Daha önceki Bmw incelemesinde olduğu gibi Mini incelememize de ikinci bir bölümle devam ediyoruz. Bu bölümde aracın sürücüye hissettirdiklerinden bahsederken tasarım, kullanılabilirlik, performans konularını işlediğimiz ilk bölüme buradan ulaşabilirsiniz. Geçen yıl kasım ayında yapmaya başladığımız otomobil incelemelerinde bir yılı devirirken birçok tüketicinin de kararını etkilediğimizi ve otomobil severlere diğer testlerde gözden kaçırılan bazı noktaları vurguladığımızı düşünüyoruz. Elbette bu farklı noktaları yakalamak sadece araba bilgisi ve teknik bilgi ile değil, aksine çoğu zaman direksiyonun başına geçtiğiniz araç sayısı ile ölçülüyor. İkinci bölümü kaleme alırken dikkatimi çeken nokta da bu oldu. Miniyle 20.000 kilometrenin üzerinde yol yapmış ve Lamborghini, Ferrari ,Bentley gibi markaların süperspor modellerini kullanmış birinin bu gözden kaçan noktaları çok daha iyi açıklayabileceğini düşünüyor ve cümlemi fazla uzatmadan sözü Melihcan SANER’e bırakıyorum.
“Öncelikle küçüklüğümden beri zevke ve keyifle arabalar ve motorsporları üzerine saatlerce sohbet ettiğim artık ayrı şehirlerde yaşasak bile mutlaka otomobiller ve güncel haberler ile ilgili sık sık konuştuğumuz çok değerli kardeşime bu ay ki köşesinde bana yer verdiği için çok teşekkür ederim. Geçtiğimiz ay detaylıca incelenen Mini Cooper Countrymen S ile ilgili uzun dönem bir kullanıcı, araç sahibi, olarak sizlerle gözlemlerimi ve İstanbul-Ankara arasındaki uzun yol testi performansını paylaşacağım.
Otomobiller, insan hayatında özellikle erkekler için diğer paranın satın alabileceği şeylerden çok farklı bir yere sahiptir. Farkı; duygu içermesi, bağlılık ve tabi ki aidiyet oluşturmasıdır. Bir araç sahibi olduğunuzda bu bağlılığın ilk adımları atılır ve sizin için o araç artık özelleşir. Bunun ilk geri bildirimini trafikte aynı marka ve modelde, sizinkinin aynısı olan diğer araçları fark etmenizle başlar. Algınız değişmiştir artık ve burada aracınız ile ilgili bir yol ayrımına gelirsiniz. Ya bu durumdan memnun olup yolunuza devam eder ya da iyi ki M paket, AMG, R, S line almışım gibi düşünceler ile diğer öyle olmayanları görerek mutlu olursunuz. Yok eğer bu durumda rahatsız ederse artık iş çığırından çıkmıştır ve modifiye tutkusu aracınızı diğerlerinden farklı yapmak için içinizi gıdıklamaya başlar. Bu anlamda sahibi olduğum arabayla ilgili kendimi oldukça şanslı ve mutlu hissettiğimi söylemeden geçemeyeceğim.
Mini Cooperların piyasadaki diğer araçlardan en büyük farklı iç tasarımları ve dış görünüş olarak farklı renk kombinasyonları ile aracı kişiselleştirme özelliğidir. Her ne kadar şuan bazı markalar bu duruma özense de Miniler her zaman farklı olmuşlardır. Ama bu durum da az önce yukarıda bahsettiğim farklı renk kombinasyonları ile meydana gelen bir dış görünüş algısı yaratmıştır. Bu sebepten dolayı bu araç tamamen siyah renge bürünmesiyle diğer Minilerden ayrılmış ve sadece kendine has bir görünüme kavuşmuştur.
Performans olarak rakamlardan çok hissettirdiği duygudan bahsetmek istiyorum. Performanslı kullanım için yapmanız gereken öncelikli şey orta konsoldaki sport tuşuna basmanız olacaktır böylece gaz tepkileri keskinleşecek ve size sürekli yüksek devir sunan canavarı ortaya çıkaracaksınız. Araba verdiği direksiyon hissi ile size yapabileceklerini göstereceğinden şüpheniz olmasın. Fakat burada şunu belirtmeliyim, aracın direksiyonu yoldaki her türlü bozukluğu hissettirecek şekilde ayarlanmış ve maalesef bu ülkemiz yollarında hızlı kullanımda direksiyonda boşluk hissi yaratarak korkutucu anlar yaşamanıza sebep olabiliyor.
184 beygir 4 tekerden çekiş ile gayet yeterli ve yüksek hızlara çıkmakta zorlanmayan bir performans ortaya koyuyor. Aracın hızlanması gayet tatminkar ve maksimum hızı olan 205 km/saati bulmakta fazla zorlanmıyor. 0-100 hızlanması 8,3 saniye olan bir aracın normal şartlarda maksimum hızının 220 km/h ya da üzeri olması beklenir ama burada Countryman size minik bir Cooper olmadığının mesajını vererek aerodinamik özelliklerini bir anlamda hatırlatıyor. Zaten 160 km/saat ve üzeri hızlarda aracın yol ve rüzgar gürültüsünü içeriye geçirmeme konusunda başarılı olduğu maalesef söylenemez.
Araç ile yakın zamanda gerçekleştirmiş olduğum uzun yol testi ve yakıt tüketiminden bahsetmek istiyorum. İstanbul-Ankara arası gerçekleşen testte araç farklı hızlarda beklenenin aksine çok da değişmeyen yakıt tüketimleri sundu. 125 km/h hızda, hız sabitleyici ile yol alarak gerçekleştirdiğim Bolu’ya kadar olan bölümde 8L/100 km yakıt tüketimi sundu. Daha sonra tüketim değerlerini sıfırlayarak devam ettiğim Ankara yolunda 100 km/h sabit hızda ile ortalamada 7.2 litrelik bir değer elde ettim.
Dönerken ise tam gaz gittiğim Ankara-İstanbul yolunu 180 km/h ortalama hız ile geride bıraktım. 12 lt lik bir ortalama elde ettim ki bu değerden fazla yakması da zaten mümkün değil. Şehir içi düzgün kullanımda ise yakıt 9 lt civarında değişirken performanslı kullanımda 11-12 litreleri görmek mümkün. Aracın sürekli dört tekerden çekiş sunması, ağırlığı, tam otomatik şanzımanı da hesaba katıldığında 184 beygir güç için bu değerler çok da şaşırtmamalı diye düşünüyorum.
Countryman uzun yolda cruise kontrol ile oldukça rafine ve keyifli bir yolculuk sunuyor. 120-130 km/h araç için uzun yolda ideal hızlarken 180 km/h ve üstü ise rahatsız edici ve konsantrasyon isteyen bir durum alıyor. Sonuç olarak şunu söylemek isterim ki Mini Cooper Countryman S, performans odaklı, dikkat çekici, fiyatından daha pahalı görünen ve kullanıcısı mutlu etmeyi her daim başaran bir otomobil. Testimi burada sonlandırırken herkese hayallerindeki otomobile kavuşmasını dilerim. Bundan sonraki testlerde de görüşmek üzere.”
GazeteBilkent Notu: 
