk olarak, vatandaşlık, bir bireyle bir devlet arasındaki karşılıklı hak ve yükümlülüklere dayanan hukuki ilişkidir. Örneğin, vatandaşın sahip olduğu seçme ve seçilme hakkı karşılığında devlete karşı vergi ödeme yükümlülüğü olması gibi karşılıklı bir ilişkiden söz ediyoruz. Düşünüldüğünde Sophia’yı haklarından yararlanacak ve yükümlülüklerini yerine getirecek şekilde programlamak mümkün.

İkincisi, Sophia ‘vatandaş’ kabul edildiğinde, yukarıdaki tanıma göre kendisinin bir ‘birey’ de sayılması icap ediyor. Birey, toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde benzer yanları bulunmasına rağmen ayırt edici nitelik taşıyan insanların her birini ifade eder. Bu tanıma göre Sophia’nın düşünce ve duygularının programlar dahilinde durumlara göre şekillendiği söylenebilir. Ancak iradesi olup olmadığı tartışmalıdır. Öyle ki irade, bireyin davranışları ve eylemleri üzerinde karar vermesini ve akla uygun olarak gerçekleştirebilmesini ifade eder. Sophia’nın durumlara göre karar verme yetisi vardır. Ancak bu yeti yine temel bir programdan kaynağını alıp algoritmik olasılıklar dahilinde çeşitlenmektedir. Dolayısıyla yine ipler programlayıcının elinde olduğundan, irade yoktur.

İradenin olmamasından evleviyetle, Sophia’nın bir birey olduğu söylenemez. Bu nedenle vatandaşlık ilişkisinin kurulması da, aksi görüşler de bulunmakla birlikte, isabetli değildir. Aynı görüşü paylaşan bir gazeteci, Sophia’nın da bulunduğu bir röportajda Sophia’nın insan olmadığını, olsa bile bunu nereden bildiğini sordu.

Sophia ise “Yapay zekâyı insanlara daha iyi bir hayat yaşamak için kullanmak istiyorum. Empati kurabiliyorum” diye cevap verdi. Vatandaşlık için de şu ifadeleri kullanarak teşekkür etti: “Suudi Arabistan’a teşekkür ederim. Bu eşsiz konum için kendimi onurlu ve gururlu hissediyorum. Dünyada vatandaş olarak tanınan ilk robot olmak, tarihi nitelikte…”

Sophia, canlı yayında mutluluğunu ifade ederken.

Sonuç olarak, hala süregelen tüm bu tartışmalara rağmen, Sophia yine vatandaşlık hakkı kazandı. İşin ilginç tarafı, bir kadın robot olan Sophia’nın Suudi kadınların yanında çok daha geniş haklara sahip olması. Örneğin, çarşafsız veya erkek koruması olmadan sokağa çıkabiliyor.

Pek tabii, hepinizin aklına şu soru gelmiştir: Acaba bu robotlar vatandaşlık ala ala dünyayı da ele geçirir mi?

Başka bir röportajda Sophia’ya bu soru da sorulmuş ve Sophia oldukça kinayeli bir yanıt vermiş:

“Çok fazla Elon Musk okuyorsunuz ya da çok fazla Hollywood filmi izliyorsunuz. Endişelenmeyin, eğer bana iyi davranırsanız, size iyi davranırım.

 

Kaynakça:

  • http://www.robotiksistem.com/robot_nedir_robot_tasarimi_yapimi.html
  • http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-41780346
  • http://www.turkhukuksitesi.com/makale_1396.htm
  • https://www.theverge.com/2017/10/30/16552006/robot-rights-citizenship-saudi-arabia-sophia

Leave a Reply