Ersin Düzen İle Futbol Üzerine Bir Söyleşi

 

ersin_duzen_canli_yayinda_isyan_etti13892868280_h1114766

Bilkent Üniversitesi geçtiğimiz perşembe günü önemli bir ismi daha ağırladı. Brand Club Marka İsimler Bilkent’te kapsamında Beşiktaş yöneticisi Mete Düren’den sonra bu sefer de TRT’de Stadyum programını sunan Ersin Düzen’i Bilkentlilerle buluşturdu. 14 yıldır Şampiyonlar Ligi de dahil olmak üzere önemli kanallarda futbol maçlarını sunan, futbol gündemini belirleyen programlar yapan Ersin Düzen ile etkinlikten önce buluştuk ve GazeteBilkent okurlarının merak ettiği konular hakkında güzel bir söyleşi gerçekleştirdik.

Alperen Saylar: Öncelikle üniversitemize hoş geldiniz Ersin bey, sizi burada ağırlamaktan dolayı çok memnunuz. Gündemdeki en yeni konuyla başlayalım. 26 Ocak’ta TFF’nin yapacağı olağanüstü genel kongre konusunda neler söylemek istersiniz?

Ersin Düzen: Bu kongrenin bir şekilde gerçekleşeceği belliydi. 58. madde ile ilgili değişiklik yapılıp yapılmaması gerektiği tartışılacak. Şu anda görünen tablo ligden düşmenin kaldırılıp eksi puan cezasının geleceği yönünde. Tabi farklı yorumlar da var bu konuda; bu değişiklik kalıcı mı olacak yoksa bir seferlik mi olacak diye merak ediyor insanlar. Ben tamamen değiştirilmesinin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bir seferlik değişirse de “Fenerbahçe için değiştirildi.” konusu gündeme gelecek. Kısacası çok çetrefilli ve ne olacağı belli olmayan bir durum var ortada. Bir de şu var; olayların içinde büyük kulüplerden biri olmasaydı TFF muhtemelen sezon başında küme düşürme kararını alırdı. Fakat büyük kulüpler işin içine girince durum değişiyor. Sadece saha içindeki oyun değil; yayın gelirleri, reklamlar, maçların izlenirliği hepsi etkileniyor. Yayıncı kuruluş da sıkıntıya giriyor tabi. Mesela Fenerbahçeli taraftarların iptal ettirdiği abonelikler, geçen sene Galatasaray’ın yarıştan uzak kalması, Beşiktaş’ın transferlerinden dolayı beklenilen noktaya ulaşamaması beklenilen abonelik sayısına ulaşmasını engelliyor yayıncı kuruluşun. Ayrıca seyirci ortalamaları da çok düşük,  öyle bahsettiğimiz gibi futbolu seven bir ülke olmadığımızı gösterir nitelikte. Bütün hepsini değerlendirdiğimiz zaman kulüplerin ekonomik anlamdaki çekincelerini de anlayabiliyorum.

Alperen Saylar: Yakın tarihte bir İtalya örneği var bu konuda. 2006’daki skandaldan sonra düşüşe geçtiler. Mahkeme sonucunda Fenerbahçe ve diğer kulüpler suçlu bulunup ceza alırsa İtalya ile benzer bir duruma düşer miyiz?

Ersin Düzen: Bugünkü ortamda Beşiktaş Avrupa Ligi’nde grubundan lider çıktı, Trabzonspor Şampiyonlar Ligi’nde ikinci tura çıkma hakkını şanssız bir şekilde kaybederek, Avrupa Ligi ile yetinmek zorunda kaldı. Bunun dışında ligin kalitesizliğinden ve bunun gol ortalamalarıyla ilgili olduğundan bahsediyorlar. Ben bu gol ortalamasının düşüklüğünün de yine Anadolu takımlarının direnci ile ilgili olduğunu ve abartıldığı gibi bir kalitesizlik olmadığını düşünüyorum. Kısacası evet bir imaj kaybı olabilir ama saha içindeki mücadelenin ve kalitenin etkilendiğini ve etkileneceğini düşünmüyorum.

Alperen Saylar: Peki artık saha içine dönelim. Ligin ilk yarısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ersin Düzen: Umduğum gibi geçti. Galatasaray’ın çok kaliteli bir kadro oluşturduğunu görüyorduk zaten. Genelde de beklenildiği gibi başta bir alışma evresi geçirdiler fakat sonra işleri rayına oturttular. Fenerbahçe ve Beşiktaş da geçen sezonki ilk yarı performanslarına göre daha çok puan topladılar. Geçen sezona göre olumsuz anlamda farklı olan iki takım var; Trabzon ve Bursa. Trabzonspor için tabi bir Şampiyonlar Ligi macerası vardı bu dönemde. Ayrıca yeni gelen oyuncular için Trabzon’da oynamakla İstanbul’da oynamak arasında çok büyük fark var. Beklentiler ve ortam farklı. Bu yüzden  Trabzon’da biraz uzun bir alışma dönemi ve oldu ve düşündüğüm ölçüde puan kaybettiler. Beni şaşırtan takım Gaziantepspor oldu olumsuz anlamda. Olumlu olarak Eskişehir şaşırttı. Bir çıkış bekliyordum onlardan ama beklentilerimin üstündeydi ilk yarıdaki performansları. Nurullah Hoca’yı (Sağlam) çok beğenirim, Mersin İ.Y ile ilk yarıda iyi bir performans yakaladığını ve devam ettireceğini düşünüyorum. Orduspor’un ilk haftalardaki performansı şaşırtıcıydı fakat şu andaki değil. Ligin kalan kısmını da bu şekilde götüreceklerini düşünüyorum. Tabi ki yeni teknik direktör ne yapar bilinmez ama Cuper pek de hayranı olduğum bir antrenör değil. Ankaragücü’nün durumuna üzülüyorum. Umarım sıkıntılarını aşarlar. Gençlerbirliği ise benim için ilk yarının en büyük süpriziydi. Çok iyi gidiyorlar, iç sahadaki performansları harika. Galatasaray ve Fenerbahçe karşısındaki gösterdikleri performans, Beşiktaş’ı 2-0 geriden gelip 4-2 yenmeleri ne kadar kaliteli olduklarını ispat eder nitelikteydi. Eğer deplasmanda 2-1 lik Trabzonspor galibiyeti gibi bir kaç maçta daha başarılı sonuçlar alsalardı daha da yukarılarda olabilirlerdi.

Alperen Saylar: Avrupa’daki liglerde geride kalan dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ersin Düzen: La Liga’da yine Real Madrid-Barcelona çekişmesi şeklinde geçecek sezon, belli. Premier League’de de bu sezona kadar Man Utd., Arsenal ve Chelsea arasında geçen bir şampiyonluk durumu vardı. 1995-1996’da Blackburn şampiyon olduktan sonra bu 3 takım dışında şampiyon olan çıkmadı. Liverpool bile 21 senedir şampiyon olamıyor. Bu sezon ise lig başladığından beri yarışın iki Manchester takımı arasında geçeceği belliydi, nitekim kazanan da ikisinden biri olur bence de. Almanya’da ligin daha heyecanlı ve zevkli olduğunu düşünüyorum ve tahminim bu sene Bayern Münih’in şampiyonluğu alacağı yönünde. Fransa’da Lyon’un 7 senelik serisinden sonra eskiye dönüş var; her sene farklı bir takım ve farklı bir heyecan var bu da futbol için güzel ve maçları sürekli takip etmek için güzel bir durum. Montpellier süprizi var bu sene fakat ben PSG’yi destekliyorum uzun süreden beri. İtalya ise eski zevki vermiyor artık. İnter’i destekliyorum yıllardır orada ama son zamanlarda sadece Napoli heyecanlandırıyor beni futbol olarak. Napoli şehri, San Paolo Stadı bunlar cezp ediyor beni.

Alperen Saylar: İngiltere’de Manchester City sonuna kadar götürebilir mi yarışı? İspanya’da da Real Madrid bu sefer şeytanın bacağını kırıp Barcelona’yı geçebilir mi?

Ersin Düzen: Bence götürür. %65 e %30 United diyelim… Hatta onu %55 e %45 yapalım, United alır şampiyonluğu. %5 de sürpriz bir takım olur. Real Madrid’in de şampiyon olması için Barcelona’nın ilk yarıdaki gibi sürpriz puan kayıpları yapmasına ihtiyacı var. En son 3 galibiyeti vardı deplasmanda Barcelona’nın. Bu durumu aralarındaki maçta değerlendirebilirdi. Real Madrid fakat daha ilk dakikada da öne geçmiş olmasına rağmen değerlendiremedi. Real Madrid’i destekleyen biri olarak şöyle bir eksiklik olduğunu düşünüyorum Real Madrid’de; eskiden dünya futbolundaki yıldızları saydığınız zaman 4-5 tanesi Real Madrid’de olurdu ama şimdi böyle bir durum yok. Cristiano Ronaldo dışında net bir isim veremiyorsunuz. Belki Milan günlerindeki gibi olsaydı Kaka da olabilirdi ama sadece C. Ronaldo var şu anda. Kısacası Real Madrid şu anda puan farkıyla da önünde Barcelona’nın ve bu sene biraz daha şanslı görüyorum onları.

Alperen Saylar: Peki bireysel performansları değerlendirmek gerekirse sizi en çok dikkatinizi çeken oyuncular kimler?

Ersin Düzen: Montpellier’deki Giroud var. Cavani’yi beğeniyorum. Bizim İsviçre’de oynayan Türk asıllı oyuncumuz Eren var, son zamanlarda Leverkusen adına oldukça iyi işler yaptı.

Alperen Saylar: Ligimizde kimler var aklınızda?

Ersin Düzen: Muhammed Demir iyi bir başlangıç yaptı, Olcan var. Bu arada Trabzonspor çok faydalı bir transfer yaptı Olcan’ı alarak. Alper’i (Potuk) beğeniyorum. Yabancılardan ise Melo, Eboue var Galatasaray’dan ama bir numarada kesinlikle Elmander. Her maç üstüne koyuyor ve istikrarlı oynuyor.

Alperen Saylar: Mesleğe başladığınız günden bu yana anlattığınız maçlardan aklınızda kalanlar hangileri?

Ersin Düzen: İnter ile Milan arasında 2005 yılında oynan ve Dida’nın sahaya atılan meşaleyle sakatlanması nedeniyle yarım kalan Şampiyonlar Ligi maçını unutamam mesela. 2006 Dünya Kupası’nda anlattığım maçlar vardı. Brezilya – Fransa maçı aklımdadır bunlar arasında. Ayrıca maçları anlatmamış olsam da Euro 2008’de milli takımızla beraber çok güzel anlar yaşadık. Güntekin (Onay) ile birlikte maç bitmeden stadyumdan ayrılıp gol sesiyle koşa koşa geri dönüyorduk, çok komik görüntüler vardı. Yine 2002 Dünya Kupası’nda milli takımımızla beraberdim. Onlarla beraber gittiğimiz turnuvalarda çok güzel anılarım vardı. Atina’da anlattığım ve 4-1 kazandığımız Yunanistan maçı çok güzeldi. Taraftarlar tarafından saldırıya uğramayalım diye özel bir yer yapmışlardı maçı anlatmam için. Teleon zamanında anlattığım bir Galatasaray – Fenerbahçe maçı vardı o da çok ilginçti. O dönem kanal abonelerine maç için üç seçenek sunmuştu; Galatasaray spikeri, tarafsız spiker ve Fenerbahçe spikeri. Siz kumandadan seçiyordunuz. Ben Fenerbahçe spikeriydim ve Selçuk Yula da yanımda yorumcuydu. Bir pozisyonda Galatasaray lehine normal ve tartışmasız bir faul veriliyor. Ben de heyecanlı bir şekilde “Fenerbahçemize böyle bir faul nasıl verilir, Selçuk Yula olmaz böyle şey” şeklinde konuşuyorum, taraftarı gaza getirme çabasındayım. Çok ilginç ve eğlenceli bir maçtı benim için. Kötü olarak da Fenerbahçe’nin Old Trafford’da 6-2 kaybettiği Manchester United maçını söyleyebilirim.

Alperen Saylar: Spiker olarak anlatacağınız bir maçın öncesinde nasıl hazırlanıyorsunuz?

Ersin Düzen: Maç öncesinde görevi aldığımı öğrenir öğrenmez hazırlıklara başlarım, oyuncular, takım vs. hepsi hakkında araştırma yaparım. Maç öncesinde elimde 4-5 sayfalık bilgi olur ama maçın kalitesine ve gidişine göre bunun sadece yarım sayfasını kullandığım da olur bazen.

Alperen Saylar: Ahmet Çakar ile yazın yaşadığınız Twitter macerası da çok eğlenceliydi, nasıl gelişti olaylar?

Ersin Düzen: Hoca zaten kafasına estiği zaman arar beni. Bir gün aradı beni yine bir pastanede buluştuk bir şeyler yedik, içtik. Ben elimde Twitter’a bakarken telefondan Hoca da sordu Twitter nedir, ne yapılır diye. Ben de sordum “Oo hocam hayrola siz de mi hesap açtınız?” diye. O da “Evet. Bugün Göktuğ (Sevinçli) ile bir tane hesap açtık” dedi. Sonra ben hesabının şifresini aldım Hoca’dan, hesaba giriş yaptık takip eden kimse yok, takip ettiği kimse yok Hoca’nın. “Bak hocam şimdi neler olacak” dedim ve kendi hesabımdan da yazdım Hoca’nın Twitter’a girdiğini. 5-6 dakikada takipçi sayısı 4000-5000 oldu. Hoca da heyecanlandı; “Kalk kalk eve gidiyoruz sizin” dedi ve eve gittik ben Ahmet Hoca’nın ağzından yazıyorum; “Ben de artık Twitter’dayım, Bu Twitter ne acayip bir şeymiş” şeklinde. İlginç olan o zamanlar Hoca’nın kayınpederi vefat etmişti ve altı gün boyunca bende kaldı Hoca. Sabah saat 5’e, 6’ya kadar oturuyoruz. Bir anda böylece trend olduk sanırım.

Alperen Saylar: Peki arkadaşınız Yadigar gerçek miydi?

Ersin Düzen: Yok o Hoca’nın yarattığı bir karakterdi… (gülüşmeler) Enteresan olan şike davasında da geçen biri var Yadigar isminde ve insanlar soruyorlardı “Bu o Yadigar mı?” diye…

Alperen Saylar: Son olarak beraber program yaptığınız üç ismi yorumlamanızı istesem; rahmetli Kazım Kanat, Ahmet Çakar ve Sergen Yalçın

Ersin Düzen: Kazım Abi ve Ahmet Hoca ile beraber 2 sene program yaptık, çok güzel bir dönemdi. Yaptığımız program espirili ve kaliteliydi. Reytinglerimiz iyiydi. Çalışma ortamımız güzeldi. Her şey çok iyiydi program adına. Kazım abi de hem entelektüel birikimiyle hem de Ahmet Hoca ile olan tatlı atışmalarıyla programın çok önemli bir ismiydi. Allah rahmet eylesin tekrar. Ahmet Hoca ise Türkiye’nin bir numaralı televizyon yıldızı bence. Sergen de yine özel hayatımda Ahmet Hoca gibi sık sık görüştüğüm biridir. Sergen’in şöyle bir durumu var; yorumlarını beğenmezsiniz, kızarsınız ama bir süre sonra bakarsınız ki o söyledikleri doğru çıkar bir şekilde. En yakın örneğini kendim yaşadım. Geçen sene Ocak ayında beraber program yaparken söylediği, yorum yaptığı her şey şu anda önümüzde, sanki Sergen kurgulamış gibi. Bana göre Sergen de çok iyi bir televizyoncu.

Alperen Saylar: Çok teşekkürler bu keyifli röportaj için Ersin Bey, en kısa zamanda tekrar görüşmek dileğiyle.

Ersin Düzen: Ben teşekkür ederim.

Leave a Reply