Kutu Kutu Pense Paraları Yerse

fotoğraf (2)

“Bomba patladı!” dersek yeridir. Fazla sessiz duruyorlardı doğrusu, altından ne çıkabileceğini kestiremedik. Kartlarını yeterince açık oynamadıkları belliydi. Zira bir gün içinde bile onlarca kez değişen gündem, yaklaşık 24 gün aynı kaldı. Sonunda bomba 17 Aralık günü öğlen saatlerinde patladı!

fotoğraf 1 (2)

O sıralar Hukuk Fakültesi’ndeki bilgisayarlardan birinde aylak aylak Twitter gündemini okuyordum. “Bakan oğulları gözaltına alındı!” konulu birkaç tweet dikkatimi çekti. Gözlerimi ovaladım, hayır yanlış görmüyordum. Sayfayı yeniledikçe bir başka gözaltı haberiyle karşılaştım. Kimisi mizaha vurdu. Hükümet ile cemaati bir halı saha maçına koşturdu, atari oyununda iki farklı takım yaptı, çocukluğumuzun efsanesi Pokemon bile girdi işin içine…

 

Gün içinde farklı kaynaklardan haberleri takip ettim. Konuya yorum getirecek oldum, ben daha cümlemi bitirmeden gündem değişti. Şimdi yazmaya koyulabiliyorum. Duruldular mı dersiniz?  Dilerseniz gelin şu son bir hafta içinde lugatımıza hangi kavramlar girmiş, ona bir göz atalım.Haydi başlayalım.

 

1) Bir sosyal güvence olarak; ayakkabı kutusu. Haberi okuyunca bir heyecanlandım tabi. Dolaptaki kutuları karıştırdım, nafile palto cebinden düşmüş 25 Kuruş dışında metelik yok. Hayır arkadaş biz hata ettik. Sen misin dondurma kutusundan çıkan dikiş setine kızan, uğraş dur şimdi. Nice dikiş setleri bu söküğü dikmeye yeter mi, o bilinmez.

 

fotoğraf

Yalnız bu komik.

 

Basit bir matematik işlemi yapıyoruz. Toplam açığı, nüfusa bölüyoruz. İşte karşınızda kişi başına düşen 3.000 lira, temizinden. Sana 3.000, bana 3.0000, sokakta yalın ayak dolaşan dilenci çocuğa 3.000…

fotoğraf (1)

Dünya genelinde kasalar vs bizim samimi kasalarımız

Burhan Kuzu ne diyor, “Yolsuzluk 11 senedir var şimdi mi akıllarına geldi?” tabi ya uyumuşuz arkadaş. Biz yedirmeyiz dedikçe onlar bayağı bir… Neyse.

2) Bir adli savunma olarak; kim olsa yerdi. Bu kadar yol yapan yolsuzluk yapar mı hiç, hata ediyorsunuz. Hem ne olmuş yaptıysa, bizim Marmaray’ımız var.

Olayları izlemek heyecanlı hale geldi gelmesine de unuttuğumuz bir nokta var. Olay sadece bir güç savaşı. Tuttuğumuz kinin üzerini örtüp düşünmeli insan. Adalet bu değil. Adalet suçluyu yerin dibine sokmak veya suçu çıkaranı tehdit etmek değil. Adalet, cezaevi girişinde normal bir insanı soğana çevirip, bavul bavul böreklere göz yummak da değil.

Biricik oğlum yolsuzluklar mı yapmış. Çuf çuflar, uç uçlar mı almış? Hanimiş oğluşum… Dolmalar saralım, börekler açalım, kutulayıp yanına yollayalım.

Böreklere lafımız yok elbet ama 15 yaşında ceza evinde babasını ziyarete gittiğinde cebinden çıkan şeker için üstü gereğinden fazla aranan bir kız çocuğuna ne demeli… O da Tuncay Bey’in (Özkan) biriciği değil mi? Yanlış nerede bunu bir düşünmeli, olayların heyecanını bir kenara bırakın…

fotoğraf 1 (1)

2013-2014 ilkbahar/yaz kreasyonundan bir seçme.

3) Bir siyasi protesto aracı olarak; kefen. Geçen gece kefenle çıkmışlar “Ölümüne seninleyiz” mesajı veriyorlar. Aha! Orantısız mizah. Orantısız olduğu kesin elbet de. Diğeri ne bileyim, biraz şey…İkilemde. Güzel bir beraberlik elbet. Fakat biri de çıkıp demiyor “Kardeş iyi güzel etmişsin de o yanmayı önlemiyor ki…” Güldürüyor tabi güldürüyor bir hayli. Bilirsiniz işte…

kef

Tercih meselesi tabii.

 

3 Yeni kavramla uğurluyoruz bu haftayı. Güzel oldu bu gündem. En azından şimdilik oyalar bizi. Kapalı kapılar ardında neler planlandığını bilmemize ne gerek var? Bir garip gündem işte. Yılan Hikayesi’nden Kutu Kutu Pense’ye. Heyhat. Haydi şimdi hepimiz ayakkabı kutusu mizahı yapalım. Benimki hazır; kutu kutu pense, paraları yerse.

Komik değil.

 

Zihniyeti dondurdunuz.

Ağacı kestiniz.

Kutuları yedirmeyiz.

fotoğraf 2 (1)

Ağaç yanmaya başladıktan sonra, sulasan ne çıkar?

 

Leave a Reply