Bilkent Tiyatro Bölümü Öğrencileri Sunar: Çıkmaz Sokak Çocukları

Amerikalı yazar-yönetmen Lyle Kessler’in yazdığı, Ali Neyzi’nin çevirdiği “Çıkmaz Sokak Çocukları” adlı eser, üç yetimin yaşam mücadelesini anlatıyor. Oyun, mevcut sistem içinde ayakta kalmaya çalışan üç yetimin başından geçen olayları konu alıyor. 

Oyun, Kuzey Philadelphia’nın varoş semtlerinden birinde yaşamakta olan iki yetim çocuğun yaşamlarına odaklanıyor. Birbirine hiç benzemeyen iki kardeş Treat ve Phillip’in babasız ve annesiz geçen hayatlarının bir gün birdenbire bir yabancının gelmesi ile başlayan değişim sürecine şahit oluyoruz.

Öldüğünü söyledikleri anneleri ile kendilerini terk edip gitmiş olan bir babanın eksikliğini sürekli olarak yaşayan çocuklar olan Treat ve Phillip, evlerinde dışarıda yaşanmakta olan, “normal” kodlara hiç de uymayan bir aile tasarımını hayata geçirmiş ve bu yapay gerçeklik içinde yaşayıp gitmektedirler. Treat, sokaklarda gözüne kestirdiği avları soyarak ganimeti her akşam evine getirirken; kardeşi de hayattan yalıtılmış, bütün gün televizyonun başında yarışma programları izleyip, fıstık ezmesi, ton balığı ve mayonez yiyip, Coca-Cola içerek zamanını geçirmektedir. Treat, Phillip’i gerek kendisini terk etmesinden korktuğu için gerekse geçmiş yaşantılarının kötü etkileri nedeni ile eve kapatmış, onu güneş ve ay ışığına bağlı alerjik bir hastalığı olduğuna inandırmıştır. O yüzden kardeşinin bütün hayatı merdivenlerle çıktığı büyük bir pencere içinde cumba gibi kullanılan kısımdaki sedirle, salon arasında geçmektedir. Bahçe kapısından bile dışarıya adım atacak cesareti kendinde bulamamaktadır. Ancak, bu sıkışık düzen içinde bile kendisine ağabeyinin haberi olmayan gizli bir yaşam kurmayı becermiştir. Ondan saklayarak kitaplar edinir, bu kitaplarda bazı kelimelerin altlarını çizer; Amerikan ve dünya edebiyatı eserlerini okur ve bunları da kanepe altlarında saklar. Annelerine ait olduğunu düşündükleri hiç giyilmemiş kıyafetler; sahnede dolanıp duran, parlak, yüksek ökçeli kırmızı bir ayakkabı, oyunda eksik olan dişi enerjinin sembolleştirildiği nesneler olarak karşımıza çıkar. Bunları da Treat’in haberi olmadan evde tutan yine küçük kardeş Phillip’tir. Bu düzen bir gün, Treat’in soymaya kalktığı Harold isimli tuhaf bir adamı eve getirmesi ile bozulmaya başlayacaktır. Kendisi de diğer ikisi gibi yetimhanede büyümüş olan Harold, kardeşlerin asla sahip olmadıkları baba, koruyucu ve güç odağı olarak giderek yaşamlarında önemli bir yer kaplamaya başlayacaktır.  Harold’un oyunda ilk göründüğü sahneden itibaren dilinden düşürmediği, sürekli tekrarladığı bir şarkısı da vardır:

“Kanatlarım olsaydı bir melek gibi

  Uçardım mapushaneden dışarı

  Doğruca anamın yanına

  Ve ölürdüm kollarında”.  

Televizyonda gece geç saatlerde yayınlandığını söylediği ve yetimhanede geçen bir dizi filmdir Çıkmaz Sokak Çocukları ve Harold bir yetim olarak oradaki “ideal” yaşamı, zihnine ütopik bir düş olarak nakletmiştir. Kılığına, kıyafetine, iş adamı çantasına ve çantanın içinden çıkanlara bakılacak olursa Harold, bir yetimhane çocuğu olarak hayallerini gerçeğe çevirebilmiş biridir; ama dilinden düşmeyen o şarkıdan anlaşılan odur ki, aslında kavuşmak istediği güvenli, huzurlu, sakin aile hayatına kavuşmayı asla başaramamıştır. Dolayısı ile Treat ve Phillip için bir denenme alanına dönen evleri, Harold için de kendisini denediği bir mekana dönüşüvermiştir.

Bu unutulmaz oyun, şimdi de Bilkent Üniversitesi’nde sahneleniyor. Bilkent  Tiyatro Bölümü 4. sınıf öğrencilerinden Koray Alper(Phillip), Melih Efeçınar(Treat) ve Aytek Sayan(Harold)’ın sahnelendirdiği Çıkmaz Sokak Çocukları adlı oyunu 27 ve 28 Aralık tarihlerinde saat 20:00‘de Bilkent Tiyatro Salonu’nda izleyebilirsiniz.

Biletler için www.mybilet.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.

MSSF önünden Tunus durağına 22.45’te hareket edecek servisler de mevcuttur.

Leave a Reply

1 comment

  1. betül

    Bu oyunun textine ihtiyacim var acaba yardimci olabilirmisiniz