ŞAMPİYONANIN ASIL GALİBİ KİM?

Fangio, Lauda, Prost, Senna, Schumacher, Alonso, Vettel, Hamilton…

Ferrari, Williams, McLaren, Lotus, Mercedes, Red Bull…

Bir tarafta dünyanın en yetenekli pilotları, diğer tarafta ise tarihin en başarılı Formula 1 takımları. Peki bu takımlar başarılarını neye borçlu: Pilotlarına mı yoksa araçlarına mı? Ya da stratejik adımlar, teknik veya maddi imkanlar gibi dış etmenlerin etkisinden de söz etmeli miyiz? Yazımızda bunları değerlendiriyor olacağız.

Araç Dominasyonu

Elimizde 2020 sezonu takımlar ve pilotlar şampiyonası galibi, her açıdan kusursuz olan bir araç ve 2020 sezonunu 0 puanla kapatan Nicholas Latifi var. Latifi’nin bu namı diğer canavarla sezonu ilk 10’da tamamlamış olma olasılığı sizce kaçtı? Sanırım hepimiz %50 olasılıktan fazlasını düşünüyoruz. Başka bir örnek vermek gerekirse; oldukça çekişmeli ilerleyen 2021 sezonunun galibi her ne kadar son yarışta olayların gidişatı olağanüstü bir şekilde değişse de ve “Hollanda Aslanı” Verstappen şampiyonluğu kucaklasa da 3 yarış öncesinde Hamilton olarak görülüyordu. Sebebi ise İngiliz pilotun tecrübesi ve pilotajı bir yana, Mercedes’in üst üste yaptığı güç ünitesi değişimleri sayesinde düzlük hızı gelişen arabası ile bol düzlüklü son 3 yarışı kazanmasına kesin gözüyle bakılmasıydı. Bu ve benzeri örneklerin etkisiyle hepimiz 2022 ile başlayacak yeni çağa kadar Formula 1’de araç dominasyonu izlediğimiz kanısındayız.

Örnekler sadece yakın geçmişten olmak zorunda değil: Formula 1’i birden fazla nesle sevdiren Michael Schumacher’in efsane yıllarında da, 2006-2013 V8 döneminin prensi, Red Bull ile 38 yarış kazanan Sebastian Vettel’in üst üste aldığı 4 dünya şampiyonluğunda da pilotajı bir kenara bırakırsak araç dominasyonu izlediğimizi Red Bull takım kaptanı Christian Horner’dan dolaylı da olsa şu şekilde duyuyoruz, “Max Verstappen, ham yetenek ve bağlılık açısından şu ana kadar sahip olduğumuz en iyi sürücü. Sebastian Vettel de oldukça iyiydi ama biz ona daha iyi bir araç vermiştik.”

Araç dominasyonunun en büyük antitezi ise tartışmasız takım arkadaşları arasındaki rekabetin seviyesi. Aynı araca sahip iki pilotun nasıl olup da birbirinden uzak puanlar aldığı Formula 1 dünyasında yıllardır çok tartışılır. Fakat dışarıdan tamamen aynı araca sahip gibi gözükseler de takımların gizli (!) birinci pilot stratejileri sebebiyle iki arabanın da aynı gelişime sahip olmadığını, veriler ve araçların gelişimleri dikkatle incelendiğinde görebiliyoruz. Yine 2021 sezonundan örneklendirecek olursak; 2020 sezon sonu Verstappen’a göre şekillenmeye başlayan Red Bull aracı, hem sezon içinde Perez’in sürüş stili yerine Verstappen’ın eksik yönlerini güçlendirecek şekilde geliştirildi hem de ekstra güç ünitesi değişimleriyle Verstappen’a uygun hale getirildi. Ve an itibarıyla; Hollandalı pilot Verstappen, araca alışma süreci bir hayli vakit alan takım arkadaşı Perez’in 205,5 puan önünde sezonu sonlandırdı. Bu örnekten de anlaşılacağı üzere, yeniden, aynı takım içinde bile bir araç dominasyonundan bahsedebiliriz. Fakat bu durumda pilotajlığın etkisi de azımsanamayacak bir yüzdeye sahip.

Pilotaj

Micheal Schumacher ve Lewis Hamilton

Micheal SchumacherLewis Hamilton
Dünya Şampiyonluğu77
Grand Prix Galibiyeti9195
Podyum165155
Pole Pozisyonları6898
1991 Sistemsel Puanları13351417
2020 Sistemsel Puanları39674172
2020 F1 Sezonu Sonu Schumacher-Hamilton Veri Karşılaştırması

7 kez Dünya Şampiyonluğunu kucaklayan iki efsane pilot: Micheal Schumacher ve Lewis Hamilton. Aynı dönemde yarışsalardı galibiyet kimin olurdu? Strateji mühendisleri tarafından hazırlanan istatistiklere göre Lewis Hamilton’ın egemenliğini görmek mümkün. Varsayımsal olsa bile tamamen aynı şartlar sağlandığında oluşan fark, bize pilotaj diye bir gerçeğin olduğunu gösteriyor. Formula 1 izleyenleri için seyir zevkini yüksek tutan, ekran başındakilere nefeslerini tutturan ve 2022 ile birlikte yeniden görmeyi beklediğimiz tekerlek tekerleğe yarışların ana unsuru olan pilotajın önemini ise F1’in ilk dönemlerinde ya da saf yeteneğin kazandığı, aracın önemini yitirdiği, yağmurlu ve sürtünmesi az yarışlarda görmek mümkün.

Saf Yeteneğin Kazandığı Yarış: 2020 Türkiye Grand Prix

Maddi ve Teknik İmkanlar

TakımlarKolon 1Kolon 2Bonus&DiğerleriToplam
Ferrari $35 Milyon$56 Milyon$114 Milyon$205 Milyon
Mercedes$35 Milyon$66 Milyon$76 Milyon$177 Milyon
McLaren$35 Milyon$46 Milyon$71 Milyon$152 Milyon
Red Bull Racing$35 Milyon$32 Milyon$33 Milyon$100 Milyon
Renault$35 Milyon$38 MilyonYok$73 Milyon
Haas$35 Milyon$35 MilyonYok$70 Milyon
Williams$35 Milyon$15 MilyonYok$60 Milyon
Racing Point$35 Milyon$24 MilyonYok$59 Milyon
Sauber$35 Milyon$21 MilyonYok$56 Milyon
Toro Rosso$35 Milyon$17 MilyonYok$52 Milyon
Formula 1 2019 Sezonu Sonu Takımlara Paylaştırılan Gelirler

Galibiyeti etkileyen diğer unsurlar arasında en çarpıcı olanı ise takımların maddi imkanları. Formula 1’in gelirlerinin %68’i; sezon sonu sıralamalarına, sezon içindeki performanslarına, başarılarına ve özel anlaşmalarına göre takımlara paylaştırılıyor. Yukarıdaki tabloda da görüldüğü üzere her takım 1. kolonda eşit miktardaki paylarını, ardından sezon içindeki başarılarına göre de 2. kolondaki paylarını alıyorlar. Bonuslar ise birtakım dış şirketlerden ve anlaşmalardan sağlanıyor. Takımların tek geliri ise sadece bunlardan ibaret değil, başta sponsorluk anlaşmaları olmak üzere, sahip oldukları rüzgar tünellerinin, asıl şirketlerine bağlı olan diğer markaların, pilotlarının özel sponsorluklarının ve daha onlarca kişi/kuruluşun gelirleri de takımların araçlarını geliştirmesinde büyük bir etmen. Rüzgar tünellerinin kullanılması, fabrikada çalışan yetenekli mühendislerin ve teknikerlerin sayısı, hayal edemeyeceğimiz kadar çok verinin işlenebilmesi gibi teknik adımlar ise yine takımların gelir pastasındaki yüzdesine dayanıyor. Kısaca, parası olan takımın galibiyete daha yakın olduğu bir dönemin içindeyiz.

Tifosi ve 2019 İtalia Grand Prix

Son olarak, Formula 1’in bu kadar büyük bir hayran kitlesi olmasının ana sebebinin takımlardan ziyade pilotlar arası mücadele olduğunu kanısındayım. (İtalyanlar ve Scuderia Ferrari arasındaki ilişkiyi bu durumun dışında tutuyorum.) Ve pilotaj mücadelesinin asıl Formula 1 ruhu olduğuna inanıyorum çünkü yeni teknolojiyi ne kadar sevsek de çoğumuz içten içe tekerlek tekerleğe yarışılan, araçların güç ünitesi değişimlerinin değil pilotların şampiyonluk mücadelesinin konuşulduğu, 2021 sezonunda tadı damağımızda kalan eski yarışların özlemi içerisindeyiz. Bu özlemi bu kadar irdelememin ana sebebi ise 2022 ile gelecek yeni kurallar ve herkesin aynı aracı sürdüğü bir ütopyadan bahsetmek…

Formula 1’de Yeni Bir Çağın Başlangıcı: 2022

2022 Formula 1 Aracı

2017 yılında Liberty Medya’nın Formula 1’in haklarını satın almasıyla başlayan, tekerlerk tekerleğe yarışların giderek azaldığı dönemin sonuna geliyoruz. Liberty Medya, ilginin azalmasını önlemek adına 2021 yılı için rekabetçi kurallarla yepyeni bir araç tasarımı planı yapmıştı fakat tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 sebebiyle bu değişimler 2022 yılına ertelendi. Ve oldukça çekişmeli 2021 sezonu henüz sona ererken, detaylarıyla 2022 aracı ve rekabetçi taraflarından bahsetmek istiyorum.

Öndeki aracın, kendisini takip eden araca uyguladığı kirli hava akımı

Öncelikle 2022 ile birlikte bizi oldukça çekişmeli, çok geçişli değil fakat yakın takipli mücadelelerle oldukça karşılaşacağımız bir çağ bekliyor. Maalesef 2017 sezonundan bu yana öndeki aracın, kendisini takip eden araca aktardığı kirli hava akımı yakın takibi engelliyordu. Hatta 2021 sezonu için Mercedes’in Red Bull’dan daha fazla kirli hava akımını arkasındaki araca ilettiğini görebiliyoruz. 2022 sezonu ile araçların arkalarındaki araca uyguladıkları türbülans (kirli hava) etkisinin azaltılmasıyla bu dengenin değişmesi bekleniyor. Bir diğer değişim ise araçların zemin etkili yani yere basma gücü yüksek olarak tasarlanacak olması. Bu da tabanda uzunlamasına yer alacak kanalların yine türbülansı(kirli havayı) arkadaki araca yönlendirmemesi ile sağlanacak. Motordan çıkan yüksek ısının iletimi ise daha önceden tanıdığımız panjur yani aralıklı boşluk sistemiyle sağlanacak.


Ön kanat tasarımında ise bir üçgenleşme görüyoruz. Bu tasarımın temelinde de aynı şekilde türbülansı arkadaki araca değil aracın tabanına, tabanın merkezine yönlendirmek yatıyor. Yan kapakçıkların tasarımı ise yine temiz hava akışını kolaylaştırmak için keskinlikten uzak bir şekilde dizayn edilmiş.


18 inçlik jantlar ise ön lastiklere binen kirli hava akımını azaltmak ve lastik üreticisi Pirelli’ye kolaylık ve tasarruf sağlamak için yol araçlarına yakın bir boyuta getirilmiş. Eklenen jant kapakçıkları ise türbülansın yukarıya doğru gönderilerek azaltılması ve frenin ısısıyla lastiklerin en verimli şekilde ısıtılması doğrultusunda tasarlanmış. Mercedes’in 2020 sezonunda kullandığı lastik ısıtma sisteminin çok tartışılması üzerine 2021 sezonunda kaldırılması da bu doğrultudaki gelişmelerden biri.


Kokpit kenarındaki kapakçıklar ve yanal kanatçıklar ise detayları azaltılarak temiz bir görüntüye kavuşmuş. Bu sayede takımların tasarruf edebileceği düşünülüyor.


Arka kanat tasarımı ise alışkın olduğumuz tasarımdan bir hayli farklı. Bu dar tasarımın temel amacı, yine kirli hava akımının arkadaki araca değil yukarıya yönlendirilmesi.


Formula 1 ruhunu öldürdüğü düşünülen DRS 2022 sezonunda da bizimle olacak. Kısaca arka kanadın belirli açılarla hareket ederek aracın yere basma gücünü ve sürtünmesini azaltmasını sağlayan DRS sistemiyle yeni sezonlarla vedalaşma ihtimalimiz ise oldukça yüksek.


Takımların güç üniteleri de (en basit haliyle motorlar) temel haliyle değişmeyecek. Sadece kullanılan yakıtlardaki sentetik benzin oranı arttırılacak, bu da araçlardaki beygir gücünün artmasını sağlayacak.


Romain Grosjean’ın 2020 Bahreyn’deki korkunç kazasından sonra araçların güvenliğinin arttırılması ise Formula 1 ve FIA’nın en büyük önceliği. Araçların ön ve arkalarındaki kütle artışıyla enerji emilimleri arttırılacak ve 2020 sezonunda 752 kg ortalamasında olan araçlar, 38 kg’lık bir artışla 790 kg olacak. Bu ağırlık ise araçlara %5 oranında hız kaybettirecek.


Yıllardır toplanan simülasyon verilerine bakıldığında, tasarlanan bu gelişmelerin asıl amacına ulaştığı görülüyor. 2022 sezonu ve sonrasında, arkadaki aracı etkileyen kirli hava akımı çok büyük oranlarda (20 metre için %35’ten %4’e) azalmış olacak. Ve bu durum bize çok yakın takipli yarışlar izleme fırsatını geri verecek.


Herkesin aynı aracı sürdüğü bir Formula 1 ütopyasından bahsetmek henüz çok uzak olsa da atılan bu adımlar, F1’in hem yeni seyircilerini hem de eski sevenlerini spora tekrardan, daha tutkuyla bağlayacak gibi duruyor. Tadı damağımızda kalan 2021 sezonu gibi; yakın takibin, dostça rekabetin bol olduğu sezonlarda görüşmek dileğiyle…

Kaynakça:

https://www.formula1.com/

https://www.motorsport.com/

https://www.express.co.uk/sport/f1-autosport/1533256/red-bull-christian-horner-sebastian-vettel-max-verstappen-f1-news

https://www.sportekz.com/f1/formula-one-prize-money/

https://www.theguardian.com/

https://www.bbc.com/

https://www.marca.com/

Leave a Reply