8 Mart 1979, tüm dünyada olduğu gibi, iki aylık bir devlet olan İran İslam Cumhuriyetinde de “Dünya Kadınlar günü” olarak takvimlerde yer etmişti.
O günü İran için farklı kılan durum ise, İran’ın çeşitli şehirlerinde kadınların iki aylık olan yeni rejime karşı oldukça kalabalık kitleler ile protestolar düzenlemeleriydi [1].
Kadınların sokağa çıkması için gereken sebepler iki ay boyunca gelişmişti gelişmesine ama, İranlı kadınlar ve rejim arasındaki ipleri kopartan olay devrimin lideri Ayetullah Humeyni’nin kadınların kapanmasının gerekliliğine yönelik 7 Mart 1979 günü yaptığı açıklamaydı [2].
Şahlık döneminde anayasal olarak yasaklanmış olan ve bu sebeple de epey tartışılan örtünme konusu
Şahlık döneminde anayasal olarak yasaklanmış olan ve bu sebeple de epey tartışılan örtünme konusu, kadınlar tam örtünüp örtünmemeyi seçme hakkına kavuştuğu sırada daha şiddetli tartışmalarla yeniden hortlamıştı. Hatta öyle bir hortlamıştı ki, “Çarşaflı İran kadını”, İran denince akla ilk gelen konulardan biri haline gelmişti. Peki ne olmuştu da İran kadınları, bir rejimin kendilerine dayatmış olduğu, özgürlük karşıtı bir uygulamadan, onun tam zıttı olan bir rejimin, tam zıttı yönde gerçekleştirmiş olduğu başka bir özgürlük kısıtlamasına maruz kalmıştı?
[box_dark]Bir Kimlik Göstergesi Olarak Hicap[/box_dark]
Hicap kavramının, nam-ı diğer tesettürün yahut örtünmenin, İran’daki evrimini kavrayabilmek için, sürecin fikirsel gelişimini de anlamak gerektiğine inanıyorum. Şunu baştan idrak etmemiz gerek: İran’da kadınların örtünmesini doğrudan kadın haklarına aykırı bulmak, ne yazık ki sığ bir oryantalizmden ötesi değildir. Bunun yanında tüm kadınların örtünme karşıtı olduğunu ileri sürmek, İranlı kadınların tamamının seçme şansı olsa örtünmemeyi seçeceğini söylemek ya da süreci bir gece getirilen yasal bir dayatma olarak algılamak da genelleme üzerine kurulu olan bu oryantalizmin yarattığı başka bir yanlış algıdan ibarettir. Bu önyargılardan arınmanın, yazının kalanını daha sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmek namına önemli olduğunu düşünüyorum.
Öncelikle, hicap konusu İran devriminde kadınlar namına önemli bir yer teşkil etmekteydi. Zîra Şah döneminin karakteristik özelliklerinden biri kadınların kapanmasının yasal olarak yasaklanmış olmasıydı. Bu tarz özgürlük karşıtı bir hareket ise, devrim öncesinde hicap ve tesettürün İran kadınları tarafından Şah rejimine karşı bir başkaldırı sembolü olarak benimsenmesine sebep olmuştu. Charrad’ın belirttiği gibi, Şah döneminde örtünmek feminist bir aktivizm örneğiydi [3]. Bu noktada, Ali Şeriati ve Ayetullah Murtaza Mutahari gibi iki önemli İslam düşünürünün fikirlerinin hicabın böyle bir sembol olarak algılanmasına ve İran’daki tarihsel gelişimine ne denli etki ettiğine değinmek gerek. Özellikle Şeriati’nin yazıları boyunca hicabı “tüketici”, “kapitalist” ve “ahlâksız” Batı kültürünün yayılmacı kimliği karşısında bir sembol olarak vurgulaması, devrim öncesinde azımsanamayacak sayıdaki İranlı kadınların hicabı benimsemesini sağlamıştır [4]. Az önce de belirttiğim gibi, şunu iyi kavramamız gerek: Devrim öncesi İran için örtünmek, otoriter Şah rejimine karşı bir karşı duruş yöntemiydi. Asaf Bayat’ın da belirttiği gibi, belki kadınlar bu konuda eylemler düzenleyememekteydi ama, yasalara karşı olduğunu bile bile örtünerek bu konudaki özgürleşme taleplerini ortaya koyuyorlardı [5].
Anlaşılabileceği üzere, hicap giyip giymemenin yasal bir yaptırım olmaktan çıkıp kadınların inisiyatifine bırakılması, devrime giden yolda kadın talepleri arasında başı çekenlerdendi. Fikirsel alandaki bu öneminin yanında, 1981-1988 yılları arasında gerçekleşen İran-Irak savaşı da, hicabın kitleselleşmesine ön ayak olan en önemli olaydı. Savaşın başlaması, hicabın da rejim tarafından Şii ontolojinin bir parçası olarak gösterilmesi sürecini başlattı. Rejim tarafından organize edilen geniş çaplı bir kampanya ile, “Batı-karşıtı” bir sembol haline gelmiş olan hicap, Irak’ın Sünni bir çoğunluğu barındırması sebebiyle “Sünni-karşıtı” bir sembole dönüşmüştü. Şehit annesi, kardeşi, ya da karısı olan hicaba bürünmüş onurlu Şii kadını, kent merkezlerindeki reklam panolarından duvarlara asılan afişlere kadar varan çeşitli araçlarla topluma bir yeni oluşan bir rol modeli olarak sunulmaktaydı [6]. Özellikle savaşın sonuna doğru yerleştirilen algı, rejimin örtünmek istemeyen kadınları “Batılı” ya da “Sünni” olarak göstererek “halk düşmanı” kategorisine sokmasını oldukça kolaylaştırmıştı. Bu noktada rahatlıkla görebileceğimiz gibi, kadınların bir hak olarak savunduğu hicap konsepti, rejimin konuya dahil olması ile bambaşka bir şekil almıştı. Kadınların özgürleşmesinin sembolü olan hicap, kadınların özgürlüklerinin kısıtlanması konusunda İran’da gösterilebilecek en somut örnek haline gelmişti.
[box_dark]Yasaların Kapattığı Yüzler: Hicabın İran’da Yasal Olarak Gelişimi[/box_dark]
Hicabın İran’daki tarihini resmi olarak incelemek istersek, bakılması gereken ilk nokta yazının başında da belirtilen, 7 Mart 1979 günü Humeyni’nin devlet dairelerinde örtünmenin gerekli olduğunu düşündüğü söylemi kabul edilebilir [7]. Yasal bir adım atılmamış olsa da, rejimin hicap konusundaki tavrını ortaya koyması bakımından bu söylem oldukça önemliydi. 1979’dan itibaren artan İslami söylemin ardından, anayasal düzende hicap konusunda yapılmış ilk değişiklik 1983 yılında Ceza Kanunun 102. maddesinin yürürlüğe konmasıydı. Bu anayasal değişikliğe göre, “düzgün” biçimde örtünmemiş kadınlar, 74 kırbaç cezasına çarptırılıyordu [8]. 1996 yılında yeni anayasanın kabulü ile beraber 102. madde, 638. madde ile değiştirilmiş ve hicap yasası “Halk içerisinde düzgün örtünmeyen kadınlar on günden iki aya varan hapis ya da 50,000 rialden 500,000 riale kadar varan para cezası ile cezalandırılacaktır.” şeklini almıştır [9]. İşin trajikomik yanı, düzgün örtünmemek doğrudan şeriata karşı olan yasalar kapsamında da ayrı olarak değerlendirildiği için, 74 kırbaç cezası halâ geçerliliğini korumaktaydı.
Bu gelişmelerin ardından, 2005 yılında İran Kültür ve İslami İrşad Bakanlığının yapmış olduğu açıklamayla, sivillerden oluşan silahlı güvenlik gücü Basij, örtünmenin “düzgün” biçimde yapılıp yapılmadığını kontrol eden birim haline geldi [10]. Bu uygulamadaki en dikkat çekici nokta, resmi olarak nasıl örtünülmesi gerektiğinin tam olarak bir fikir birliği olmaması sebebiyle, düzgün örtünmenin kıstasının Basij kuvvetlerinin yorumuna bırakılmış olmasıydı. 2007 yılına geldiğimizde ise, Basij’in halka açık genel alanların yanında cadde ve sokakları da daha düzenli bir biçimde kontrol etmesini sağlayan bir yasa değişikliği yapıldı [11].
[box_dark]“Bir insan seçim yapabilir, köleyse itaat etmek zorundadır.”-Andrew Ryan[/box_dark]
Şimdi küçük bir “flashback” yapalım beraber. Yıl 1936. Rıza Şah Pehlevi’nin emri ile, örtünmenin bütün biçimleri, anayasal bir biçimde yasaklandı ve buna diretenlere de cezai işlem uygulandı. Ve tekrar 1979 yılına dönelim. Kadınların bu ve benzeri özgürlüklerini tekrar kazanmak namına destek çıktıkları devrim, bu sefer de örtünmeyenler için cezai işlem uygulayan bir rejimle sonuçlandı. İran akademisyen ve kadın hakları savunucusu Mahrengiz Kar’ın dediği gibi, kadınlar “devrimin kurbanı” olmuştu [12].
Devrimin kurbanı olmuşlardı olmasına ama, İran kadınını “güçsüz”, “bastırılmış” ya da “pasif” gibi klişeleşmiş ve genelleyici bir tavırla değerlendirmek de oldukça yanlış bir tavır olacaktır. Ne yazık ki araştırma sürecimde gördüğüm üzere, Türk halkı olarak bizler de bu oryantalist perspektife oldukça sahibiz. Gel gelelim ki, durum o kadar basit değil. İran kadınları, yukarıdaki “erkekler” doğrudan onların hayatını etkileyen bir şeylere karar verdiklerinde, sessizce durup kabullenmiyorlar, bizdeki “İranlı, ezilen, çarşaflı kadın” stereotipinin aksine. Çok da güzel işler yaptılar 1979’dan beri özgürlük ve haklarını savunabilmek namına, ve hala da yapıyorlar. Hatta mayıs ayında öyle güzel bir şey başlattılar ki, dünya çapında da epey destek buldular ve geniş bir kitleye seslenir hale geldiler. Masih Alinejad isimli İranlı bir gazetecinin Facebook üzerinden başlattığı, “MyStealthFreedom” adında bir hareket bu. Kadınların örtünmesinin –ya da açılmasının- yasal bir zorunluluktan çıkarılmasını ve kadınların kişisel olarak yapacakları bir seçime dönüştürülmesini savunan hareket. MyStealthFreedom hareketine daha fazla girmek istemiyorum, zira bu hareket ve 1979’dan beri İranlı kadınların özgürlükleri adına yaptıkları diğer kitlesel hareketler sonraki yazımın konusu. Epey bir koşturmacanın ardından mail yolu ile yapmayı becerdiğim Masih Alinejad röportajı ise, özellikle MyStealthFreedom hareketini direkt kurucusunun ağzından okuyabilmeyi sağlayacağı için, pastanın üstündeki çilek olacak.
İranlı kadınların azımsanamayacak bir kısmı, bir başkasının onlara ne giyip giymemelerini söylemelerinden bıkmış durumdalar. Ve her geçen yıl, daha da kuvvetlenerek o “seçim” hakkını elde etmek için uğraşıyorlar. Sonraki yazımda, neler yaptıklarını ve daha da önemlisi özgürlüklere duyarlı olduğunu öne süren bizlerin onlara destek namına neler yapabileceğimizi inceleyeceğim. Dilerim ki layığıyla becerebilirim.
KAYNAKÇA
1) Kar, M. 2010. Women, the Victims of the Iranian Revolution. Alıntılanmıştır:
http://www.gozaar.org/english/articles-en/Women-the-Victims-of-the-Iranian-Revolution.html
2) JusticeForIran. 2014, March. Thirty-five Years of Forced Hijab: The Widespread and Systematic Violation of Women’s Rights in Iran. Alıntılanmıştır:
www.Justiceforiran.org: <http://justice4iran.org/english/wp-content/uploads/2014/03/Hejab-Report-JFI-English.pdf>
3) Charrad, M. 2011. Gender in the Middle East: Islam, State, Agency. Annual Review of Sociology 37: 428-431.
4) Shrazi, F. 2001. The Veil Unveiled. Florida: University Press of Florida.
5) Bayat, A. (2009). Life as Politics: How Ordinary People Change the Middle East. Stanford: Stanford University Press.
6) Shrazi, F. 2001. The Veil Unveiled. Florida: University Press of Florida.
7 – 8 – 9 – 10 – 11) JusticeForIran. 2014, March. Thirty-five Years of Forced Hijab: The Widespread and Systematic Violation of Women’s Rights in Iran. Alıntılanmıştır:
www.Justiceforiran.org: <http://justice4iran.org/english/wp-content/uploads/2014/03/Hejab-Report-JFI-English.pdf>
12) Kar, M. 2010. Women, the Victims of the Iranian Revolution. Alıntılanmıştır:
http://www.gozaar.org/english/articles-en/Women-the-Victims-of-the-Iranian-Revolution.html