Irkçılık, Amerika’da Ekonomik Büyümenin Önünde Bir Engel Mi?

Irkçılık, Amerika Birleşik Devletleri’nin gündeminde sıklıkla gördüğümüz bir sorun. Irkçılığa uğrayanlar sosyoekonomik ayrımcılığın, artan hastalık risklerinin, psikolojik sonuçların ve ırkçılığın beraberinde getirdiği yaşam kalitesini düşüren sorunların altında eziliyorlar. Siyahi çalışanlar için Amerika’da hala ekonomik dezavantaj söz konusu.

Economic Policy Institute’nin yayımladığı raporda 2000, 2007 ve 2019 yıllarında, Amerika Birleşik Devletleri’nde siyahi ve beyaz çalışanlar arasındaki gelir açıklığı karşılaştırıldı. Bu rapora göre 2000 yılında siyahi ve beyaz çalışanlar arasındaki gelir uçurumu ortalama %21,8 iken 2019 yılında açıklık arttı ve ortalama %26.5’e ulaştı. Grafikte lise, üniversite ve lisanüstü eğitim görmüş siyahiler ve beyazlar arasındaki gelir açıklığı karşılaştırıldığında, eğitim durumunun gelir açıklığı farkını kapatmadığı da görülmektedir. 

McKinsey&Company’nin 2019’da yayımladığı rapora göre siyahi ve beyaz aileler arasındaki mal varlığı uçurumunun 1992 ile 2016 yılları karşılaştırıldığında arttığı gözlemlenmektedir. Ekonomik ırkçılıkla mücadele etmek, ırkçılığa uğrayanların ekonomik potansiyellerine ulaşabilmesine yardımcı olacağı gibi ekonomik büyümeye de katkıda bulunabilir. Gelin, beraber ırkçılığın Amerika ekonomisi üzerindeki etkilerini ve ırkçılığın önüne geçilmesinin ekonomik büyümeye nasıl katkıda bulunacağını inceleyelim.

Citi GPS’nin 2020’de yayımladığı rapora göre eğer Amerika Birleşik Devletleri ırkçılığın sebep olduğu gelir uçurumunu 20 yıl önce kapatmayı başarsaydı bu Amerika’nın gayrisafi yurt içi hasılasına her yıl %0.2’lik bir artış sağlayacaktı. Irkçılık, konutlandırma imkanlarında uçuruma sebep olmasaydı 20 yıl içinde 770.000 siyahi ev sahibi olabilecekti. Bu durum Amerika’nın gayri safi yurt içi hasılasına 218 milyar dolar katkıda bulunabilecekti. 20 yılda 6.1 milyon iş imkanı sağlanabilecekti. Rapordaki çalışmanın sunduğu diğer önemli sonuca göre siyahi ve beyazlar arasındaki eşitsizlik Amerika’nın gayrisafi yurt içi hasılasına 2000-2020 yılları arasında toplam 16 trilyon Amerikan doları kayıp yaşattı.

2019 yılında yayımlanan McKinsey&Company’nin raporu bizlere Amerika’nın ırkçılıktan doğan mal varlığı uçurumunu kapatmayı başardığı taktirde ulaşacağı konum hakkında bilgi veriyor. Eğer Amerika Birleşik Devletleri bu uçurumu kapatmayı başarırsa 2028’deki gayrisafi yurt içi hasıla değeri 2019’dakine göre %4 ile %6 arasında yükselebilir. Uçurumu kapatmayı başaramazsa bu durum Amerika’nın ekonomisine 2028 yılına kadar 1-1.5 trilyon Amerikan doları mal olacak. Bu veriler göz önüne alındığında tüm raporların bize söylemek istediği şey oldukça bariz. Amerika Birleşik Devletleri, çalışanların işe alım süreçlerinde emek piyasasının ırkçılıktan arındığı bir ortam yaratmak ve artan ırkçılığa son verecek politikalar izlemek için daha çok çabalamalıdır. Elbette, bu çaba sadece gelir eşitsizliğini, malvarlığı uçurumunu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin ekonomik kaybını azaltmakla kalmayacak, nefretin, ırkçılık kaynaklı ölümlerin ve ırkçılığın doğurduğu birçok ciddi sorunun da önüne geçecektir. Yazımı Martin Luther King’in bir sözüyle bitirmek isterim.

“Ya birlikte kardeş gibi yaşamayı öğreneceğiz ya da aptallar gibi hep beraber yok olacağız.”

Martin Luther King, 22 Mart 1964

Kaynakça:

Leave a Reply