Big Four olarak bilinen önde gelen uluslararası denetim ve danışmanlık firmalarını yakın mercek altına aldığımız yazı dizimizin, uzun bir aradan sonra, dördüncü ve final yazısıyla karşınızdayız. Bu yazımızda KPMG’ye ve firmanın staja/ işe alım süreçlerine dair bilgi almak için Danışmanlık Bölümü Direktörü Sinan Çamlık ile görüştük. Röportajımıza geçmeden önce, önceki üç yazımızda da olduğu gibi üzerinde incelemelerde bulunacağımız KPMG hakkında kısa bir bilgilendirmeyle yazımıza başlayalım.

ACC – 3D Zirve Etkinliğinden birkaç kare

Denetim ve danışmanlık sektörünün önde gelen dört şirketinden biri olan KPMG, Türkiye’de   1982 yılında kurulmuş  olup bugün 1.450 çalışanı, globalde üye şirket ağı  156  ülkeden ve yaklaşık 200 bin çalışandan oluşuyor. KPMG’nin kurulduğu dönemler aynı zamanda “muhasebenin altın çağı” olarak da biliniyordu. Bu dönemde açılan dünyanın en büyük muhasebe şirketlerinden yalnızca bir kısmı günümüze kadar varlığını sürdürebildi. Bunlardan birkaçının arasında sayılan dört büyükler günümüze kadar hızlı büyümelerini sürdürerek denetim ve danışmanlık sektörüne yön veren büyük güçlere dönüştüler. KPMG’nin öncüleri ise Piet Klynveld, Sir William Barclay Peat, James Marwick, Reinhard Goerdeler olarak bilinmektedir. KPMG kısaltması da yine bu denetim ve danışmanlık sektörüne ışık tutan dört liderin soy isimlerinin baş harflerinin birleştirilmesiyle ortaya çıktı

Geçtiğimiz hafta sonu Litai Otel’de, okulumuzun Denetim ve Danışmanlık Klübü(ACC)’nün organize ettiği 3D Zirve etkinliğinde bir araya gelme şansı bulduğumuz Sayın Sinan Çamlık’a bizi kırmayarak sorularımızı yanıtladığı için teşekkür ediyor, lafı fazla uzatmadan röportajımıza geçiyoruz.

Öncelikle sizi tanıyalım. Bize kendinizden bahseder misiniz?

2007 yılında Bilkent Üniversitesi Bankacılık ve Finans Bölümü’nden mezun oldum. Beş – altı sene farklı bankalarda müfettişlik yaptım. Bankacılık sektöründe farklı bankalarda iş deneyimi kazandıktan sonra radikal bir dönüşümle sektör değiştirmeye karar verdim. Bankacılık sektöründen ayrılıp başka bir Big Four firmasında Suistimal Önleme ve İnceleme Hizmetleri’nde Kıdemli Danışman olarak çalışmaya başladım. Sonrasında ise firma değişikliği yaparak KPMG’ye transfer oldum. Şimdi ise KPMG’de yine aynı bölümün direktörlüğünü yapmaktayım.

Sizin Big Four içerisinde KPMG’yi tercih etme sebebiniz neydi?

O dönem zaten yenilik ve değişim arayışı içerisindeydim. KPMG tecrübeme olan güvenini ve şirket içerisinde bana olan ihtiyacı anlatmakta çok iyiydi. KPMG’den ‘gerçekten’ istenmek ve değer gördüğümü hissetmek beni buraya çekti.

Sizce Big Four içerisinde neden KPMG’yi tercih etmeliyiz?

Danışmanlık firmalarını tercih etmek için temel sebeplerden biri bu sektördeki geleceğin çok daha parlak olmasıdır. Yani teknolojik gelişmeler açısından bakıldığında bu gelişmeleri diğer sektörlere kıyasla daha önden takip edebiliyorsunuz. Danışmanlık tarafından reel sektör firmalarına bir yol göstermek zorundasınız ve bu da size ve gelişiminize çok fazla fırsat sunacaktır. Denetim biraz geleneksel görülür fakat innovasyona açık bir sektördür. KPMG bu sektördeki şirketler arasında, daha önce de belirttiğim gibi, size önemli olduğunuzu hissettirmek suretiyle motive edebilen bir şirkettir. Siz zaten daha çok kendinizi çalışırken nasıl hissedeceğinize, o işte mutlu olup olmayacağınızla ilgilenen bir jenerasyonsunuz. Bu sebeple KPMG’nin sizler açısından çok büyük bir artıya sahip olduğuna inanıyorum.

Hem staj hem de yeni mezun alımında adayların mülakatlarda karşılaşabileceği sorulara örnek verebilir misiniz?

Mülakatlarda fiks sorular vardır fakat ben mülakatlara girdiğimde adayların işi ne derece  istediklerini anlamaya yönelik sorular soruyorum. Kendinizi doğru ifade edebilmeniz ve işe yönelik isteğinizi gösterebilmeniz oldukça önemli. Aynı zamanda benim tavrım da bu konuda bir önem arz ediyor çünkü karşıdaki kişiye değerli olduğu ve bu firmada istendiği izlenimini vermenin önemli olduğunu düşünüyorum.

Stajyer ya da yeni mezun alımında firmanızın uyguladığı politika ne yöndedir, yıllık kaç kişi alınır?

Bildiğim kadarıyla KPMG’ye geçtiğimiz yıl 2.500 civarında bir başvuru yapıldı. Bunlardan 200 kadar arkadaşımız firmamıza katıldı. Sizinle KPMG’den sevdiğim bir partner’ın bir sözünü paylaşmak istiyorum “İşletmeler müşteri ilişkileri çerçevesinde analitik zorluklarla başa çıkabilecek yeni becerilere sahip kişileri bulmakta zorluk yaşıyor.” Bu gerçekten de bu şekilde. Yapılan mülakatların bir kısmına ben de giriyorum ve bu sözü haklı çıkaracak anlamda sorular soruyorum. Eskiden çalışan adayı olduğumuz dönemde biz işi almak için her şeyi yapardık şimdi ise işe alan taraftayken görüştüğümüz kişiler kendi isteklerini de rahatlıkla söyleyebiliyorlar. Bu da bizim hoşumuza giden bir şey.

Stajyer alımında öğrencilerden beklentiniz nedir?

Akademik başarı kadar kişinin fikirleri,  iletişim becerileri ve girişkenliği bizim için önemli. Kendi özgün fikirlerini yaratıp tartışabilen ve düşüncelerini söyleyebilen insanlar arıyoruz. Stajın bir avantajı ise adayların mezun olduktan sonraki işe alım sürecinde firma tarafından beğenildiyse bizimle çalışmak için avantajlı konumda işe başlayabilecek durumda olmasıdır. Staj dönemi bizim için de stajyerler için de gelecekteki çalışmalar için bir tanışma ve hazırlık dönemi olarak görülebilir.

Okuyucularımız genelde bizim gibi üniversite öğrencileri. Bize vermek isteyeceğiniz tavsiyeleriniz var mı?

Şu anda bizi misafir eden ACC gibi kulüplerde daha aktif rol almalarını tavsiye ederim. Bu tarz kulüplerin içinde bulunmanız, gerek edineceğiniz network gerek biriktirebileceğiniz deneyim açısından, ileride iş dünyasına adapte olmanızda büyük kolaylıklık sağlayacaktır. Akedemik başarınızda olduğu kadar kendinizi karşı rahat ifade edebilmeniz ve iletişim becerilerinizin kuvvetli olması sizi diğer adaylardan bir adım daha öne taşıyacaktır. Bu yüzden bana göre, aktif bir üniversite hayatı aynı zamanda size pek çok yararı da birlikte getirir.

 

  Röportaj

Albina Yılmaz – Arınç Özay

    Ortak Çalışmasıdır.

 

Leave a Reply