Sokağa çıkma yasaklarını deşifre etmeye çalıştığımız bir bahar mevsiminde daha ne yazık ki çoğumuz kanepelerde, sosyal medyada dikkat dağıtıyoruz. Karantinanın en başından beri Instagram veya Youtube ana sayfamı yenilediğimde her üç gönderiden, videodan veya reklamdan birinin yogayla ilgili olmasına artık şaşırmıyorum. İlk başlarda kendi kendime “Vaktim yok! Zaten esneğim, neden yoga yapayım?” dediğim ve geçiştirdiğim bu hobi, çevrimiçi ders temposunun ve sosyal hayatımın çöküşünün zirve noktasında mecburiyetten sığındığım bir yaşam biçimine dönüştü. Gerçekten çok sık ve düzenli olarak yoga yapamıyor olsam da gergin olduğum, okul ve kariyer sorumluluklarından başımı kaldıramadığım anlarda yirmi dakikalık bir sükunet bile bana mola oldu.

Bu sürecin hızlandırıcı faktörü ise liseden arkadaşım Cemre’nin (Instagram: @cemremercek ve @yoga_alight) sosyal medyada benim gibi yoga amatörlerine yol gösterdiği ve ders verdiği yoga_alight sayfasını gördüğümde yaşadığım tatlı şaşkınlık olabilir. Açıkçası istemeden de olsa yogaya karşı çoğumuzun bazı önyargıları var; şahsen benim kafamda yoga yapan kişilere karşı birtakım standartlar vardı ve ben bunlara uymuyordum. Halbuki meğerse, bu konuda benimle düşüncelerini paylaşan arkadaşım Deniz’in (Instagram: @denizkoseyener) sözleriyle, “Yoga yalnızca badem sütü içen veganlara göre değilmiş.” 

Yakından tanıdığım, Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi, hayat temposu hepimiz gibi yüksek ve yoğun olan Cemre’nin yogayla bu kadar yakından ilgilenmesi ve bu tutkusunu sosyal medya üzerinden ilgilenen herkesle korkusuzca paylaşması beni bu konuya daha farklı bir açıdan bakmaya itti. Son birkaç aydır kendimi hem ruhsal hem de bedensel açıdan kendi imkanlarımla geliştirirken ve çevrimiçi bilgi transferinin nimetlerinden yararlanırken; yoganın, COVID-19 ve karantinanın hayatımıza düşürdüğü gölgeyi nasıl aydınlattığı konusunda Cemre’ye danışmak istedim.

S: Merhabalar Cemre! İlk olarak bizimle yogaya ne zaman ve nasıl başladığını paylaşırsan çok sevinirim.

Cemre: Küçüklüğümden beri teyzemle denk geldikçe yogaya gidip geliyordum. Büyüdükçe spor ve fiziksel aktiviteden ister istemez biraz uzaklaştım ama yogayla kurduğum bağı, düzenli bir şekilde yapamıyor olsam da koparmak istemedim. Küçüklüğümden beri Seda Günaltay’la çalışıyorum, üç sene önce onun yoga kampına gitme fırsatı buldum ve bu deneyimden sonra eğitmenlik eğitimi almaya, bu yola bütünüyle baş koymaya karar verdim. Başlangıç noktam, miladım buydu yogaya dair. Eğitimi alıp sınavımı vermek ve o sertifikayı almak bu süreci hayatımın önemli bir parçası haline getirmemi sağladı. Sonrasında öğrendiğim teorik ve pratik bilgiyi başkalarıyla paylaşmak da zaten yoganın felsefesiyle beraber gelen bir dürtü.

S: Bu konuda en önemli motivasyonun nedir?

Cemre: Belli bir sebebim yoktu, teyzemle gittiğimde bana verdiği his, pozlar hoşuma gidiyordu ve ilgimi çekiyordu. Şimdi geriye dönüp baktığımda daha ruhani boyutu beni etkileyen ana faktörmüş ama o zamanlar farkında değilmişim. Eğitmenliğe yönelmemin sebebi de derslere gitmenin tek başına bana yetmemiş olmasıydı. Yogayı sadece bireysel bir hobi olarak sürdürmek yerine; tarihi ve felsefesi, derslerin yazılmasıyla hep beraber öğrenmeyi çok istediğimi fark ettim. Başta bireysel ihtiyaçlarım için olmak üzere, kendi kendime yetmek ve bunu tıpkı başta benim hissettiğim gibi hisseden başkalarına da yansıtabilmek için eğitim alma kararı aldım.

S: Karantina döneminde yoganın senin hayatındaki yeri ve önemi değişti mi?

Cemre: Özellikle COVID sınırlamaları sırasında önceden dışarıda sosyal hayatıma yönelik yaptığım gündelik aktivitelere ayırdığım zaman, herkeste olduğu gibi, boşa çıktı. Bu süreyi değerlendirmek ve evde aktif olabilmek için yine Seda Hocamın çevrimiçi derslerine katılmaya karar verdim ve fark etmeden bunu bir düzene soktum. Bu negatif dönemi kendime pozitif geri dönüşü olacak bir aktiviteyle doldurabilmenin bana pozitif etkileri büyük oldu. Zamanın akışının algılanamaz hale geldiği bu karantina sürecinde, rutine bindirdiğim bir alışkanlığımın olması genel farkındalığımı düzenlememe yardımcı oldu. Bu süreç ilerledikçe eğitmenlik bilgilerimi paylaşmaya karar verdim, benden bunu bekleyen ve yoga serüvenime destek olan bir arkadaş grubum vardı. Böylece onlarla beraber ders yapmaya başladık.

Karantinada benim için en büyük değişiklik yirmi haftadır çevrimiçi olarak verdiğim yoga dersleri oldu. Zaten çok keyif alarak yaptığım bu pratiği, ders yazarken harcadığım efor ve dersime giren kişilerin hayatına dokunabilme şansı, onlarla paylaştığım ruhsal ve bedensel motivasyon benim en büyük itici gücüm oldu.

S: Deneyim ve bilgilerini sosyal medyada paylaşma hakkında düşüncelerin nedir?

Cemre: Dürüst olmak gerekirse sosyal medyanın hepimize  yedi gün yirmi dört saat “izleniyormuş” hissi verdiği bir gerçek ve biraz göz korkutucu yönleri var. Ben şahsen bunun negatif getirilerinden çok pozitif yönlerinden bahsetmek istiyorum. Şahsen en başta internette bu serüvenimi paylaşma konusunda çok büyük çekincelerim vardı çünkü henüz yeterli bir şekilde yapamadığımı düşünüyordum ama şimdi dönüp baktığımda o halinin de güzel ve başarılı olduğunu anlıyorum ve bu farkındalık da aslında bu sürecin bana kattığı en önemli gelişim. Böylece bildiklerimi başkalarıyla paylaşmanın benim için önemi ağır bastı. Instagram sayfam yoga_alight, ilk başlarda yogaya dair kendi pratiğim çok düzenli olmamasına rağmen bana büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Kendi gelişim hikayemi paylaşmanın yanı sıra, insanlarla karşılıklı alışverişe el verecek bir platforma sahip olmak istedim. Sayfamın doğal ve konforlu bir paylaşma noktası olmasını istememin yanı sıra, içeriklerimin takipçilerimin hayatlarında olumlu ve doğru değişimler yaratabilmesi adına yeterli bilgiye ve deneyime sahip olmamın daha doğru olduğunu düşündüm bu sebeple sayfamı eğitmenlik eğitiminden sonra oluşturdum. Peşinden, iki sene sonra pratiğimi geliştirme fırsatım oldu, ders vermeye hazır olduğumda da bu sayfaya böyle bir yön vermeye karar verdim.

Okulum pandemi öncesinde devam ederken sayfaya istediğim özeni gösteremediğim vakitler oluyordu. Karantina sırasında hem bu yönde kendimi tatmin edecek çabayı gösterebildim hem de yogaya ilgisi başlayan yeni arkadaşlarla birebir iletişim kurma fırsatım oldu. Bu yönde yoga felsefesini ve misyonunu yaymada ifade gücümü geliştirdiğimi düşünüyorum. Sayfayı büyütmek benim için gerçekten değerli; çünkü bu proje sadece kendimle ilgili değil, bu topluluğun hiç tanımadığım parçalarının hikayelerini duyup pratiğe dair öğrenip deneyimlediklerimi yaymak ve paylaşmak benim için büyük önem arz ediyor.

S: Benim gibi karantina sırasında yogayla yeni ilgilenmeye başlayanlara tavsiyelerin nelerdir?

Kişi yogayı yapıp yapmak istemediğini bana kalırsa kendiliğinden anlıyor. Söz konusu arayış ve merak zaten refleks olarak bir noktada başlıyor. Bana yogaya başlamak için ulaşan arkadaşların birincil soruları hep kendi sahip olmadıkları yogaya yönelik malzeme ve özelliklerle ilgili oluyor. “Yoga matım yok, evimde uygun bir alan yok, esnek veya güçlü değilim, konsantre olmakta zorlanıyorum, bu konuda çekingenim, yine de yogaya yönelebilir miyim?” İlk söylenmesi gereken şey, yoga pratiği için belli başlı bir materyale ihtiyaç olmadığı. Böyle bir şey zaten ana felsefeye aykırı; yoga her yerde yer koşulda yapılabilir. Benim derslerimde bir arkadaşım aylarca matsız, halının üzerinde bizlere katıldı. Benim için bu, yogaya gerçekten ilgisi olan ve felsefeyi benimsemiş bir kişinin bakış açısını anlamakta göz açıcı bir deneyim oldu.

Yogaya karşı çekincelere yönelik de, arkadaşlara kendilerini yakın hissettikleri ve aynı frekansta oldukları bir eğitmen bulmalarını öneririm. Youtube’dan başlayanlar için bile eğitmen arayışlarını kendi iç seslerini dinleyerek veya eğitim almış birilerine danışarak yapmaları gerektiğini düşünüyorum. Bunun sağlanması karantina sürecinde çevrimiçi zor olabilir ancak buna yönelik karşılıklı hizmetler veren kurum ve kişiler var. Karantina bittikten sonra da sürece fiziksel olarak devam edilebilir; zaten yolculukta yanınızda olmasını istediğiniz bir eğitmenle her şeyin ne kadar kolay olduğunu göreceksiniz. Yani ilgi yeterli, devamında eklenecek teknik ve bedene zarar vermeden, yoganın ruhsal boyutunun bir profesyonelle beraber keşfedilmesini öneririm. Özellikle en baştan bu şekilde başlamak tabii ki en ideal senaryo ama elden geldiğince hem kişisel eforla hem yardımla gerçekten verimli bir süreç sağlanabilir.

Esneklik ve güç hakkında tereddütleri olan birçok kişiyle konuşma fırsatım oldu, kendim de bunları deneyimledim. Bu konuda yorumum bunların kişiyi yogaya ilişkin yanlış bir yaklaşıma sürüklediği. Özellikle sosyal medyada yogaya dair gördüğümüz karmaşık pozlar, güzel kıyafetler düşündüğümüz kadar şaşalı ve ulaşılmaz şeyler değil. Ben “Yapamam, korkuyorum.” dediğim her şeyi zihinsel ve bedensel serüvenimde ilerledikçe fethettim ve etmeye de devam ediyorum. Bu başarılar ben özel bir istisna olduğum için değil; yoganın amacı ve ruhu bu deneyimin uzun uzadıya bir arayış olması zaten. Başka bir fiziksel aktivitede yogada bulduğumuz ruhani boyutu bulmanın ve öz keşfe varmanın zor olduğunu düşünüyorum. Yeni başlayanların ufak tefek detaylara, mata, kıyafete, derse takılmamalarını umuyorum; tabiri caizse neresinden tutsalar kardır.

Yoganın fiziksel gelişime katkı sağladığını hem kendimde hem de benimle pratiğimi paylaşan arkadaşlarımda gördüm ama bunun yanı sıra yoga pratiğini bedensel boyutun ilerisine taşımak ve bütünüyle deneyimleyebilmek de kişinin kendisine ve pratiği paylaştıkları hocaya bağlı diye düşünüyorum. Ben kendi iç güdülerimi ve ihtiyaçlarımı takip ederek, hem kendi koşul ve yetilerimi kabullenerek, hem de sınırlarımı zorlayarak gelişimimin en büyük engellerini aştığımı düşünüyorum. Teorik kısımlarıyla birlikte eğitim verirken başkalarının geri dönüt ve taleplerinden öğrendiğim şeylerle de sürekli ilerlemeye devam etmek istiyorum. yoga_alight’ın asıl amacı bir ağ kurmak. Dersime katılanlar veya karantina sürecinde benimle tanışıp insanlardan uzak kaldığımız bu dönemde iletişime geçmek için çaba gösterenlerin azmi beni de harekete geçirdi. Kim bilir kaç defa parmağımı bile kıpırdatmak istemediğim günler arkadaşlarımla dersim var sorumluluğuyla mata çıktım ve ruh halim tamamen değişti. Umarım benimle derse giren insanlara da aynı olumlu enerjiyi yansıtıp hayatlarında bedensel, zihinsel ve ruhsal gelişimlerine zaman ayırmalarını sağlayabilmişimdir. Namaste.


Leave a Reply