Şamar Oğlanına Dönüştürülen Kahraman- İsmet İnönü

 “Hadi Canım Sen de…”

İsmet İnönü

 

[box_dark]22 Mayıs 1950[/box_dark]

“Sevgili Erdalım,

Evimize taşındık. İçinden hiç çıkmamış gibi bir rahatlık içindeyim. Bu mektubumu eski kütüphanemden yazıyorum. Seçimi fena nispette kaybettik. Niçin kaybettik? İnsaflı, insafsız bin bir sebebi var. Fakat en başta geleni değişiklik arzusudur. Bu da milletlerin hem masum, hem tabii bir arzularıdır. En sıkıntılı zaman, kaybolmuş bir seçimden sonra geçen bir haftadır. Şimdi bu bitti. Bu seçim, memlekette yeni bir hayat tarzı kurmak için giriştiğimiz teşebbüste ne kadar ciddi ve samimi olduğumuzu ispat etmiştir. Memleket için, hepimiz için şeref olmuştur. Gözlerinden öperiz. Sağ ol, var ol, canım Erdalım.”

 

 

by_7318ismet-inonu-diktator

İsmet İnönü. Türkiye Cumhuriyeti ilk başbakanı, ikinci Cumhurbaşkanı. İstiklâl madalyası sahibi asker ve siyasetçi.

 

Yukarıda okuduğunuz satırlar CHP’nin tam 27 yıllık iktidarına son veren 14 Mayıs 1950 seçimlerinden 8 gün sonra kendi kurduğu demokrasi tarafından devrilen İsmet İnönü’nün oğlu Erdal’a yazdığı mektuptan küçük bir bölüm.

“Paşam sen emret, biz seçimleri derhal iptal edip, yenileyelim” diyen generalleri “Bu mağlubiyet benim en büyük galibiyetimdir. Türkiye’ye demokrasi gelecektir.” diyerek kapı dışarı eden adamın uzaktaki evladına yazdığı samimi satırlar…

İnönü; nam-ı diğer İsmet paşa,

Hani yıllardır Atatürk’e dil uzatmaya cesaret edemeyenlerin bir tampon bölge olarak görüp bütün kinlerini, hınçlarını, öfkelerini kustukları İsmet İnönü… 90 Yıllık ömrünün 72 yılını memleket hizmetine adamış; cephelerin, savaşların, devrimlerin, demokrasi mücadelelerinin içinde bir ömür geçirmiş olan İsmet İnönü…

Özellikle son yıllarda İsmet İnönü isminin fazlasıyla aşındırıldığını, içinin boşaltıldığını, itibarsızlaştırmak bir kenara dursun yazının başlığında da belirttiğimiz gibi adeta bir “şamar oğlanı” durumuna sürüklendiğini gözlemliyorum.

İlk etapta benim de tebessümle takip ettiğim daha sonra gerçek maksadını idrak ettiğim sosyal medya Capsleri, başta Erdoğan olmak üzere bilumum Ak Parti kurmaylarının bozuk plak gibi yıllardır tekrar ettiği İnönü’ye dönük acımasız ve haksız eleştirileri, yandaş televizyon kanallarının nasıl uydurduklarını anlayamadığım; yalan yanlış bilgilerle hazırladıkları, sözüm ona “tarihi” dizilerde yaşlı, düşkün, zalim bir diktatör gibi ortaya koydukları İnönü karakterleri…

Bir dönemin bir devrin tüm faturasını İnönü’ye çıkartmaya çalışan kerameti kendinden menkul bir cenah almış başını gidiyor…

Atatürk ve İnönü

Atatürk ve İnönü

Bu yazının sahibi İsmet İnönü’nün avukatı değildir. İnönü tüm tarihi şahsiyetler gibi eleştirilebilir, tartışılabilir. Bizzat yanlış bulduğum uygulamaları tarafımdan da dile getirilmektedir. Gel gelelim bu eleştirilerin niyeti ve niteliği artık açıkça kendini göstermekte ve asap bozmaktadır.  Atatürk’e diş geçiremeyip, yemeden içmeden İnönü’ye saldıranlara İnönü’nün sahipsiz olmadığını ifade etmek artık bir görev haline gelmiştir!

İsmet İnönü’yü sadece belli bir dönemle, belli bir süreçle  ele almak, bütünüyle iyi veya bütünüyle kötü olarak yaftalamak doğru değil. Zira İsmet İnönü sadece tek bir dönemin adamı değil. Kendi ifadesiyle “her devre yeni bir hayat gibi başlayan” İnönü’yü dönem dönem ele almak çok daha isabetli, çok daha hakkaniyetli olacaktır.

İstiklal Savaşının Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’yı ayrı, Lozan’ın Dış İşleri Bakanı İsmet beyi ayrı, 30’lu yıllarda Atatürk’ün Başbakanı İsmet İnönü’yü ayrı, 1940’lı yılların silindirli Milli Şefi İnönü’yü ayrı, 1950’li yılların muhalefet lideri İnönü’yü ayrı, 1960’lı yılların Başbakanı İnönü’yü ayrı değerlendirmek gerekir. Zira saydığımız tüm bu dönemlerin koşulları, süreçleri farklı. Her birisinin kendisine göre farklı doğruları farklı yanlışları var. Ülkenin eski resmi doktrinleriyle ilahlaştırmak da doğru değil acımasız ithamlarla yerden yere vurmakta…

Evet İsmet İnönü Lozan da bir takım tavizler vermiştir. Aynı İnönü Lozan da sevr paçavrasının yırtılmasını sağlamış, bağımsız bir devletin kuruluşunu tüm dünyaya kabul ettirmiş, kapitülasyonları kaldırmış, yeni Türkiye’yi ilan etmiştir.

Evet İsmet İnönü Milli Şef döneminde otoriter bir kimlik içine girmiş, diktatörvari uygulamalar ortaya koymuştur. Aynı İnönü zekası ve tecrübesiyle milletini 2.Dünya Savaşına sokmamayı başarmış, kıtlık ve yokluk içinde çocukları ekmeksiz de bıraksa babasız bırakmamış, savaş acısının ve olası büyük bir yıkımın önüne geçmiştir.

Evet İsmet İnönü ülkenin tek hakimi imajı vermiştir, aynı İnönü Demokrat Parti’yi bizzat kurdurtup, seçimi kaybedince sessiz sedasız iktidarı devredip Pembe Köşk’ün yolunu tutmuştur.

Evet İsmet İnönü 27 Mayıs askeri müdahalesine dolaylı yoldan da olsa zemin hazırlayan bir figür olmuştur, aynı İnönü Menderes ve ekibinin adil yargılanmaları ve asılmamaları için kendini paralamış, ihtilalin lideri Cemal Gürsel ile defalarca kavga etmiş, kendi kişiliğini ortaya koymuştur. 27 Mayıs’a giden süreçte Demokrat Parti’yi defalarca uyarmış; “Çocuklar yapmayın, böyle giderseniz sizi ben bile kurtaramam” diye meclis kürsülerinden feveran etmiştir.

Evet İsmet İnönü bir siyasetçi kimliğinden çok bir asker, komutan kimliğiyle ön plana çıkmıştır, ancak  1962 ve 1963 yıllarında ortaya çıkan darbe girişimlerini resmen tek başına önlemiş, ülkeyi çok büyük bir uçurumun eşiğinden döndürmüştür.

İsmet İnönü bu ülkenin neredeyse tüm tarihine damga vurmuş, günahlarıyla sevaplarıyla bu ülkeye çok önemli hizmetlerde bulunmuş, bu milletin öz evladı, kahramanıdır.  Cumhuriyet kurmuş bir devlet adamı, gerçek bir devrimci, demokrasiyi armağan etmiş bir öncüdür.

İnönü’nün içini boşaltmaya, onu hiçleştirmeye, 3.sınıf seviyesiz esprilerinin figüranı haline getirmeye çalışanlara… Atatürk’ün önünde bir tampon bölge gibi onu görüp sabah akşam saldıranlara, İnönü’nün bu ülke için yaptığı tüm hizmetleri es geçip sadece hatalara odaklananlara, kendi rezilliklerine bakmadan tırnağı olamayacakları Cumhuriyetin saygıdeğer önderlerine atıp tutanlara yine İnönü’nün kendi sözüyle cevap verelim…

“Tarih kürsüsünden halinizi seyrediyorum. Suçlarınızın telaşı içindesiniz. Işıktan Korkuyorsunuz.”

 

Leave a Reply

3 comments

  1. nadide

    yazıda birçok eksik olduğu kadar yanlış bilgi içeren cümleler de var, örneğin bitanesi “kendi kurduğu demokrasi “? … ilaveten 1945 te köy enstitülerinin kapatılması , amerikaya ilk büyük tavizin verilmesi bunlar bütün o zaferleri yokeden uygulamalardır . gerçekler bunlar çünkü bütün o bağımsızlığı yokeden ilk hamleler bunlar .bu durumda bütün o savaşların kıymeti kalıyor mu ? sizce

  2. Ali Yağız Baltacı

    Merhaba,

    Bu yazı İsmet İnönü karakterinin tüm yönlerini, tüm hata ve doğrularını anlatma amacı gütmemektedir. Takdir edersiniz ki 45-50 yıllık bir dönemi bir yazıya sığdırmak da mümkün değildir. Bu bağlamda yazıda eksikle olması son derece tabii bir durumdur.

    Yazının amacı İnönü’ye karşı kasıtlı ve farklı maksatlarla yapılan karalama politikasına vurgu yapmaktır.

    Yanlış olarak ortaya koyduğunuz örnek ise ne yazık ki isabetsiz. Köy Enstitüleri 1945 değil 1954 yılında kapatılmıştır.

    “Kendi Kurduğu Demokrasi” ifadesi ise teknik olarak yanlış bir tanım değildir. İsmet İnönü 1945 yılında DP’nin kurulumunu bizzat desteklemiş, önayak olmuş, bu doğrultuda Celal Bayar ve arkadaşlarını teşvik etmiştir. Kendi iktidarına mal olsa bile çok partili demokrasi biçiminin Türkiye için çok önemli olduğuna her fırsatta vurgu yapmış, Demokrat Parti’nin kuruluş, yükseliş ve iktidara geliş sürecine açıktan destek vermiştir.

    Bu konuda benim açıklamalarım size kafi gelmez ise Aydın Menderes ve Celal Bayar’ın anılarını inceleyebilirsiniz.

    İlginiz için teşekkür ederim.

    Sevgiler.

  3. nadide

    kendi kurduğu demokrasi cümle hatası şuradan kaynaklanıyor abd nin dayatmış olduğu demokrat parti yi iktidara getirmesi için önayak oluşu dur ki benim de bahsettiğim amerikaya verilen taviz budur . ilaveten 1945 te milli şeflik talimatıyla köy enstitülerinin işleyiş yapısı abedenin hoşuna gitmemesi sebebi ile tamamen değiştirilmiş olduğundan benim gibi kemalist kesimin de uğur mumcunun da yazdığı gibi kapanmıştır , resmi kapanma yılı 1954 tür. aslında anlatmak istediklerimi senin kadar güzel yazamıyorum ancak istediğiniz demokrasi ise işte demokrasi yi yaşıyoruz bakın ne güzel ne aydınlık , sonuç ortada