HER ZAMAN GENÇ KALANLARA: CEM KARACA

Hepimiz onu severek dinliyoruz. Peki kaçımız yazdığı şarkıların arkasındaki hikayeyi biliyoruz?

Cem Karaca, 5 Nisan 1945 yılında tiyatrocu bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. 10 yaşındayken 6-7 Eylül olaylarına şahit oldu. Robert Koleji’ni bitirdi, aklında doktor ya da mühendis olmak vardı. Lise yıllarında Elvis Presley ile tanıştı. Hayalleri müzik üzerinde şekillenmeye başlamıştı. Babası ise doktor olmasında ısrarcıydı. Cem Karaca ise bu engelleri aşmayı bilecek kadar cesurdu.

Askerdeyken bir askerin çaldığı saz onun gerçek benliğini bulmasını sağladı. Kendine özgü bir türle geri dönecekti askerden. Rock’n Roll ve türküyü birleştirecekti. Anadolu Rock’ın ilk ürünlerini “Cem Karaca ve Apaşlar” ile çıkardı. Sesini yurt dışında da duyurmaya başladı. Susturulamaz bir ses her yere yumruk gibi iniyordu. Bu ses politikanın üzerine de yumruk gibi inmeye hazırlanıyordu ama 12 Mart Muhtırası da aynı şekilde sol görüşe büyük bir darbe vurdu.

1974 yılında Yeşilçam’ın zengin kız-fakir oğlan hayallerini yerle bir etti. “Tamirci Çırağı”nı tüm emekçilere adadı. Çırak elbisesiyle sahnelerde yerini almaya başlamıştı artık. “İşçisin sen, işçi kal” dedi kendine de.

1978 yılında sesini daha yüksekten duyurmaya başladı. “1 Mayıs” albümünü çıkardı, gençlere “Bu Son Olsun” şarkısını armağan etti. Darbenin ayak sesi duyuluyor ve her yerde bu şarkılar o ayak seslerini bastırıyordu.

1980 darbesi olduğu sırada Cem Karaca Almanya’daydı. Çıkardığı albüm komünizm propagandası olarak görülüyordu. Bu nedenle adı arananlar arasındaydı. Vatandaşlıktan çıkarılması için dava açıldı. Türkiye özlemini 7 yıl yaşadı, ailesine ve yurduna dönemedi. 1985 yılında Turgut Özal ile görüştü, görüşme olumluydu. 1987 yılında sevdiği topraklara adımını attı ağlayarak.

Döner dönmez “Merhaba Gençler ve Her Zaman Genç Kalanlar” albümünü çıkardı. “Çok Yorgunum” dedi herkese. İçindeki çocuğu sevdiği topraklarda yaşatmaya çalıştıkça daha da yoruldu. Büyük bir kesim onu dönek olmakla suçluyordu. Bu olay ise yorgunluğunu günden güne arttırıyordu.

1990 yılında “Yiyin Efendiler” albümünü çıkardı. Vatanına döndüğü için derin bir oh çekti.

Geceleri ben adada Bodrum’a bakardım

Işıkları ben görürdüm of be

Türküleri ben dinlerdim, gökyüzünü ben koklardım

Ve de nasıl özlerdim of be

Ben döneksem döndüm diye memleketime

Döndüm baba döndüm işte oh be…

Aynı albümdeki “Kahya Yahya” ile Altın Güvercin en iyi şarkı ödülünü kazandı. Yasaklandığı TRT ekranlarına da yavaş yavaş geri dönmeye başlamıştı.

Cem Karaca büyük bir Fenerbahçe hayranıydı. Çarşamba günleri sırf bu nedenle sahneye çıkmak istemezdi. Çünkü Çarşamba günleri ekranda Fenerbahça maçı gösterilmekteydi.

Yorgunluğunun farkında olacak ki hep “Allah canımı ya sahnede alsın ya kral yatağımda” diyordu. 8 Şubat 2004 yılında çok yorulduğunu gösterdi herkese. Kalbi tüm bu olanlara daha fazla dayanamamıştı. 40 dakika süren müdahaleye rağmen hayatını kaybetti.

Ümitsizliğe düştüğünüz, yalnız hissettiğiniz dakikalarda Cem Karaca’nın şarkıları hayat bulur umarım bedeninizde. Yıllar size mutlu günler vaat etmeye ve ağlatmamaya devam eder.

Bugün sen çok gençsin yavrum

Hayat ümit neşe dolu

Mutlu günler vaat ediyor

Sana yıllar ömür boyu

Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni

Doğarken ağladı insan

Bu son olsun bu son

Kaynaklar

://www.cnnturk.com/yasam/cem-karacanin-hayat-hikayesi

http://www.45cat.com/record/1571tr

https://tr.euronews.com/2020/02/08/cem-karaca-anadolu-rock-ozani-sarkilari-ceviz-agaci-ne-zaman-oldu-olum-yil-donumu-kimdir

https://www.hurriyet.com.tr/kelebek/hayat/cem-karacanin-hic-yayinlanmayan-albumu-43-yil-bekledi-40047187

Leave a Reply