Son dönemde gerek Kıbrıs müzakereleri gerek Yunanistan ile yaşadığımız adalar sorununun üzerine bir de gemimize Yunan Sahil Güvenliği tarafından ateş açılması eklenince Yunanistan ile ilişkiler basında ve kamuoyunun gündeminde bir kez daha yer etmiştir. Bu yazının konusunu ise Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ilan etmiş olduğu münhasır ekonomik bölgesinin Türkiye’nin kıta sahanlığını ihlal etmesi oluşturmaktadır. Nitekim bu sorun, Kıbrıs’ın önemini bir kez daha anlamamıza yardımcı olacaktır. Üzücüdür ki Kıbrıs sorununa kamuoyunun ilgisi zamanla azalmıştır. Oysa Kıbrıs Türklerinin hakları gasp edilmeye çalışılmaktadır. Buna ek olarak Türkiye için Kıbrıs, stratejik olarak çok önemlidir. Ek olarak bölgede keşfedilen enerji kaynakları ve Türkiye’nin jeopolitik konumu bölgenin önemini arttırmıştır. Bu nedenlerle Türkiye, Kıbrıs konusunda taviz vermemeli ve ciddi politikalar izlemelidir.
Kıbrıs konusunda yaşanan krizlerden biri de enerji kaynaklarının bulunmasıyla ortaya çıkmıştır. Aslında bu kaynaklar, bölgedeki tüm siyasi güçler açısından incelenebilecek ve daha uzun bir çok yazıya konu olabilecek niteliktedir. Şimdilik kısaca ele almak gerekirse Doğu Akdeniz’de petrol ve doğalgaz rezervlerinin keşfedilmesinin ardından Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 2003 yılında Mısır ile, 2007’de Lübnan ile, Aralık 2010’da İsrail ile münhasır ekonomik bölge antlaşması imzalamıştı. GKRY arama ruhsatı aldığı sahalardan birinin ruhsatını Noble Energy şirketine vermişti ve sondaj çalışmaları 2011’de başlamıştı. İlan edilen bu 13 araştırma sahası 70.000 km²’lik yüzölçümüne denk gelmektedir. Bu sahalardan 1,4,5,6,7 numaralı sahalar Türkiye’nin 7000 km²’lik kıta sahanlığı alanını ihlal etmektedir. 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin münhasır ekonomik bölge ile ilgili 56.maddesinde sahildar devletin hak ve yükümlülükleri düzenlenmiştir. Buna göre deniz yataklarında ve bunların toprak altında bulunan canlı ve cansız doğal kaynakların araştırılması hakkı sahildar devlete tanınmış bulunmaktadır. Yine 57.maddede de münhasır ekonomik bölge, karasularının ölçülmeye başlandığı esas hatlardan itibaren 200 deniz milinin ötesine uzanmayacağını belirtilmiştir.
(Yunan basını tarafından yayınlanan harita)
Yunanistan, adaların büyük kara parçalarına göre daha dezavantajlı olmasından yola çıkarak o dönem BM’ye sunulacak haritayı, Yunan adalarının Türkiye’den daha geniş münhasır ekonomik bölge ilan etme hakkı olduğu fikrine dayandırmıştır. Yine o dönem Yunan siyasiler tarafından Türkiye’yi hiçe sayan açıklamalar yapılmıştır.
Türkiye ise Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölge ilan etmemiştir. 1982 BM Deniz Hukuku Anlaşması’nın 74.maddesinde denize karşılıklı kıyısı olan devletler Uluslararası Adalet Divanı Statüsü’nün 38.maddesine göre münhasır ekonomik bölgelerini hakkaniyete uygun olarak anlaşma ile sınırlayabilecekleri belirtilmiştir. Türkiye GKRY’i meşru bir devlet olarak tanımadığı için İsrail ve GKRY arasında olduğu gibi bir anlaşma da yapılamamıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki Türkiye, 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne taraf değildir. GKRY yüzölçümü çok daha geniş olan Türkiye’yi hiç hesaba katmadan münhasır ekonomik bölgesini ilan etmiş olmaktadır.
GKRY’nin anlaşmaya varmadan sondaj çalışmalarına başlaması üzerine dönemin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı olan Derviş Eroğlu New York’ta kıta sahanlığı anlaşması imzaladılar. Bu anlaşma Türkiye’nin Akdeniz’de petrol ve doğalgaz araması için atılmış bir adımdır. TPAO’nun ruhsat almış olduğu 7 saha, GKRY’nin sahaları ile çakışmaktaydı. TPAO’nun da doğalgaz ve petrol aramaya başlamasıyla daha sonraları Yunanistan müzakere masasından kalkmıştı.
En son ise West Capella isimli sondaj gemisi, Total ve Eni şirketlerinin doğalgaz sondajını gerçekleştirmek üzere 11.parsele giriş yapmış ve Türkiye’nin doğalgaz arama çalışmalarına gösterdiği tepki nedeniyle iki Fransız savaş gemisi de devriye gezerek West Capella gemisini korumak üzere görevlendirilmişlerdir.
Sonuç olarak bölgede siyasi ve hukuki bir uzlaşı sağlanmadan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi meb ilan ederek aramalara başlamış ve böylelikle kriz geliyorum demiştir. Türkiye bunun üzerine KKTC ile anlaşmaya varmış ve TPAO da aramalara başlamıştır. Nitekim o dönem bu yüzden sonraları başlayacak olan müzakerelere ara verilmiştir. Sorun halen varlığını sürdürmektedir. Taraflar birbirlerinin bölgedeki hareketlerinin uluslararası hukuka aykırı olduğuna dair itirazlarda bulunmaktadır. Türkiye hem kendi hakkını hem de Kıbrıs Türklerinin hakkını savunmalıdır. Bölgede bulunan enerji kaynaklarında KKTC vatandaşlarının da hakkı vardır. İlkokuldan beri sıkça işittiğimiz “Türkiye’nin jeopolitik konumu“, tahmin edileceği üzere Akdeniz’de bulunacak petrol ve doğalgaz kaynaklarının Avrupa’ya aktarımı konusunda ülkemiz için bir avantajdır. Bu nedenle Türkiye’nin bu alana gereken önemi vermesi gerekmektedir. Yine Akdeniz’e kıyısı olan diğer ülkelerle Türkiye’nin ilişkileri de çok önemlidir. Nitekim İsrail ile olan ilişkilerin normalleşmesinin bir nedeni ise bölgedeki doğalgaz rezervleri olarak yorumlanabilir. Bölgede İsrail tarafından çıkarılan doğalgazın aktarımının Türkiye üzerinden yapılabilecek olması etkenlerden birini oluşturmaktadır. Bu bölge unutulmamalı ve kamuoyuna daha fazla bilgi verilmelidir. Türkiye bulunduğu konum itibariyle dış ilişkilerinde hata yapma hakkı olmayan bir ülkedir. Masa başında yapılan hataların telafisi olmamaktadır. Barışçıl ve uluslararası hukuka uygun bir şekilde bilinçli ve ciddi adımlar atılmalı, milli çıkarlarımız gözetilmelidir. Ayrıca Kıbrıs Sorunu her ne kadar çözüme kavuşturulmamış ise de bu bölgedeki ekonomik çıkarlar doğrultusunda başkaca adımlar atılabilir, Kıbrıs sorunundan bağımsız olarak çözüm düşünülebilir. Taraflar belki de bölgeden yararlanma konusunda uzlaşıya varabilir. Bu da Kıbrıs Sorunu’nun çözümü için ilerisi için bir adım olabilir.
KAYNAKÇA
http://www.ntv.com.tr/dunya/fransiz-savas-gemileri-rumlarin-larnaka-limaninda,XBTmrbRJ2UCLGAsym88_DQ
http://www.turksam.org/tr/makale-detay/289-dogu-akdeniz-de-gkry-nin-munhasir-ekonomik-bolge-ilani-petrol-aramalari-ve-turkiye
http://enerjienstitusu.com/2013/01/08/yunanistan-petrol-arama-haritasi-yayinladi/
http://www.haberkktc.com/haber/akdenizde-haritalar-cakisti-kriz-kapida-21960.html
http://starkibris.net/index.asp?haberID=101129
Doğan, N. (2013). Doğu Akdeniz’de Enerji Stratejileri Ve Bölgesel Güvenliğin Geleceği. 21.Yüzyıl Dergisi. (http://www.21yuzyildergisi.com/assets/uploads/tmp/nejat-dogan-dogu-akdenizde-enerji-stratejileri-ve-bolgesel-guvenligin-gelecegi-21-yuzyil-13-ekim2013_1382346180.44.pdf)
Kapak Resmi: http://www.aljazeera.com.tr/kronoloji/akdenizdeki-kavganin-kronolojisi
Fenasi Alp Orhon
Teşekkürler Dilara, açık öğretim sınavım için çok makbul geçmiştir :)