Ulusal varlık fonu olarak Türkçeleştirilen “sovereign wealth fund” kavramı, 1950’li yıllara kadar dayanmaktadır ve cari işlemler fazlası vermekte olan ülkelerin yabancı para rezervlerindeki artışın yaratığı rezerv birikimini değerlendirme arayışından doğan bir kavramdır. Basit anlamda, ulusal varlık fonları, ülkelerin elinde bulunan fazla tasarrufları ekonominin uzun dönemli istikrarı krizlere karşı korunması ve gelecek kuşakların refahını artırma hedefine dönük yatırımlar yapmak için oluşturulan fonlardır. Bu fonları, bilinen anlamda yatırım fonlarından ayıran özellik sadece bu fonların kaynak sağlayan ilgili devletin kontrolünde olmalarıdır.
Genel olarak istikrarlı şekilde bütçe fazlası veren ülkelerde varlık fonu kurulmasında 5 temel amaç öne çıkmaktadır;
- Ödemeler dengesi fazlasından, bütçe fazlasından veya doğal kaynak ihracatından elde edilen gelirle yaratılan tasarrufların verimli ve uzun vadeli olarak en iyi şekilde değerlendirmek.
- Eldeki fazla kaynaklar ile ülke fonunu besleyerek, kriz dönemleri veya emtia fiyatlarındaki düşüş olması durumunda, ekonomiyi destekleyecek güçlü bir rezerve sahip olmak.
- Bugünkü tasarruf fazlasını hemen harcamalara yönlendirmek yerine, en iyi şekilde değerlendirerek gelecek kuşakların refahına katkıda bulunmak.
- Maden, petrol ve doğalgaz ihracatından elde edilen yüksek gelirin, ekonomide rehavet ve dengesizlikler yaratmasını önlemek.
- Ülke fonunun yurtdışında yaptığı yatırımlar aracılığıyla uluslararası etkinliği artırmak.
Türkiye Varlık Fonu yönetimi anonim şirketinin kurulması ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun ise 26 Ağustos 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Yasada TVF’nin amaçları, “Sermaye piyasalarında araç çeşitliliği ve derinliğine katkı sağlamak, yurtiçinde kamuya ait olan varlıkları ekonomiye kazandırmak, dış kaynak temin etmek, stratejik, büyük ölçekli yatırımlara iştirak etmek” şeklinde belirleniyor ve TVF yurt içinde ve dışında her türlü ticari işlemi, para, sermaye ve türev piyasalarında her türlü finansal işlemi yapabilecek. Şirketler kurabilecek, kapatabilecek ve bunları alıp satabilecek. Hisse senedi, varlığa dayalı menkul kıymet, bono, tahvil, katılım finansmanı araçları ihracı ve yatırımı da yapabilecek.
Bir anonim şirket olan TVF’nin kaynağı kamuya ait şirket, hisse, gayrimenkul ve nakitlerin TVF’ye devredilmesiyle oluşacak ve TVF kendine devredilen şirketlerin üzerinde bir holding gibi olacak. Ayrıca kendisi de yeni şirketler kurabilecek. Bu şirketlerin aktifleri ve gelirine dayalı menkul kıymetler çıkartarak iç ve dış piyasalardan kaynak toplayabilecek. Ancak yönetici şirket olarak TVF’nin asıl yapacağı iş, bir ana fon kurmak olacak. Ana fonun dışında alt fonlar da kurulabilecek. Bu yapı altında TVF’nin muhtemel kaynak yaratma yolları şöyle olacak: TVF’ye devredilen banka ve şirketlerin temettü gelirleri ile gayrı menkullerden elde edilecek kira gelirleri temel bir kaynak olacak. Doğrudan borçlanma ve tahvil-bono ihracı da önemli bir kaynak sağlama yolu olarak kullanılabilir.
Ancak TVF’nin muhtemel en temel kaynak yaratma yolu, portföyündeki varlıklara ve bu varlıkların gelirlerine dayalı olarak çıkartacağı menkul kıymetler olacak. Ağırlıklı olarak borçlanma ve özelleştirmeler yoluyla sağlanacak kaynaklar, şirketin amaçlarında belirtilen alanlardaki projelerin finansmanına kanalize edilecek.
Tasarruf açığı veren bir ülke olarak Türkiye’de neden varlık fonu kuruldu ?
Genelde varlık fonu kuran ülkeler temelde tasarruf fazlası olan ülkeler iken Türkiye tam tersine tasarruf açığı olan bir ülke ve varlık fonu kuran ülkelerin çoğu enerji ihracatçısıyken Türkiye enerji ithalatçısı. Yani bu ülkelerin yüklü döviz rezervleri ve doğal kaynak ihracatına bağlı yüklü döviz girişleri varken Türkiye’nin döviz rezervleri maalesef kendi ekonomisini çevirebilmek için bile yeterli düzeyde değil ve kronik olarak cari açık veriyor.
Yasada belirtilen amaçların yanı sıra kamuya ait çok sayıda büyük şirketin geçtiğimiz hafta sürpriz bir şekilde Varlık Fonu’na devredilmesinin ardından yapılan üst düzey açıklamaların da gösterdiği üzere denilebilir ki dünyada varlık fonu sahibi ülkeler, varlık fonunu ellerindeki fonları dışarıda yatırıma dönüştürmek için kurarken, Türkiye Varlık Fonu (TVF) esas olarak dışarıdan borç alabilmek için kuruluyor. Ülke fonları temelde ülke dışında yatırım yapmak için kurulurken, TVF’nin ana işlevi iç piyasaya finansman sağlamak olacak.
TVF Hakkındaki Eleştiriler ve Kaygılar
Kuruluşa ilişkin eleştiriler: Varlık fonları tasarruf fazlası olan ülkelerin dışarıya yatırım yapmak için kullandıkları bir araç. Türkiye güçlü ham madde ihracatı olmayan, cari açık ve bütçe açığı veren bir ülke. TVF de bu yüzden yatırım için değil borç alabilmek için kurulmuş bir yapı. Ana işlevi borçla kaynak bulmak olan bu sistem, yüksek cari açıkla malül ekonominin hastalıklarına çare değil hastalıkları besleyecek nitelikte. Sorun kamunun elindeki varlıkları teminat göstererek borç bulmak ise bu hiçbir değişiklik olmadan mevcut yapıyla da gerçekleştirilebilirdi. Bunun için bu kadar banka ve kuruluşu Sayıştay denetiminin de dışına kaçırmanın anlamı yok.
Amaç ve faaliyetlere ilişkin: Büyük yatırımları finanse etme amacı taşıyan TVF, 1994 ve 2001 krizlerini doğuran faktörlerden birisi olan bütçe dışı fonları hatırlatıyor. Kamu gelir ve harcamalarının tek bütçe üzerinden yürümesi en sağlıklı yoldur. TVF’nin temel kaynak yaratma yolu borçlanmak olacak. Bu da piyasada Hazine’ye rakip olacağı anlamına gelir. Bu da faizleri yükselterek Hazine’nin borçlanma maliyetini de artırır. Kaldı ki TVF’nin Hazine’den daha ucuza borçlanma şansı yok. Bu durumda yatırımlar için borçlanmak için ayrı bir yapı kurmak pahalı bir yol. TVF, bütçe birliğini bozarken net bir yarar da sağlamayacak. TVF’nin amaçları arasında 3. Köprü ve Havalimanı gibi ihaleyle özel sektöre verilmiş projelere finansman sağlamanın sayılması, soru işareti yaratıyor. Verilen alım garantilerine rağmen hala ihaleyi alan gruplara finansman desteğinden söz edilmesi kaygılara yol açıyor. Son olarak TVF’nin piyasalardaki dalgalanmalara karşı kullanılacağından söz edilmesi, uzun vadeli bir araç olması gereken TVF’nin kısa vadeli spekülatif piyasa oyuncusu haline gelebileceği kaygısı yaratıyor. Bu çerçevede Savunma Sanayii Fonu’ndan 3 aylığına 3 milyar TL alınmasının gerekçesinin açıklanmamış olması da bir soru işareti olarak niteleniyor.
Denetime ilişkin eleştiriler: TVF tamamen kamu varlıklarıyla kurulmuş olmasına ve 200 milyar lirayı bulacağı söylenen devasa bir kamu fonunu yönetecek olmasına rağmen, kamu kuruluşlarının faaliyetlerini bütçe ve yasalara uygunluk açısından TBMM adına denetleyen Sayıştay denetimine tabi değil ve bu da TVF’nin denetlenebilirliği açısından akılda soru işaretleri oluşturuyor.
Kaynakça
Sevinç Akbulak, Yavuz Akbulak, Ulusal Varlık Fonları Marmara Üniversitesi İİBF Dergisi, Yıl 2008, Cilt XXV, Sayı 8, sayfa 237 – 262.
http://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-38878761
http://www.mahfiegilmez.com/2016/08/varlk-fonu.html
http://www.dunya.com/ekonomi/11-soruda-tum-yonleriyle-turkiye-varlik-fonu-haberi-349431
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160826-1.htm