Yıllara, Baskılara, Ölüme Meydan Okuyan Bir Dostluk: Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli

Sanat dünyası asırlardır efsanevi birlikteliklere sahne oldu, unutulmaz ikililer yarattı. Martin Scorsese- Robert de Niro, Christopher Nolan- Hans Zimmer, Adile Naşit- Münir Özkul… Bu birliktelikler her zaman aynı zamanda güçlü dostluklar mıydı bilinmez, ben şimdi öyle olduklarını bildiğimiz bir ikiliden bahsedeceğim: Türkiye’nin en önemli aydınlarından Yaşar Kemal ve Zülfü Livaneli’nin 44 yıllık dostluğundan.

“TÜRKÜNÜ SÖYLEYEN DİLE MERHABA”

Zülfü Livaneli’nin Ankara’daki Milli Kütüphane arşivlerini incelerken bir İnce Memed türküsü bulup çıkarması ile başlamış dostlukları. “Benim bunu Yaşar Kemal’e dinletmem lazım” demiş Livaneli. Sorup soruşturmuş, Yaşar Kemal’in bir akrabasının İstanbul’daki kitabevini bulmuş. Birkaç gün gitmiş beklemiş, en sonunda Yaşar Kemal de gelmiş. “Ben bir İnce Memed türküsü buldum” deyince Yaşar Kemal heyecanlanmış ve Zülfü Livaneli’yi evine davet etmiş: “Hem sana Çukurova köftesi de yaparım.” Ertesi gün Zülfü Livaneli, Yaşar ve Thilda Kemal’in evine gitmiş ve türküyü çalmış. O günden sonra hiç kopmamışlar, yaşamları birlikte geçmiş. Bir türküyle başlayan dostluklarından, 44 yıl boyunca türküler hiç eksik olmamış.

SARP KAYADAN GEÇEN YOLA MERHABA”

Dostlukları boyunca hep birlikte yürümüşler, yoldaş olmuşlar. Yaşar Kemal hep dermiş ki “Allah iki Adanalı’ya ’Yürü ya kulum’ demiş, Sakıb Sabancı’ya böyle, bana da böyle.” Birlikte sürgün hayatı yaşadıkları Stockholm’de saatlerce karlı buzlu yolları birlikte türkü söyleyerek yürürlermiş.  Ayakkabıları su alan Livaneli, ertesi gün hep hasta olurmuş. Yaşar Kemal hemen “Hâkim çocuğu, nazik beyimiz” şakalarına başlarmış.

Bu yazının alt başlıklarına isim veren “Merhaba” şarkısı da bu yürüyüşlerin birinde doğmuş. Yaşar Kemal’in bu yürüyüşlerde söylediği bir şiir olarak ortaya çıkan “Merhaba”, Zülfü Livaneli’nin bestesi ile ölümsüzleşmiş. Türkiye’deki baskıcı siyasi iklimden kaçmak zorunda kalarak gittikleri İsveç’te sürgün hayatı yaşayan bu iki büyük sanatçının içinde bulundukları koşullara rağmen her dinleyenin içini umutla dolduran böylesi sözleri, böylesi bir ezgiyi yaratması; bana ve eminim ki birçok insana daha, bugün hala umut aşılamaya devam ediyor. Sanat oldukça, etrafımız dostlarımızla çevrili oldukça yürünecek daha çok yol da olsa, o yollar sarp kayalardan da geçse “doğdu doğacak bir gün hep var, açıldı geliyor şafağın ucu.”

Zülfü Livaneli ve Yaşar Kemal, 2010 Harbiye Konseri’nde birlikte Merhaba’yı söylüyor.

“DÜNYANIN UCUNDA BİR GÜL AÇILMIŞ”

Yaşar Kemal diyor ki: “Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir; bir çiçeğin bile yok olmasını, dünya için büyük bir kayıp sayarım.” Bu kültür bahçesindeki güllerden birkaçını Zülfü Livaneli ile birlikte yetiştirdiler. Bu iki büyük sanatçı, iki büyük aydın birlikte muhteşem eserlere imza attılar. “Merhaba” bunlardan yalnızca biri. Zülfü Livaneli’nin Yaşar Kemal’in aynı adlı romanını sinemaya uyarladığı “Yer Demir Gök Bakır”, yine bestesi Zülfü Livaneli’ye ait olan Yaşar Kemal şiirleri “Ulaş’a Ağıt”, “Yalnızlık”, “Binboğalar Efsanesi” gibi şarkılar…

Yaşar Kemal hep dermiş ki “Bak Mustafa Kemal’in de bir gözü görmüyordu, senin de benim de… Biz büyük adamlarız!” Gerçekten de büyük adamlarmış ki, eserlerini saymakla bitirebilmem mümkün değil.

“AKAN KANA DÜŞEN CANA MERHABA- YAŞAR KEMAL GİTTİKTEN SONRA”

Zülfü Livaneli’nin aktardığına göre Thilda Kemal’in yoğun bakımda can çekiştiği sıralarda, doktorlar artık vedalaşın dediğinde Yaşar Kemal’in ona son sözleri “Thilda, sevgilim korkma. Biz namuslu yaşadık.” olmuş. Bugün Yaşar Kemal dendiğinde hepimizin aklına büyük yaratılarının yanında yüce kişiliği ve onurlu yaşamı geliyor. Eserlerinin yanında bu kişiliği ve yaşamı da bizlere miras bıraktı. Bin çiçekli kültür bahçesine ektiği çiçekler hiç solmayacak.

Nitekim 44 yıl boyunca her gün görüştükleri, yüz yüze olmasa bile telefonda mutlaka konuştukları dostu Zülfü Livaneli de Yaşar Kemal’den hiç “rahmetli” olarak bahsetmiyor, 44 yıllık dostlukları onun için sonsuz bir birliktelik. Yaşar Kemal’in ölümünün 4. yıldönümünde şöyle diyor: “Yaşar Kemal’i hatırlıyorum demek yanlış olur çünkü hiç unutmadım sürekli aklımda. Her gün onunla konuşuyorum, 44 yılın olaylarını anıyorum, şimdi olsa şöyle derdi, şunu söylerdi diye düşünüyorum, çevremdekilere aktarıyorum, geceleri de rüyama giriyor bazen, “Gel sana ölümden geri gelmenin yolunu öğreteyim” diyor. Kısacası gece gündüz Yaşar Kemal’le yaşıyorum.”

Ben de bugün geleneği bozmayacağım. Aramızdan ayrılışının 10. yıl dönümünde, bu ülkeye ve insanlığa dair umudumu perçinleyen; kalemiyle kalemime, yaşamıyla yaşamıma ışık olan büyük ustayı “Merhaba” diyerek selamlayacağım bir kez daha.

Selam olsun dört bir yana merhaba
Akan kana düşen cana merhaba
Hesap sorulacak güne merhaba
Türküler söyleyen dile merhaba

KAYNAKÇA

Livaneli, Zülfü. Gözüyle Kartal Avlayan Yazar: Yaşar Kemal. İnkılap Yayınevi, 2021. “Yaşar Kemal’siz 4 yıl” Birgün, 28 Şubat 2019.

GÖRSELLER

https://t24.com.tr/haber/zulfu-livaneli-den-yasar-kemal-in-100-uncu-dogum-gunune-ozel-paylasim-her-ezilen-baskaldiran-insanin-solugunda-tekrar-doguyor,1133508

https://www.birgun.net/makale/yasar-kemal-siz-4-yil-248501

Leave a Reply