Soğuk rüzgarların estiği, ansızın başlayıp biten yağmurların rengarenk şemsiyelere konduğu, soğuk havalara rağmen turuncunun her tonunun insanın içini ısıttığı bir mevsimdeyiz. Mevsimlerden sonbahar… Bir dahaki yazın hayallerini kurarak kaldırdığımız yazlık kıyafetler, göçmen kuşların gökyüzünde yeni bir diyara kanat çırpışları ve biz kalın kalın giyinirken yapraklarını dökmüş ağaçların çıplaklığı belki de en belirgin habercilerinden sonbaharın. Eylül ayının sonlarına geldiğimiz şu günlerde güneş kimi zaman yüzünü göstermeye devam etse de artık hepimiz için yaz sona erdi. Her zaman için hüzünle anılan, akla hüzünlü şarkıları şiirleri getiren, hazan mevsimi olarak bilinen sonbahar da aslında kendine göre mevsimsel güzellikleri tadabileceğiniz birçok aktivite barındırıyor. Gelin şöyle bir göz atalım bu “hazan mevisimi”nin bizlere tattırabileceği keyiflere…

akdeniz esintisiYaz döneminin ardından tiyatrolar, operalar yepyeni gösterimlerle sezonu açıyor. Birçok prömiyere katılabileceğiniz şu aylarda Ankara Devlet Tiyatroları yepyeni oyunlarla karşımızda olacak. Program henüz netleşmese bile Bernarda Abla’nın Evi, Mevlana-Aşk ve Barış Çığlığı, Euridice’nin Elleri 2014-2015 sezonunda sahnelenmeye başlayacak oyunlardan bazıları. 27 Eylülde Sezona Merhaba Konseri ile kapılarını açan Ankara Devlet Opera ve Balesi ise Kont Drakula, Harem, Bir Yaz Gecesi Rüyası gibi geçen sezondan hatırladığımız eserlerin gösterimine devam ederken bir yandan da Akdeniz Esintisi gibi yepyeni eserlerle karşımızda olacak. Ekim ayında prömiyer yapan gösterimleri kaçırmamak için programları takip etmeye devam edin.

mevlana-ask-ve-baris-cigligi-3

Yazın vazgeçilmezleri arasında çeşit çeşit dondurmalar, buz gibi limonatalar varsa sonbahar da sıcacık lezzetli çorbaları, mis gibi ıhlamurları, limonlu, tarçınlı, karanfilli karışımları ile meşhur. Birçoğumuz için bu mevsimin vazgeçilmezleri arasında leziz kestaneler, kabak tatlısı ve lahana sarması bulunmakta. Elbette balık mevsiminin de açıldığını unutmayalım. Çipurası, hamsisi, levreği birbirinden lezzetli balıklar soframızda olacak.

Kabak-Tatlisi1

Sonbahar Yalçın Gökçebağ resimlerindeki gibi birçok manzarayla karşılaştırıyor bizi. Bu sebepten güzel bir yürüyüş, hele de yağmurdan sonra toprağın kokusuyla birlikte, bu mevsimde yapılması gerekenler arasında. Dikmen Vadisi, Seğmenler Parkı ve Botanik Parkı yürüyüş için ve hatta durup güzel manzaralar yakalayıp fotoğraf çekmek için ideal yerler arasında. Şirin bir kafede oturup yağan yağmuru sıcacık çayınız eşliğinde izlemekse bambaşka bir keyif…

yağmur

 

Sonbahar hem başlangıçların hem de bitişlerin mevsimi… Yaz sona ermiş olsa da yeni bir başlangıç yapmak için harika bir zaman. Her ne kadar insanlar yepyeni kararlar almak için yılbaşını tercih etseler de sonbahar tatilin ardından sakin kafayla kararlar alabileceğiniz, yepyeni sayfalar açabileceğiniz bir mevsim. “Sonbahar temizliği” dediğimiz kavram sadece evi köşe bucak temizlemek anlamında değil aynı zamanda düşüncelerimizi temizlemek anlamına da gelebilir.

Sonbahar daha fazla kahve daha fazla kitap demek. Elinizde sıcacık içeceğinizle kitabınızı okumak size apayrı bir haz verecektir. Şu sıralar en çok okunan kitaplar arasında yakınlarda kaybettiğimiz Garcia Marquez’den Yüzyıllık Yalnızlık, Paulo Coelho’dan Aldatmak, Sabahattin Ali’den yıllardan sonra bile hala okunan Kürk Mantolu Madonna, Emrah Serbes’den Deliduman, Serkan Özel’den Kapalı Gişe Yalnızlık, Şebnem Burcuoğlu’ndan Kocan Kadar Konuş kitapları var. Bunlardan herhangi biri okumak için güzel bir seçenek olabilir. Ve tabii şiir kitaplarını da unutmamak lazım. Sonbaharda sonbahara ait şiirler okuyabilirsiniz. Nice büyük ustalar bu hazan mevsimi için nice hüzünlü şiirler yazmış ne de olsa….

çiçekli badem ağaçlarını unut.                                               
değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
ıslak saçlarını güneşte kurut
olgun meyvelerin baygınlığıyla parıldasın
nemli, ağır kızıltılar…
sevgilim, sevgilim,
mevsim
sonbahar…

                                Nazım Hikmet Ran

 

nasıl iş bu
her yanına çiçek yağmış
erik ağacının
ışık içinde yüzüyor
neresinden baksan
gözlerin kamaşır
oysa ben akşam olmuşum
yapraklarım dökülüyor
usul usul
adım sonbahar

                                Atilla İlhan

 

Dalından kopan yaprakların
Sararan yanlarına yazdım adını
Sahte bir gülüşten ibarettin oysa.
Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.
Eylül’dü……
Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımız
Adımlarımızın kısalığı bundandı
Bundandı gözlerimin durgunluğu.
Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,
Ellerin kadar ıssız,
Sen kadar zamansız molalar veriyordum
Ve çocuksu bir bencillikti hüznümüz.
Eylül’dü…..

                                 Cemal Süreyya

 

Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim

                                 Ümit Yaşar Oğuzcan

 

Sonbahar geliyor serçe
Yuvanı ne yapacaksın?
Ayva çiçek açmadan önce.
Meyvelerin içi geçecek
Rüzgâr başka çeşit esecek
Yağmurlarla ıslanacaksın.
Halbuki ne kadar sıcaksın!

                                 Cahit Külebi

 

 

Leave a Reply