Geçtiğimiz hafta Kurban Bayramı nedeniyle Ankara’da yaşayan birçok kişi memleketlerine veya tatil yerlerine akın etmiş şehrimizin nüfusu gözle görülür şekilde azalmıştı. Ancak bu uzun tatil sürecinde bayram seyran demeden Ankara’dan ayrılmayan ve sessiz sedasız, hafta sonu oynayacakları lig maçı hazırlıklarını sürdüren bir grup basketbolcu vardı. İşte onlardan biri de başarılı milli basketbolcumuz şimdilerde ise Türk Telekom’un başarısı için ter döken Kerem Tunçeri idi.
17 Ekim Perşembe günü, yani Bayramın üçüncü gününde Ankara’da soğuk ve yağışlı bir havada günde çift antrenman yapan Kerem Tunçeri ile Ankara Spor Salonu’nda yer alan bilet gişelerinin önündeki banklarda bir röportaj gerçekleştirdik.
GazeteBilkent: Kariyerine Galatasaray Altyapısında başladın, Orhun Ene de o takımın bir parçasıydı. Ardından Efes’te geçirdiğin iyi sezonlar… Beşiktaş ile lig MVP’si ödülünü kazandıktan sonra da Real Madrid ile Avrupa Kariyeri’ne başladın. Böylesine önemli başarılarla dolu bu kariyeri biraz özetler misin?
Kerem: Babam eski milli basketbolcu. Ağabeyim de öyle. Babamın başarıları ile büyüdük. 5 yaşımda Yeşil Spor Kulübü’nde basketbola başladım. Çok erken yaşta Galatasaray’a geldim ve 16 yaşımda A Takım’a çıktım. 17 yaşımda Galatasaray A Takım’ında ilk 5 başlıyordum; ardından dört sene Efes, sonra bir sene Ülker, bir sene Beşiktaş, iki sene Real Madrid… Bir de dört aylık Rusya maceram oldu; ardından Efes’e dönerek dört sene daha orada oynadım ve şimdi de Türk Telekom’dayım.
GazeteBilkent: Bahsettiğin gibi, yarım sezon süren Rusya kariyerin var. Triumph’da yolunda gitmeyen ne oldu da tekrar Efes’e döndün?
Kerem: Takım kötüydü. Aslında sezon başında çok iyi bir takım kurulmuştu ama kulüp ekonomik sıkıntıya girdi. Rusya da parasal olarak kötü bir durumdaydı ve bu nedenle çok oyuncu ayrıldı. Ben de pek memnun değildim ve Rusya’dan ayrılarak Efes’e geri döndüm.
GazeteBilkent: Real Madrid’de ULEB Cup ve Lig şampiyonluğu yaşadın; bunun haricinde orada unutamadığın bir an var mı? O takımdan arkadaşlarınla hala görüşüyor musun?
Kerem: Evet hepsiyle görüşüyorum tabii ki. Çok güzel iki sene geçirdim orada; özellikle ilk sene dediğin gibi çok büyük başarılara imza attık. Açıkçası bu başarıları kimse beklemiyordu bizden. Çünkü çok yeni bir takımdık. Çok güzel anılarım oldu, sadece basketbolcular değil basketbol dışından da görüştüğüm pek çok insan var. Kısacası benim için unutamayacağım çok güzel iki sezon geçti Madrid’de.
GazeteBilkent: Avrupa’da oynayıp başarılar kazanmış bir oyuncu olarak, Türkiye’yi İspanya veya Rusya ile kıyaslarsan, altyapı ve oyunculara bakış açısı bakımından bu ülkelerle aramızdaki temel farklılıklar nelerdir?
Kerem: Ee tabii baktığın zaman bizde altyapılarda ciddi bir sıkıntı var. Yeni oyuncu çok az yetişiyor ve bu oyuncular A Takım’a çıktıkları zaman da yabancı oyuncuların fazlalığı nedeniyle çok fazla süre alamıyorlar . Her takımda beş tane yabancı oyuncu var. Hatta bazı takımlarda bu sayı altı veya yedi bile olabiliyor. Tabii oyuncunun da kendisini bilmesi ve iyi çalışması gerekiyor; bir oyuncu ancak bu şekilde kendini ispatlayabilir. Fakat bizim genç oyuncularımız ekstra idman yapmayı pek sevmiyorlar; bu nedenle kendi eksikliklerini de gideremiyorlar. Buna bir de yabancı oyuncu sayısı eklenince çok daha kötü bir durum ortaya çıkıyor. Ancak elbette onlara da bir şekilde şans gelecektir ve umarım o şans geldiği zaman iyi kullanırlar ve iyi oyuncular çıkar.
GazeteBilkent: Her oyuncunun hayalinde NBA’de oynamak vardır. Peki siz Türkiye’de ve Avrupa’da yaşadığınız başarılardan sonra NBA’den bir davet aldınız mı?
Kerem: Evet. Phoenix Suns’tan davet almıştım ve bir ara yaz kampına gidecektim fakat benim yerime başka oyuncuları aldılar. Ben de guard rotasyonunun en son oyuncusu olacaktım; bu nedenle istemedim ve vazgeçtim.
GazeteBilkent: Anadolu Efes’te geçirdiğiniz 4 yılın ardından Türk Telekom ile kariyerinizde yeni bir döneme başlayacaksınız. Türk Telekom’u tercih etmenizdeki etkenler neydi?
Kerem: Bir değişiklik istiyordum ve Efes’ten ayrıldıktan sonra da en ciddi teklifi Türk Telekom yapmıştı. Ben de Beşiktaş’ta oynadığım gibi bir sezon geçirmek ve yeniden kendimi ispat etmek istiyordum. Hayatım boyunca kendimi bir şekilde ispat ettim. Kimsenin yapamayacağı şeyleri yaptığımı düşünüyorum ve bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Türk Telekom’da da takım olarak Ankara Basketbolu’nu canlandırmak ve başarı elde etmek istiyoruz. En büyük hedefimizde bu. Çünkü Telekom’un çok büyük bir potansiyeli var bana göre. Bu sene biraz başarı elde edebilirsek önümüzdeki sezonlarda çok daha fazla yatırımlar yapılabilir. O yüzden bu sene bizim için çok önemli ve ona göre de idmanlarımıza devam ediyoruz.
GazeteBilkent: Geçtiğimiz senelerde, yaptığı yatırımların karşılığını bir türlü alamayan bir Telekom vardı. Ancak bu sezon takımın başına Hırvatistan Milli Takımı’nın eski antrenörü Josip Vrankovic’i getiren kulübünüz, sizin dışınızda Ümit Sonkol, Luksa Andric, Josh Shipp, Can Akın gibi bu ligi iyi bilen kaliteli oyuncuları da alarak ciddi bir atılım içine girmiş bulunuyor. Biraz takımınızın hedeflerinden bahseder misiniz?
Kerem: Bu sene 12 tane oyuncu katıldı takıma; hatta takıma katılan 2 tane genç oyuncuyu da dahil edersek bu sayı 14 olacak. Bununla birlikte yeni bir antrenör ve yeni bir sistem olacak. Bu sistemi oturtmak ve uygulamak çok kolay olmayacak. Baktığın zaman sezon başında Türkiye Kupası grup eleme maçlarında Anadolu Efes’i yenip, ligde Tofaş’a kaybettik. Çok ciddi bir ligde oynuyoruz. Avrupa’nın en iyi ve en pahalı liglerinden bir tanesi ve her takım birbirini yenebilecek kapasitede. Ancak günlük başarılar bizim hedefimiz değil. Mesela; Efes’i yendik, Fenerbahçe’yi yendik fakat kendi ayarımızdaki takımlara yenildik gibi bir anlayış bizim hedefimiz değil. Bu nedenle istikrara ihtiyacımız var ve bu da zamanla olacak. Alışma sürecini en kısa zamanda atlatabilirsek bizim için her şey çok daha güzel olacaktır.
GazeteBilkent: Önümüzdeki sezon Türk Telekom için başarının tanımı ne olacak veya sizce ne olmalıdır? Yani sezon bittiğinde kendinizi puan tablosunun neresinde gördüğünüz zaman “biz başarılı olduk” diyebilirsiniz?
Kerem: Öncelikli hedefimiz ilk beş tabii ki. Play-Off yapıp ilk beşe girmek gerekiyor. Ancak ligde çok ciddi kadrolar var ve onlarla başa çıkmak bir hayli zor ama biz de hem oyuncu olarak hem de karakter olarak iyi bir kadroya sahibiz. Bu yüzden bizim için başarı sezon sonunda ilk beşe girmek olacaktır.
GazeteBilkent: Uzun yıllardan sonra Euroleague arenasından uzak kalacaksınız. Geçen sene değişen formatıyla bir hayli fazla maç oynamıştınız Euroleague’de. İstatistiklere bakınca da 71 resmi maç oynamış geçen sezon Efes. Bu, neredeyse bir NBA takımının normal sezon maç sayısına yakın bir sayı. Bu sezon ise sadece Lig ve Türkiye Kupası’nda mücadele edeceksiniz. Ben bu durumun durumun performansınızı olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Kerem: 16 yaşımda profesyonel basketbola adım attım ve o zamandan beri haftada hep iki maç oynadım. Bu sezon hayatımda ilk defa tek maç oynayacağım. Senin de dediğin gibi benim için biraz daha iyi olacak çünkü vücudumun da biraz dinlenmeye ihtiyacı var. Daha iyi konsantre olup, vücuduma da daha iyi bakacağımı düşünüyorum. Haftada iki maç oynamaya alıştığım için yavaş yavaş haftada tek maç oynamaya alışacağım herhalde.
GazeteBilkent: Sizin genel oyun yapınızda skor yapmaktan ziyade saha içinde arkadaşlarınızın skor yapmasını sağlamaya yönelik bir anlayış var. Peki Vrankovic yönetimindeki Türk Telekom bu sezon nasıl bir oyun felsefesi ile parkede yer alacak? Biraz oyun sisteminizden bahseder misiniz?
Kerem: Şu anda ben 2 numarada oynuyorum. 1 ve 2 numaralı pozisyonları Ramel, Can ve ben paylaşıyoruz. Pick & roll ağırlıklı bir oyun yapısına sahip olacağımızı söyleyebilirim. Bu noktada Andric, Cemal’in yanı sıra Luka ve Ümit gibi şutu olan iki uzun oyuncumuz da var. Bu da hücumda opsiyonlarımızın fazla olduğunu gösteriyor.
GazeteBilkent: Beko Basketbol Ligi’nde beğendiğiniz oyuncular kimlerdir? Ligde savunmalarıyla sizi zorlayan oyuncular var mı?
Kerem: Baktığınız zaman Carlos Arroyo son iki senedir çok iyi basketbol oynuyor. Hem Beşiktaş’ta hem de Galatasaray’da çok iyi iki sezon geçirdi. Karşıyaka’nın guardı Bobby Dixon da geçen sene çok iyi bir sezon geçirdi. Çok kaliteli oyunculara sahip bir ligde oynuyoruz.
GazeteBilkent: 2010 Dünya Şampiyonasında kazandığımız ikincilikte Ender Arslan ile birlikte yaptığınız katkıları unutmak mümkün değil. O dönem belki de formunuzun zirvede olduğu bir yaz geçirmiştiniz. Peki Milli Takımı bıraktığınız zaman sizin yerinize oynayacak genç oyun kurucular arasından en çok hangisini beğeniyorsunuz?
U18 Milli Takımı’nda şampiyonluk kazanan takımın guardları Kenan, Berk ve Kartal’dı, onları nasıl buldunuz?
Kerem: Çok yetenekli oyuncular fakat kendi takımlarında oynamaları gerekiyor. En çok da Kenan’ın şansı var bana göre. Fenerbahçe’de Obradovic ile birlikte oynama şansı bulacaktır. Bu oyuncuların kendi takımlarında süre bulup kendilerine katmaları gereken çok şey var.
GazeteBilkent: Özellikle altyapılarda oynayan oyuncular ve basketbola yeni başlayacak olan gençler için tavsiyeleriniz nelerdir?
Kerem: Kesinlikle çok çalışmaları gerekiyor. Ben ömrüm boyunca basketbol oynadım. 5 yaşımda başladım ve özel hayatım, yaz tatilim hiç olmadı. Hep idman yaparak, eksikliklerimi bir şekilde kapatmaya çalıştım. Onların da bir yolunu bulup kendi eksikliklerini tamamlamaları gerekiyor.
GazeteBilkent: Oyun yapısını beğendiğiniz oyuncular var mı?
Kerem: Hidayet var. Çok değerli bir oyuncu Hidayet ve her pozisyonda oynayabilen, bütün oyuncuları rahatlatabilen bir oyuncu. Basketbolu bilerek oynayan, dediğim gibi elit bir basketbolcu. Bunun yanı sıra Ömer Onan, Mirsad Türkcan, Mehmet Okur, Hüseyin Beşok var. Hangi birini sayayım? (Gülüyor)
GazeteBilkent: Antrenman dışında genellikle evde, televizyon karşısında dinlenmeyi tercih ettiğiniz biliniyor. Peki Ankara’ya geldikten sonra bunda bir değişiklik oldu mu?
Kerem: Hayır. Birkaç tane yakın arkadaşım var burada; onlarla birlikte vakit geçiriyorum ama dediğin gibi antrenman dışında genellikle evde vakit geçiriyorum.
GazeteBilkent: Müzik konusunda da söylemekten daha çok iyi bir dinleyici olduğunuz biliniyor ama Efes’te oynarken ”Senden Daha Güzel” adlı şarkıyı seslendirmiştiniz ve büyük ilgi görmüştü. Eğer Türk Telekom da buna benzer bir reklam projesi ile gelirse yine şarkı söylemeyi düşünür müsünüz?
Kerem: Hayır, yok olmaz o. (Gülüyor) O olay bir kere oldu, bir daha olmaz.
GazeteBilkent: Basketbolcu olmasam şu mesleği yapardım” diyebileceğiniz bir meslek var mı?
Kerem: Hiç düşünmedim. Neredeyse doğduğumdan beri basketbol oynuyorum. Çok severek ve isteyerek yaptığım bir spor. Çok da zevk alıyorum. O yüzden bunu hiç düşünmedim.
GazeteBilkent: Basketbolu bıraktıktan sonra da basketbol camiasının içinde kalmaya devam edecek misiniz? Ağabeyiniz Kemal Tunçeri ile kurmuş olduğunuz bir organizasyon vardı. Oraya zaman ayırabiliyor musunuz?
Kerem: Şu an çok vakit ayıramıyorum ama yine beraberiz ve ağabeyim şu an işin başında. Tabii ki organizasyonun başına beraber geçeceğiz. Onun dışında belki bir takım menajerliği olabilir. Tam anlamıyla karar vermedim.
GazeteBilkent: Son olarak Gazete Bilkent okurlarına ve Bilkent Üniversitesi Öğrencilerine bir mesajınız var mı?
Kerem: Bizi takip etsinler, maçlarımıza gelsinler. Bu sene seyirciye çok ihtiyacımız var. Bizim için itici güç olacaklardır. Burada Dünya Şampiyonası sırasında çok güzel vakit geçirdik. Ankaralı seyirciler bize çok destek oldular. Maçlarımızı kazanırsak onları da buraya çekebiliriz. İyi bir takımız, iyi mücadele ediyoruz ve iyi basketbol oynuyoruz. Bu yüzden maçlarımıza gelsinler ve bize destek versinler.
GazeteBilkent: Röportaj isteğimizi kırmayıp, bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.
Kerem: Ben teşekkür ederim, başarılar.
*Not: Milli Takım üzerine sorulan soruları genel olarak cevaplamadığı için bu soruya röportaj içerisinde yer vermedik.