Hayatımın En Kötü Gecesi, bir gece öncesine kadar sıradan bir hayatı olan Meghan’ın kötülükleri tek tek üstüne çekmesiyle renkli sahnelere tanık oluyor. Elizabeth Banks’in başrolde oynadığı komedi türündeki filmin yönetmen koltuğunda Steven Brill’i görmekteyiz. Orjinal ismi “Walk of Shame” olan filmin başrolünde Elizabeth Banks’e James Marsden eşlik ediyor.

indir
Haber spikeri olan Meghan, önemli bir iş görüşmesine katılacaktır. Nişanlısının onu terk etmesi yetmezmiş gibi, bir de beklediği terfi haberi gelmeyince dünyası başına yıkılır. Neyse ki arkadaşları imdadına yetişir ve kafa dağıtmak üzere dışarı çıkarlar. Kendini alkole veren Meghan, gecenin ilerleyen saatlerinde barda çalışan Gordon ile mekandan ayrılır ve tahmin edileceği üzere gece Gordon’un evinde sonlanır. İşte Meghan’ın hayatının en kötü günü buradan itibaren başlar. Çok istediği o terfiyi alabilmesi için yetişmesi gereken çok önemli bir iş görüşmesi vardır. İş görüşmesine yetişmek için telefonsuz ve parasız evden çıkan Meghan’ın hayatında birbirinden renkli olaylar yaşanacaktır.

Elizabeth Banks ve James Marsden filmde başrol oyuncuları

Elizabeth Banks ve James Marsden filmin başrol oyuncuları

Komedi türünde bir film olabilir ama her sahnesinde gülmeyi beklememekte fayda var. Her sahnede acaba bundan başka başına ne gelebilir diye düşündürtüyor izleyenlere. İyi işlenmiş bir senaryosu yok belki ama beklentinizi çok yüksek tutmadan izlerseniz keyifli bir 90 dakika geçirebilirsiniz. Mesela polisle ilgili sahneler çok düşünülmüş ve üzerine kafa yorulmuş sahnelerden değildi. Ben özellikle “Pookie” ile olan sahneleri izlerken eğlendiğimi söyleyebilirim. Ayrıca Elizabeth Banks hem oyunculuğu hem duruşu hem de sarı elbisesiyle izlenmeye değer diye düşünüyorum. Fakat filmde beğenmediğim noktalar da yok değil. Sırf bir kadın güzel, sarışın ve dikkat çekici bir elbise ile topuklu ayakkabı giyiyor diye toplum tarafından farklı şekillerde algılanması mesajının filminin geneline yayılmış olması biraz rahatsız edici.

Birbirini kovalayan olaylarla düğümlenen film, Gordon’un, yani yakışıklı postmodern yazarın güzel kızı bulmasıyla ve olayların sonrasında çözümlenmesiyle bitiyor. Yani çok da şaşırtan bir son değil. Eğer beklentileriniz çok yüksek değilse, izlemeye değer bir film olabilir.

İyi seyirler!

Leave a Reply