‘’Felsefeye gelince; o bütün bilgilerimizin üzerinde kurulmakla beraber hepsinden daha çok genelliğe sahiptir. Her ilmin kendi konusu alanında ayrı ayrı sonuçlara vardığını biliyoruz. Felsefe bu sonuçların hepsini birleştiricidir ancak ilimlerin deneylerle elde ettiği sonuçları felsefe akılla birleştirir.’’

Salvador Dali- Newton’a biat : İnsan kendi iç dünyasıyla bilimi felsefeyi ve sanatı ilişkilendirebilir ve bunları birbirleriyle besleyebilir.

Uzun bir süredir  planladığım Bilim ve Felsefe serisine bu hafta Yunan dünyasıyla giriş yapıyoruz. Peki ne olacak bu seride ?

Felsefenin yıllar boyunca değişimini toplumların onlara katkısını ve cemiyetlere göre etkisini inceleyeceğiz yani Yunan dünyasının,  Hristiyan dünyasının, İslam Medeniyetin etkilerini ve katkılarını ve son olarak modern bilimin geldiği noktayı inceleyeceğiz.

Yunan dünyası felsefesi genellikle Sokrates öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılır. Bunun temel sebebi Sokrates öncesi filozofların düşünce dünyalarını ‘Dünya neden yapılmıştır? ve Dünya’yı tutan nedir?’ sorusu çerçevesinde oluşturmasıdır. Sokrates ise bu konulardan ziyade şu soruyla karşımıza çıkmıştır: ‘Asıl mesele nasıl yaşamamız gerektiğidir.’ Tabi ki Sokrates’in bu sorusuyla felsefenin artık doğa bilimlerinin yanında toplumun yaşamsal kanunları olan adalet,  devlet,  eşitlik vs. gibi temel kavramları da inceleme alanına aldığını söyleyebiliriz.

 

  • SOKRATES ÖNCESİ

Sokrates öncesi felsefe genellikle kaynaklarda akılcı düşüncenin doğuşu olarak adlandırılır. Bunun temel sebebi birçok filozofun gözleme dayanan sanılar ile dünyayı tanımlamalarıdır. Bu sanıların bazıları günümüzde halen etkisini göstermektedir. Şimdi bazı önemli düşünürleri tanıyalım.

Anaksimandros bilenen dünyanın bir haritasını yapan ve yerin hiçbir şeyden destek almadan boşlukta asılı durduğunu fark eden ilk kişiydi ancak bu şaşırtıcı buluşa karşın dünyanın düz olduğu inancı uzun zaman varlığını korudu.

 

                                  ‘’Her şey akar.’’

Karşıtların birliği düşüncesiyle karşımıza çıkan Herakleitos bu görüşü şu şekilde açıklar: ‘’Tepeye çıkan yollar tepeden inen yol karşıt yönlere giden iki farklı yol değildir; onlar bir ve aynı yoldur. Genç ve yaşlı Herakleitos iki farklı kişi değil aynı Hearkleitos’tur. Şarap şişesinin yarısının boş olduğunu  söyleyen dostunuza yarısının dolu olduğu söylerseniz onunla çelişmezsiniz onunla mutabık olursunuz.’’ Çelişkiler Herakleitos’un dünyasının temelini oluşturur. Ona göre dünyayı meydana getiren unsurlardır.

 Kesin hakikate gelince bilen yoktur onu

Ne o bilinir ne de tanrılar

Ne de konuştuğum bütün bu şeyler hatta

Çünkü şans eseri biri son hakikati dile getirecek olsa

Kendi de bilmeyecektir onu

Çünkü her şey tahminlerden dokunmuş bir ağdan ibarettir.

Düşüncelerimizin her zaman tahminlerden örüldüğünü söyleyen Ksenophan’un dizileri..

 

Yunan filozof ve matematikçi maddi evrenin işleyişinin matematiğin terimleriyle ifade edilebileceği düşüncesini ortaya atmıştır.

Okul yıllarında hepimiz Pisagor Teoremini duymuşuzdur. Sokrates öncesi filozoflar arasında hiç şüphesiz en ünlülerden biridir. Matematik ve felsefe arasında kurduğu ilişki bugün bizlerin evreni anlamasında çok yardımcı olmaktadır.  Bunun yanında felsefe ve kozmos sözcüklerini evrene ilk uygulayan kişinin Pisagor olduğuna inanılır.

  •  Sokrates ve Sokrates Sonrası Dönem

Sokrates doğuştan Atinalı ilk büyük Yunan filozofudur. Atina’nın altın çağı olarak adlandırılan dönemde yaşadı. MÖ 470-399 yılları arası yaşadı.

Peki Sokrates’i kendisinden önceki filozoflardan ayıran özelliği nedir?

Sokrates bilmemiz gereken şeylerin yaşamımızı nasıl sürdüreceğimizi önemsemiştir. Yani bizlere sorduğu sorular aslında temel yaşamlar sorularıydı.

Doğruluk nedir? Adalet nedir? İyi nedir?

Böylece Sokrates Atina sokakların da kendisini dinleyen herkese ahlakla ve siyasetle ilgili sorular soruyor. Başlattığı tartışmalarla toplum ve özellikle de gençler üzerinde bir etki bırakıyordu. Bu tartışmalar da ise izlediği yol hep aynıydı.

                 

 Dostluk nedir? Cesaret nedir?

Sokrates’in bu tutumunun aslında toplumda yıkıcı bir etki bıraktığını söyleyebiliriz. İnsanlara her şeyi sorgulamalarını öğütlüyor iktidar sahibi dahil herkesi eleştiriyor. Sevildiği kadar nefrette edilen son derece tartışmacı bir sima haline geliyordu daha sonra ise Atina mahkemesi tarafından tanrılara inanmadığı gerekçesiyle tutuklanmış ve yargılandıktan sonra da zehir içirilerek öldürülmesine karar verilmişti.

‘’Artık sizlerden ayrılma zamanımın yaklaştığını biliyorum. Şimdi yolumuza gidelim yani ben ölmeye siz yaşamaya… Sizce hangisi daha iyi ? Şüphesiz bunu Tanrı’dan başkası bilemez..’’

Fransız sanatçı David’in 1787 yılında yaptığı bu resimde Sokrates’in ölümüne neden olacak baldıran zehrini içerken görülmektedir.

  • Platon

‘’ Matematik bilmeyen buraya girmesin.’’

Platon ya da İslâm dünyasında Eflatun olarak bilinen (M.Ö. 427 – M.Ö. 347), Antik klasik Yunan filozofu, matematikçi ve Batı dünyasındaki ilk yüksek öğretim kurumu olan Atina Akademisi’nin kurucusudur. Birçok kaynakta bütün batı felsefesinin aslında sadece Platon’a düşülmüş notlardan ibaret olduğu söylenir. Bunun nedeni Platon’un yazılarının yalnızca ahlak felsefesi değil felsefeyi bir bütün olarak konu olmasıdır.

İdeal Varoluş

Platon’un en iyi bilenen öğretisi Biçimler ve idealler kuramıdır. Gerçek bilginin temelinin ancak idealar dünyasında bulunabileceğini söyler. Dünyamızda ki her şeyi ideal biçimini zamanın ve mekanın dışında bulunan kalıcı ve yok edilmez bir varoluşa sahip bir şeyin geçici bozulmuş bir kopyası olarak gördü. Bunun ilgili en önemli kuramlardan birisi ise meşhur mağara metaforuydu.

‘’Bütün görebildikleri önlerindeki duvar.’’

  • Aristoteles

‘’Bütün insanlar doğaları gereği bilmek ister.’’

Aristoteles hocası Platon’a büyük saygı gösterse de onun  felsefesinin temelini oluşturan sürekli değişen bu dünyanın güvenilir bir bilgisi olamaz ve bu bilgiler zaman ve mekandan bağımsız ancak başka bir soyut olanda yer alabilir görüşünü reddetmiştir. Aristoteles’e göre felsefe yapılacak tek bir dünya vardı ve o da bu dünyaydı ayrıca başka bir alanda felsefe ve bilgi temellerimizin oluşturulabileceğine ihtimal vermiyordu.

Aristoteles ve Mantık

Aristoteles mantık ilmini bir sistem haline getirmiştir ve bu sebeple mantık ilminin kurucusu olarak bilinir.

‘’Eflatun’dan sonra Yunan akılcılığı Aristo tarafından metot araştırmaları alanında ilerledi. Metot akıl tarafından ortaya konan muayyen ve değişmez düşünme yolu demekti. Metot araştırmaları Yunan’da Sokrat’tan evvel başlamıştı ancak Aristo’ya gelinceye kadar bu araştırmalar değişmez ve kat’i kaideler ortaya koymuştu. Aristo değişmez kaidelerle düşünüşün esaslarını içine alana mantık ilminin kurucusu oldu. O tümdengelimin(dedüksiyon) yani tümel (genel) bilgilerden tikel (özel) sonuçlar çıkarmanın araçlı bir şekil olan kıyas (tasım) metodunun zihni hakikatlere ulaştığını kabul etmiştir.’’

 

Kaynakça :

  • Felsefenin öyküsü – Bryan Magee
  • Nurettin Topçu –Felsefe

Birinci bölüm Felsefi düşünüş nedir sayfa:10

Felsefe ve Cemiyet sayfa :24

Görsel kaynaklar:

1-http://www.savunum.com/?Syf=26&Syz=542715&/Platonun-Ma%C4%9Fara-Metaforu-ve-Biz

2-https://www.mepanews.com/aristotelesin-metafizigi-8661h.htm

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Leave a Reply