1800’lü yıllar Avrupalı devletlerin sanayi inkılabının etkisiyle merkezileşmesi ve devlet
otoritelerini güçlendirmesiyle hızla ilerliyordu. Bu yeni dünya düzeninde Alman ulusu pek çok farklı
devlet çatısı altında örgütlenmiş, siyasi birliğini sağlayamamıştı. Dönemin en güçlü iki Alman devleti
olan Prusya ve Avusturya diğer Alman devletlerini kontrol etmek için politik rekabete girmişti. Fakat
şans Prusya’nın yüzüne gülecek ve onlara şansölye Otto von Bismarck önderliğinde Alman devletlerini birleştirme ve tarih sahnesinde yükselme fırsatı verecekti.
Prusya Krallığı her zaman yüksek disipliniyle ve sert yapısıyla bilinen bir ülkeydi. Günümüzde
Almanya denince akla gelen disiplin, dakiklik ve katı kurallar gibi özelliklerin pek çoğu Prusya
geleneğinin bütün Alman ulusuna bir mirası niteliğindedir. 1600 ve 1700’lü yıllar boyunca oldukça yavaş ama emin adımlarla gücünü artıran Prusya, 1815 Viyana Kongresi’nden sonra Polonya topraklarının bir kısmını Rusya’ya kaybetmesine rağmen Batı Almanya’da Ren Bölgesi’nde son derece sanayileşmiş ve verimli toprak kazanımları olmuştu. Bu kazanımla beraber, Prusya nüfusunu ve sanayisini iyice geliştirmiş ve bunu da kendi yüksek disiplinli kültürüyle harmanlayıp dünyanın en güçlü ve efektif devletlerinden biri olmuştu.
1862 yılında Prusya Başbakanı Otto von Bismarck, ülkesinin dünyadaki konumunu yetersiz buluyor ve çok daha güçlü bir Prusya hayal ediyordu. Mecliste yaptığı bir konuşmada bu durumu açıkça dile getirmiş, Prusya’nın potansiyel gücüne ulaşması gerektiğini ve dönemin sorunlarının konuşarak değil “kan ve demir” ile çözülebileceğini söylemiştir.
1864 yılında gelindiğinde, Prusya bu potansiyelini harekete geçirmeye karar verdi. Danimarka’nın güneyinde bulunan Alman nüfusun yaşadığı bölgeleri ele geçirmek amacıyla bir araya gelen Avusturya ve Prusya devletleri, Danimarka’yı savaşta kolayca yenip bu bölgeyi aralarında paylaşmıştı. Alman ulusunu yabancı devletlere karşı başarıyla savunan Prusya için sıradaki hedef Almanların politik lideri konumundaki Avusturya’yı tahtında edip liderlik tacını takmaktı.
Danimarka zaferinin üstünden sadece iki yıl geçmişken sınır anlaşmazlıklarını bahane eden Prusya, yeni bir savaşa doğru ilerliyordu. Avusturya ile yapılacak olan bu savaş dönemin bütün güçlü devletleri tarafından merakla bekleniyor ve Avusturya’nın kolay bir zafer kazanacağını tahmin ediliyordu.
Tarihe kardeşler savaşı olarak da geçen bu savaşta Prusya ordusu tüm dünyayı şaşırtarak kolay ve kesin bir zafer kazandı. Zafer sonrası Prusya kralı ve devlet adamları, Avusturya’yı tamamen parçalayıp yok
etmeyi düşünürken Şansölye Bismarck bu fikre karşı çıkan tek isimdi. Bismarck, Avusturya’yı yenmenin
ancak bunu Avusturya’nın milli onurunu kırmadan yapmanın öneminin farkındaydı. Böylece Avusturya ilerde Prusya’ya kin gütmeyecek bunun yerine ilişkilerini düzeltip bir ortaklık içine girebilecekti.
Avusturya savaşı sonrasında Prusya önderliğinde, kuzeydeki Alman devletleri birleşerek Kuzey
Alman Konfederasyonu’nu ilan ettiler. Bu federasyon daha çok uluslararası alanda agresif görünmemek
için yapılmış bir hamleydi. Prusya’nın bu denli güçlenmesinden rahatsız olan Fransızlar, kıta
Avrupası’nın efendisinin kendilerini olduğunu hatırlatırcasına Prusya’dan sürekli taleplerde bulunup
onları Fransa’ya boyun eğmiş gösterme çabasına girmişlerdi. Fransa ve Prusya arasında yükselen bu
tansiyon Prusya kralı Wilhelm’in akrabası Leopold Hohenzollern’e İspanya tahtının sunulması ile zirve
noktasını görmüş ancak Leopold’un tahtı kabul etmemesi üzerine biraz olsun düşmüştü. Bismarck
kendisinden habersiz yapılan bu hamleyi sinirle ve hüsranla karşılamıştı. Fransa’yı hem güneyden,
İspanya üzerinden hem de Ren Bölgesi’nden kıskaca alma şansını kaçırdığı için bir daha böyle bir şey
olursa Kral Wilhelm’i görevi bırakmakla tehdit etmişti.
Belki Almanlar tarihi bir fırsat kaçırmıştı fakat Fransa ile aralarında tansiyon birkaç ay sonra yeniden yükselecekti. Fransa’nın Ren Bölgesi’nden toprak taleplerini reddeden Prusya, Fransa’yı küçük düşürmüş ve tüm dünyanın gözü önünde alay etmişti. Bu durum Fransa ve III. Napolyon için kabul edilebilir değildi Artık Fransa, yeni yükselen Kuzey Alman Federasyonu’nu yenip otoritesini tüm dünyaya yeniden göstermeliydi. Fransa’nın Prusya’dan talep ettiği toprakların çoğunluğu Katolik olan güney Alman devletlerini de korkutup Protestan olan Prusya’nın yanında yer almalarına neden oldu.
Fransa, Prusya ile savaşa giderken müttefik bulamamış ve savaşa yalnız yakalanmıştı. Avusturya’dan medet uman Fransa, Avusturyalıların da ret cevabının üstüne tek başına savaşmaktan başka çaresi kalmamıştı. Fransızların planı hızlı bir hücumla Prusya ordularını bozguna uğratıp Almanya’nın içlerine ilerlemek ve ihtişamlı bir zafer kazanmaktı. Ancak savaş başladığında işler hiç Fransa’nın beklediği gibi gitmedi.
Almanlara karşı saldırıya geçen Fransız orduları kolayca durduruldu ve Alman karşı saldırısının başlamasıyla birlikte Fransız orduları Fransa içlerine doğru çekilmeye başladı. Paris karışmış, İmparator III. Napolyon bu zor durumdan çıkmak için bizzat başkomutan olarak orduların başında cepheye gitmişti. Ancak Fransız orduları disiplinli ve yetenekli Prusya ordularının karşısında birer birer eriyor, komutanlar ve generaller esir düşüyordu. İmparator Napolyon da bu durumu değiştiremedi ve Eylül 1870’de Sedan
Muharebesi’nin sonucunda Prusya Kralı Wilhelm’e mektup yazarak teslimiyetini bildirdi. Fransa çok
büyük darbe almış, imparatorlarını Almanlara esir vermiş ve ülke iç karışıklığa sürüklenmişti.
Yaklaşık bir yıl daha devam eden savaşın sonunda Prusya ve güney Alman devletleri, Fransa ile
barış antlaşması imzaladılar. Bütün Alman devletleri, Prusya’nın egemenliğine girmiş ve Alman ulusunun
yaşadığı yerler tek bir çatı altında toplanmıştı. Meşhur Versailles Sarayı’nda Prusya Kralı Wilhelm’e
Alman İmparatoru olarak taç giydirildi ve böylece Avrupa’nın merkezinde yeni bir güç doğmuş oldu.
Almanya bütün ihtişamıyla Avrupa’nın kalbinde belirmişti ve başta Fransa olmak üzere diğer Avrupalı
devletlerin içlerine ise endişe ve kıskançlık tohumları ekilmişti.
Kaynakça:
-Alman İmparatorluğu’nun Kuruluşu, Tarih 101 (Belgesel)
-Düşünceler Ve Hatıralar, Otto von Bismarck
-Wolfgang Liebeneiner, Bismarck, 1940
-BASÎRET GAZETESİ’NE GÖRE PRUSYA-FRANSA SAVAŞI (1870-1871), DergiPark