31 Mart 2024 yerel seçimlerinin kaybedeni bol bir seçim olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kazanan tarafta CHP varken kaybeden taraf şampiyonlar ligi gibi. Tabii ki kaybedenlerin en başında Erdoğan Hükümeti ve Hür ve Müstakil İYİ Parti geliyor.
Ankara’daki seçimlerde Mansur Yavaş’ın seçimi farkla kazanacağını anlaşılınca bütün ağırlığını İstanbul’a veren Erdoğan ve kabinesi İstanbul’da da hüsrana uğramaktan kaçamadı. Mansur Yavaş, Ankara’da seçimi %60,42 ile kazanırken Ekrem İmamoğlu kafa kafaya geçmesi beklenen İstanbul’da seçimleri rahat bir şekilde önde bitirirken geçerli oyların %51,08’ini alarak üçüncü kez İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmaya hak kazandı. CHP, Ankara’da elinde bulundurduğu 3 ilçe belediye başkanlığını 16’ya çıkardı. CHP’nin Ankara’da ipi göğüslediği ilçeler arasında AKP’nin kalesi Keçiören ve Mamak da bulunuyor.
AKP açısından İstanbul’da da durum pek farklı değil. AKP’nin kalesi olarak görülen Üsküdar, Beyoğlu ve Bayrampaşa gibi ilçeleri CHP’ye kaptırırken İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi’nde de çoğunluğu kaybederek inanılmaz bir mağlubiyet yaşadı
Sadece Ankara ve İstanbul’da değil Türkiye genelinde eşi benzeri görülmemiş bir hezimet yaşayan AKP, tarihinde ilk kez Türkiye genelinde ikinci parti konumuna düşerken CHP ise 1977 genel seçimlerinden bu yana ilk kez birinci parti olmanın sevincini ve coşkusunu yaşadı.
31 Mart seçimlerinin diğer bir kaybedeni ise Meral Akşener ve İYİ Parti oldu. 2023 seçimlerinden sonra 2024 yerel seçimlerine “Hür ve Müstakil” olarak girme kararı alan İYİ Parti, Türkiye genelinde geçerli oyların yalnızca %3’ünü alarak Türk siyasetinde üçüncü yol olma iddialarından çok uzak bir tablo çizdi.
1 Nisan sabahı İYİ Parti Genel Merkezi’nde benim de şahsen katıldığım basın toplasında konuşan Meral Akşener seçim sonuçlarını değerlendirdi. Konuşmasına, İYİ Parti’nin seçimi önde bitirdiği il, ilçe ve beldelerin belediye başkanlarıyla başlayan Akşener, seçimlere katılım oranının 2023 seçimlerine kıyasla oldukça düşük olduğuna dikkat çekti. Katılım oranının düşük olmasını milletin iradesinin iki yumruğun arasına sıkışmasına tepki olarak yorumlayan Akşener, İYİ Parti’nin yerel seçim kampanyasında kullandığı “Mecbur Değilsin” sloganına da atıfta bulunarak öğretmenlerin, kadınların ve gençlerin yaşadığı sıkıntılara mecbur olmadıklarını sandığa gitmeyerek gösterdiklerini belirtti. Yerel seçim sonuçlarının Erdoğan hükümetine “millete rağmen siyaset yapılamaz” mesajı verdiğini vurguladı.
İYİ Parti Genel Merkezi’nde “millete rağmen siyaset yapılamaz” cümlesinin yankılandığı sırada ben de dahil olmak üzere basın toplantısını takip eden çoğu kişi Meral Akşener’in İYİ Parti Genel Başkanlığı görevinden istifa edeceğini düşünmüş olsa da Meral Akşener, “… parti tüzüğümüzün Genel Başkan olarak bana verdiği yetki gereğince en kısa sürede olağanüstü seçimli kongremizi toplayacağız” diyerek İYİ Parti’yi sandığa götüreceğini açıkladı. Basın toplantısının sonlanmasıyla birlikte İYİ Parti Genel Merkezi’nden ayrılmak için kapıya yönelen partililer arasında, “İyi ki istifa etmedi. Kongrede aday olmaz herhalde, olması gereken de bu” şeklinde konuşmalara kulak misafiri oldum.
Seçimin hemen ertesi günü yapılmış olan bu basın toplantısından sonra bir hafta boyunca İYİ Parti ve Meral Akşener ile ilgili çeşitli iddialar da gündeme geldi. İsmail Saymaz, Sözcü TV’de katıldığı bir programda, Meral Akşener’in İYİ Parti olağanüstü seçimli kongresinde yeniden aday olup olmayacağı konusunda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 seçimlerinde Cumhurbaşkanı adaylığı meselesinde yaptığı gibi “ben adayım demedim, etrafımdakiler beni aday gösterdiler” diyerek olağanüstü seçimli kongrede bir kez daha İYİ Parti Genel Başkanı olmak için aday olacağını iddia etti. Ancak Meral Akşener, 8 Nisan Pazartesi günü Twitter (X) hesabında yaptığı yazılı açıklamayla İYİ Parti olağanüstü seçimli kongresinde aday olmayacağını kamuoyuyla paylaştı.