Heyet Tahrir el-Şam veya bilinen kısaltmasıyla HTŞ son haftalarda dünyanın gündemine oturdu. Önce Halep ardından Hama’nın, Şam’ın ve hatta Lazkiye’nin de örgütün eline geçmesiyle beraber HTŞ, 54 yıllık Esad ailesi rejimini devirmeyi başarabilen grup olarak tarihe geçti. Suriye’yi düzenli takip edenleri dahi şok eden gelişmeler yaşandı. Peki 2018’den beri Türkiye tarafından da terör örgütü olarak tanınan yapı acaba gerçekten öncülü el-Nusra’dan farklı mı? Ebu Muhammed el-Colani’nin verdiği değişim mesajları güvenilir mi?
Suriye’de güncel durumu gösteren harita, HTŞ Fırat’ın doğusundaki bölgeyi ele geçirmiş durumda.
HTŞ’yi tanımak için öncelikle küresel cihat ideolojisini ve lideri Colani’nin geçmişini irdelemek gerekiyor. Küresel cihat ideolojisinin geliştiği anlar olarak Britanya’dan kopan kolonilerin aşırı eğilimlerini ve Suudi Arabistan’ın petrol zenginliğiyle Vahhabi-Selefi düşüncesini görebiliriz. Özellikle Afganistan’da önce El Kaide ardından da Taliban ile güç kazanan küresel cihat düşüncesi yakın tarihte Bosna, Çeçenistan, Nijerya, Libya, Batı Sahra gibi çeşitli çatışma sahalarında faaliyet gösterse de Irak ve Suriye İç Savaşlarında dünyaya adını duyurdu. Irak ve Suriye sahaları içerisinde onlarca cihatçı grubu barındırsa da bu örgütlerin en başarılısı kendisini zaman zaman Irak El Kaidesi olarak da tanımlamış Irak ve Şam İslam Devletiydi (IŞİD/DAEŞ). 2017’ye kadar Irak ve Suriye’nin oldukça büyük bir kısmını kontrol eden IŞİD, “koalisyon güçleri” adı da verilen Batılı devletler eliyle hücresine çekilmek zorunda bırakıldı. 2017’den günümüze örgütün düşüşünü çok rahat bir biçimde uzun yıllar saha çatışmasını deneyimlemiş kadroların koalisyon tarafından devre dışı bırakılmasıyla açıklayabiliriz. İşte Muhammed el-Colani ya da gerçek adıyla Ahmet Hüseyin el-Şara da Irak’da yetişmiş deneyimli liderlerden biri.
Heyet Tahrir el-Şam kendi milis güçleriyle beraber Türkistan İslam Partisi gibi Suriye dışı yapılarla da işbirliğinde.
Colani Şam’da doğsa bile ailesinin kökleri bugün İsrail işgali altında bulunan Golan tepelerine dayanıyor. Gerçek ismi Ahmet el-Şara olduğu halde Colani takma adını kullanması da bu sebepten. Arap milliyetçisi bir ailenin çocuğu olsa da, IŞİD’in iki numaralı adamı Türkmani gibi o da milliyetçi ailelerin radikalleşen çocuklarından. Kendi beyanına göre Filistin’de gerçekleşen İkinci İntifada sürecinde radikalleşiyor ve 21 yaşında Irak El Kaidesi lideri Ebu Musab ez-Zerkavi’ye biat etmek için Bağdat’a gidiyor. 2006’ya kadar örgütte hızlıca yükselse de ABD ordusu tarafından yakalanıyor ve 2011’e kadar hapiste kalıyor. 2011 Suriye’nin de Arap Baharı dalgasıyla iç savaşa sürüklendiği yıl oluyor. Hapisten çıktıktan sonra Colani, IŞİD’in o dönemki lideri Ebubekir el-Bağdadi’nin de teşvikiyle Suriye’de el-Kaide’ye bağlı çalışacak el-Nusra Cephesini kuruyor. El-Nusra bu süreçte oldukça hızlı bir gelişi gösterince, Bağdadi el-Nusra ve o zaman yalnızca Irak İslam Devleti olan IŞİD’i birleştirmek istemişti. Bunun üzerinde iki grup birbiriyle Suriye’de çatışmalara başlamış ve el-Kaide lideri ez-Zevahiri’nin önerisiyle el-Nusra aradan IŞİD’i kaldırarak doğrudan el-Kaide’ye biat ediyor.
IŞİD’in tüm dünyayı saldırı ve eylemleriyle sarstığı süreçte Colani yüzünü göstermeden el-Jazeera’ye bir röportaj vererek cihatçı ideolojiden taviz verdiğini, Suriye’de İslami bir hükümet kurmadan önce tüm gruplara iletişim kuracağını söyleyerek IŞİD’in tam aksine diğer muhalif gruplara da göz kırpıyordu. IŞİD bu dönemde el-Kaide’nin aksi isteğine rağmen hilafeti ilan etmiş ve el-Kaide’den el-Nusra’yı dizginlemesini de talep etmişti. 2016 yılında el-Nusra el-Kaide’ye bağlılığını sonlandırarak ismini Şam’ın Fethi Cephesi yaptı ve Colani burada ilk defa kameralar önüne çıktı. 1 senenin ardından örgüt ismini Heyet Tahrir eş-Şam yaparak yeni bir kimlik kazanmayı denedi. O dönemde Esad’a karşı mücadelesini Özgür Suriye Ordusu üzerinden yürüten Batılı devletler ve Türkiye HTŞ’yi el-Nusra’nın doğrudan devamı olarak gördü ve terör örgütü listelerine aldı.
Colani yüzünü açıkça gösterdiği ilk röportajda henüz sarık takmayı bırakmamıştı.
2017 ve sonrasındaki süreçte Colani örgütün cihatçı imajını yıkabilmek için IŞİD’le çatışmalarına hız verdi. Bu süreçte IŞİD’e karşı koalisyon zaten oldukça kuvvetliydi. Kısa bir süre içerisinde ÖSO ve IŞİD güçlerini İdlib’ten tamamen çıkaran HTŞ, İdlib merkezli olarak Suriye Kurtuluş Hükümetini ilan etti ve topraklarında imar faaliyetlerine hız verdi. Bu noktada hastaneler gibi üst yapı yatırımlarının yanında HTŞ eskisi kadar keskin şekilde cihatçı olmadığını ispat etmek için olsa gerek, kadın öğrencilere üniversite mezuniyeti dahi düzenledi. HTŞ tüm bu süreçte milliyetçi ve cihatçı bir çok muhalif örgütü de bünyesine ekledi. Milliyetçi Nureddin Zengi Hareketi, cihatçı Ceyşul Ahrar, Ensarüddin Cephesi, Liva el-Hak gibi yapılar bugün hala HTŞ çatısı altında çatışıyor.
Astana Mutabakatı sonrası Türkiye, İran ve Rusya bir tampon bölge oluşturma kararı aldı. HTŞ, Esad hükümetiyle olan sınırlarında Türk askerlerinin devriye gezmesine izin verdi. Ayrıca İdlib’de Türk lirasının kullanılması da Türkiye’nin ÖSO veya mevcut adıyla SMO’yla beraber HTŞ’yi de bölgede tanıdığı izlenimi uyandırdı. Ancak belirtmek gerekiyor ki HTŞ halen Türkiye’nin terör örgütleri listesinde. Türkiye gümrük üzerinden İdlib’e belirli malların geçişine izin verse de SGH (Suriye Geçici Hükümeti) ile HTŞ arasında yaşanan çatışmalarda Türkiye geçmişte sınır kapılarında geçişi zorlaştırma yoluna da gitti. ABD bölgede vekil güç olarak PYD’yi kullanmaya devam ediyor olsa da yakın süreçte HTŞ’nin faaliyelerine göz yumdu. Esad Hizbullah’ın lideri Nasrullah’ı kaybetmesiyle beraber bölgedeki doğal müttefiki İran’dan ve onun Şii Koridoru planından yoksun kaldı. HTŞ’nin adım adım Şam’a yürüdüğü süreçte Esad PYD’den yardım istese de PYD büyük ihtimalle ABD’nin yoğun etkisiyle bu yardımı vermekten kaçındı ve HTŞ’nin Fırat’ın doğusunda yolu açıldı. İsrail bölgedeki yoğun güç olarak HTŞ’nin ilerlemesine göz yumdu. Rusya’nın da Ukrayna masasında pazarlık gücü kazanmak için pasif kalmasıyla, Esad olabilecek en hızlı biçimde Moskova’ya kaçtı.
Savaşın galibi olarak Colani Şam’daki Emevi Camiinde bir zafer konuşması yapıyor.
Geçtiğimiz haftalarda Suriye’de Esad rejiminin devrilişinde baş aktör olarak görülen Colani kendisine ve örgütüne yeni bir kimlik kazandırmayı deniyor desek yanlış olmaz. Colani zaten daha IŞİD’le olan savaşında nirengi noktasının şeri düzen değil reel-politik siyasi gerçekler olduğunu göstermişti. Colani ismini bırakıp Ahmet eş-Şara adını kullanmaya başlaması da geçmişe bir sünger çekmek istediğinin göstergesi. CNN’e verdiği röportajda Suriye’de azınlıklara saygı göstereceğini ve Suriye dışına taşan küresel cihat diyebileceğimiz emelleri olmadığını söylese de bu pek inandırıcı gelmiyor. Yaklaşık 20 yıl dünyayı kasıp kavuran ve çeşitli vahşet eylemlerine kapı aralamış örgütlerin içinde büyümüş bir lider olarak Colani söylemlerinde ne kadar samimi? Eli kanlı terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYD ile sıcak savaşa girmekten çekiniyor gibi dursa da medyada eskisine kıyasla daha ılımlı bir profil çizmeye çalışan Colani’nin ve Suriye’nin akıbeti en az 10 yıl önceki kadar meçhul. Tüm bu keşmekeşin ortasında hala Suriye’de yaşayan milyonlarca insanı daha iyi günlerin beklemesini temenni ediyorum.
Kaynakça
https://tr.wikipedia.org/wiki/Hey%27etu_Tahr%C3%AEri%27%C5%9F-%C5%9E%C3%A2m
Özkızılcık, Ömer. İdlib’in Geleceği ve HTŞ. Kriter Dergisi, 45. Sayı. 2020. Baskı.
Şenol, D., Erdem, S., & Erdem, E. (2016). Işid: Küresel bir terör örgütü. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2.
Görseller BBC, Al Jazeera ve EuroNews’ten alınmıştır.