Tarih 29 Mayıs 2018, yer Bilkent Odeon, saat 21.00. Dışarıda hafif bir yağmur, içeride müthiş bir kalabalık var ve dört bin kişi bütün Odeon’un ayakta alkışlayacağı konseri bekliyoruz. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ki bu konser son zamanlarda gittiğim en anlamlı konserlerdendi. Belki de benim gibi yüzlerce seyirci de konserden çıktıktan sonra “iyi ki” dediler. Fazıl Say ve Serenad Bağcan’ın İlk Şarkılar’ı seslendirmesiyle başladı bu büyülü 85 dakika. “En büyük merakım şiir okumaktır. Bu şairleri bestelemek benim için hep büyük bir zevk, büyük bir onur, büyük bir yaşam görevi olmuştur.” demişti Fazıl Say 2013 yılında bu albümü bitirdiğinde. Konserin ilk yarısında Memleketim, Akılla Bir Konuşmam Oldu, Düşerim, Sardunyaya Ağıt, Bu Kekre Dünyada, Dört Mevsim gibi eserler ile Fazıl Say’ın büyüsüne kapılmıştık ki bir efsaneden bahsetti Fazıl Say. Özen Yula’nın metinleştirdiği bu efsanede Fazıl Say’a Bilkent Senfoni Orkestrası, İbrahim Yazıcı, Selçuk Yöntem, Serenad Bağcan ve Demir Mamaç eşlik etti.
Hermias-Yunus Sırtındaki Çocuk bir Bodrum efsanesi. Üç bin yıl önce Bodrum-Milas’ta geçtiği bilinen bu efsane bir yunus ve 11 yaşındaki çocuk Hermias’ın dostluk hikayesini konu alıyor. Efsaneye göre Hermias çok güzel bir çocuktur. Bodrum’un Güllük koyunda yaşayan herkes hayrandır masum Hermias’a. Annesinin sözünden çıkmaz ve annesi gibi bütün halk çok sever Hermias’ı. Ancak günlerden bir gün denizde diğer çocuklarla oynarken ortadan kaybolur Hermias. Çocuklar koşup halka haber verir ve herkes aramaya koyulur. Bir süre sonra bir balıkçı denizde bir yunus görür. Yunusun sırtında da kayıp çocuk Hermias… Yunus ile Hermias’ın denizde arkadaşlık ettiklerine şahit olur balıkçı. Herkese anlatır. Ancak kimse inanmaz. Bir yunus ve bir çocuk nasıl arkadaş olabilir? Bu nasıl mümkün olabilir ki? Fakat günler sonra kıyıda iki cansız bedene rastlarlar. Hermias ve yunus birlikte can vermişlerdir. Böylece dostluğun en masum hâlini simgeleyen bu hikaye de yıllarca anlatılmış Bodrum’da. Hatta zamanında saf altından ikisinin heykelinin yaptırıldığı söylenir cansız bedenlerin vurduğu kıyıya.
Ben bu efsaneyi daha önce hiç duymamıştım ve ilk defa Fazıl Say’dan dinledim. Bize dili müzik olan bir masal anlattı Fazıl Say. Hikayede bahsi geçen yunus bir piyano, halk Bilkent Senfoni Orkestrası, anne Serenad Bağcan’dı. En sonunda şu sözlerle uğurladılar bizi: “Dünya giderek daha zalim, daha insafsız olmuş ama bir çocukla bir yunusun ölümsüz dostluğu kılavuz olmuş dostlara. Dostluk dirimde değil sade, yeri geldiğinde ölümde de birliktir, bu dünyada dirliktir, zalime zulme karşı en büyük erginliktir. O nedenle yitirmemeli çocukluğu ve onun eşlikçisi saf dostluğu, saklamalı kalbimizde. Ondan sonra güzelleşir dünya, insan insanlığını anlar, devranın dönmesi bir işe yarar. Belki de sırf bu yüzden çocuk kalbiyle gitmeli dünyaya ve çocuk sesleriyle.”
Bir yunus ve bir çocuğun öyküsü kılavuz olur umarım bu yazıdan sonra. Dünyada değer verdiklerimize sıkı sıkı tutunmalı çünkü. Hayattaki zorluklara karşı el ele vermeli saf bir dostlukla. Dalgalarla birlikte savaşmalı. Kıyıya ulaştığımızda yanımızda kim var ona bakmalı. Bu masalı bir de Fazıl Say’dan dinlemek isteyenlerin ise bir gün mutlaka yolu düşmeli Hermias – Yunus Sırtındaki Çocuk‘a.
Öne Çıkan Görsel:
instagram.com/fazilsayofficial (Tasarım: Mustafa Toygun)
Görsel Kaynaklar:
instagram.com/fazilsayofficial
sanatkaravani.com/dunya-sanat-tarihine-damgasini-vurmus-turk-sanatcilar/fazil-say-andante-klasik-muzik-odulleri/