Olası Bütün Yaşamlarınızı Anlatan Kitaplarla Dolu Bir Kütüphaneye Gitseniz Ne Yapardınız?

Kimimizin hayatı pişmanlıklarla dolu, kimimizse çok mutluyuz. Ancak son zamanlarda yönünü bulmakta zorlanan ya da içinde olduğu yola neden çıktığından emin olmayan çok fazla insana denk geliyorum. Bu çok normal çünkü hayat bu denli hızlı ilerlerken içinde kendimizi bulmaya çalışmak fazlasıyla zor. Sonuç olarak da zaman zaman kayıp hissediyoruz ya da olmak istediğimiz yerlerde olmadığımız için pişmanlık duyuyoruz. Ancak ya dilediğimiz farklı yaşantılar da bizim için ideal değilse?

İçinde olduğumuz durumlardan ya da yaşamdan tatmin olmayıp “Keşke şöyle olsaydı.” demek zor değil. Hoş, bu kolay da değil çünkü insanın üzerine mutsuzluk bulutu çökerten bir düşünce. Kolay ya da zor olsun çoğu zaman şunu unutuyoruz: Dilediğimiz yaşam da tatsız süprizlerle dolu olabilir. 

Bu düşünceye varmama özellikle Matt Haig’in Gece Yarısı Kütüphanesi eseri yol açtı. Eserde pişmanlıklarla dolu yaşamına son vermeye karar veren ana karakter ölümle yaşam arasında bir süreçte takılı kalıyor. Ana karakter, bu noktada kendini bir kütüphanede buluyor ve bu kütüphanedeki her bir kitap onun yaşayabileceği başka bir hayatı anlatmakta ayrıca da bir pişmanlıklar kitabı mevcut.

Eser boyunca ana karakter farklı yaşamlarına gidiyor, kendini o yaşamlarda görüyor hatta birebir deneyimliyor. Neredeyse hiçbirinde tamamen mutluluğu bulamıyor. Oysaki hayalini gerçekleştirdiği yaşamda mutlu olmasını beklemez miyiz? Aksine yakınlarını kaybetmek gibi çeşitli olumsuzluklarla karşılaşıyor. Bu tarz bir olay örgüsünü okumak ise okura şunu düşündürüyor: Hatalarımızı düzeltmek için hâlâ şansımız var ve hiçbir zaman hayatın bize nasıl süprizler sunacağını öngöremeyiz.

Eserin geneline bakılırsa ağır bir dile ya da karmaşık bir örgüye sahip değil. Edebi anlamda da çok kuvvetli bir eser arayan okurlar için ideal olduğu söylenemez ancak okur için okuması kolay ve akıcı. Okuru kendine bağlayıp okumaya teşvik ettiği söylenebilir. Özellikle hayata ve hayattaki yönlerine dair endişeleri ya da pişmanlıkları olan okurlarımıza bir bakış açısı yaratması açısından tavsiye ederim. Ve belki de eseri okumasanız bile kendinize şunu sorabilirsiniz:  Olası bütün yaşamlarınızı anlatan kitaplarla dolu bir kütüphaneye gitseniz ne yapardınız? İlk hangi kitabı okumak isterdiniz?

Kaynakça:
Haig, Matt. Gece Yarısı Kütüphanesi. Çev. Kıvanç Güney. Domingo Yayınevi, 2024. Baskı.

https://tr.pinterest.com/pin/9781324185967670

Leave a Reply