DAHA NE KADAR YARA ALABİLİRİM Kİ

Bir şeyin içimde kalmasındansa, yapıp pişman olmayı tercih ederim. Yani, genelde pişman olmam ama, bir ihtimal pişman olma olasılığını bile göze alırım. İnatsa inat, ısrarsa ısrar. Bilmek, öğrenmek istediğim ne varsa, neyi söylemek istiyorsam bir şekilde bunları söylerim, öğrenirim. Bu tabii ki insanları taciz ederek yaptığım bir şey değil. Yara alacağımı bile bile yaptığım şeyler. Cam kırıkları ile dolu bir yolda çıplak ayak yürümek gibi. Her durumda da kendime söylediğim şey aynı; daha ne kadar yara alabilirim ki?

Snapchat sağ olsun, geçen yıl bugün ne durumda olduğumu gösteriyor albüm kısmında. Dışarı çıkmışım, hastaneye gitmişim, evde kendi çapımda eğlenmişim… Bunlar güzel şeyler. Bir saniye, bu fotoğraf ne? Ağlarken fotoğrafımı çekmişim. Gözlerim şiş, yaşlar hala suratımda. Ağlarken fotoğrafını çeken tek manyağın ben olmamı şu an görmezden gelirsek sevinirim. Asıl sorun şurada, bir yıl önce neden bu kadar ağlamışım? Evet, hatırlıyorum. Şu an asla gün içinde aklıma dahi gelmeyen ve hatırladığımda hiçbir şey hissetmediğim bir konu geçen sene bu zamanlar kalbimi söküp atmış, üstünde zıplamış. Ama iyileşmişim. Toparlanmışım.

Instagram, arşiv kısmına girince seneler önce neler paylaştığımı karşıma çıkarıyor. Sağ olsunlar, tüm uygulamalar bana geçmişi hatırlatmak için doğmuş sanki. Neyse, açıp bakınca fark ettim ki yine üç sene öncesinde bir olay için çok üzülüp triplere girmişim. Odamda çekindiğim bir fotoğraf var, gülümsüyorum ama o zamanlar o odada neler yaşadığımı çok iyi biliyorum. Okuldan gelince direkt uyuyup sonra sabahın köründe kalkıp ağlaya ağlaya video falan izliyordum. Canımı sıkan bir konu vardı, beni çıldırtan, kötüleştiren, ağlatan bir konu. Şu an o konu için ne kadar üzülüyorum peki? Hiç. Aklıma geliyor bazen, çünkü bana sürekli o konuyu hatırlatan biri var. Onun da amacı bana tekrar o zamanlardaki gibi acı çektirmek. Öyle bir durumdan kurtulup, kendi ayaklarımın üstünde durduğumu kabullenemiyor o da. Ama bir şekilde başarmışım unutmayı, acısını dindirmeyi.

Yaşadığım hiçbir acıdan sonra ölmediğimi fark ettim. Ne yaşarsam yaşayım, şu dört duvar arasında ne kadar ağlarsam ağlayayım, ümidim ne kadar biterse bitsin, bak, ben yine buradayım. Bak, ben her sabah uyanıyorum, her gece yatıyorum. Gün içinde bazen çok ağlıyorum ama bazen ise çok fazla gülüyorum. Bazen dışarı çıkıyor, bazen odamdan dışarı adım bile atmıyorum. Bak, ben o kadar yaraya rağmen hala hayattayım.

Bizim evin balkonu çok güzel. Karşımızda herhangi bir bina yok, direkt sokak aralarını görebiliyoruz ve oldukça kalabalık bir yer. Bazen kavgalar oluyor, bazen kavuşmalar, bazen kazalar… İnsanlar gelip bizim evin balkonunda oturmayı çok seviyor çünkü sandalyeye oturup kafanı çevirdiğinde tüm insanlar ayağının altında kalıyor. Yere halı serip gökyüzüne baktığında ise hayatı sorguluyorsun. Ben bugün tekrar hayatı sorguladım. Ben bugün “Acaba yeter mi bu kadar çabaladığım ya?” diye kendimi sorguladım. İçimde hala öğrenmek istediğim, söylemek istediğim şeyler var. Durmalı mıyım? Durmazsam ne olur ki? Daha ne kadar üzülebilirim? Bak, ben bir sene önce de üzüntüden öldüğümü sanmıştım. Ne oldu? Hala hayattayım. Beni öldürmeyen şey beni güçlendirmiyor ama olsun. Aynı hikayeyi başa sarıp bu sefer farklı kişiler ile yaşıyor gibi hissediyorum kendimi. Bu döngüden ne zaman çıkarım, inan bilmiyorum. Çıkar mıyım, o bile meçhul. Ama deniyorum.

Bir daha yara almamak için kendime söz veriyorum  her seferinde. Bu sefer ayakta kalacağım, bu sefer başaracağım. Kimse yıkılışımı görmeyecek. Sonuç ise ortada, yıkıldığımı herkese ilan edecek duruma geliyorum. Kendime “Daha ne kadar yara alabilirim ki?” diye sormadığım zaman yıkılmayacağımı da biliyorum. İçimdeki merak ve isteklere “hayır” demeyi öğrendiğim zaman yemin ederim çok güçlü bir kız olacağım. Ama şu an değil.

Şu an benim için önemli olan kanımın son damlasına kadar savaşmak. Benim olmasını istediğim her şey için son ana kadar savaşmayı, yara almayı göze alıyorum. Her insan bence savaşmalı. Engellere kapılmamalıyız, karşımıza çıkan bir şey bizi istediğimiz şeyi elde etmekten alıkoymamalı. Ben ne kadar yara alsam da bir gün yolun sonunda çok güzel bir şeye ulaşacağımı hayal ediyorum. Sen de öyle düşün. Şu an karşılaştığın, yara aldığın her şey seni bir gün güzel bir şeye çıkaracak, emin olabilirsin. O zaman yaralarına bakıp “Bunu elde etmek uğruna bu kadar yara almaya değermiş.” diyeceksin. Umarım çok yara almadan ulaşırsın istediğine, ama olur da yara alırsan, bu seni engellemesin.

Leave a Reply

4 comments

  1. Anonim

    Yara almadan hayatımızda istememiz ya da istemememiz gereken şeyleri netleştiremiyoruz bence. Hep bir yerde içimizi kemiren soru işaretleri kalıyor. Bu yüzden çok katıldığım bir yazı olmuş.

  2. Nida Nur Erdoğan

    Kaleminize sağlık, keyifle okudum.

  3. Dilara Ayraç

    Katılıyorum, hep bu soru işaretleri yüzünden dilediğimizce, içimize sinen kararlar veremiyoruz. Çok teşekkür ederim. :)

  4. Dilara Ayraç

    Çok teşekkür ederim! :)