NBA – Batı Konferansı – Pasifik Grubu
Bildiğiniz gibi NBA’de maçlar gece yayınlanıyor ve her gece en az 2-3 maç oynandığı için takip etmesi oldukça zor. Normal sezon bitmeden önce takımların durumunu sizler için yazmak istedim. Tabii ki 30 takımın her birini takip edemiyorum. Zaten Brooklyn Nets, Philadelphia Sixers gibi takımları izlemek kısa süreliğine basketboldan soğumaya sebep olabiliyor. Ama elimden geldiğince her takımı takip etmeye çalışıyorum.
Bu sezon NBA’de oyun ciddi biçimde hızlandı. Maçları izlerken bazen takip etmekte zorlanabiliyorsunuz. Özellikle elit takımların (Golden State Warriors, San Antonio Spurs, Cleveland Cavaliers, Oklahoma City Thunder, Los Angeles Clippers) maçlarını izlemek her zamankinden daha keyifli hale geldi. Ayrıca sezonu beklenmedik şekilde iyi geçiren (Boston Celtics, Portland Trail Blazers gibi) takımları da izlemek oldukça keyifli. Sezon sonu yazılarımı 6 yazılık bir seri halinde planladım. Normal sezon bittiğinde de play-off yapan takımları ayrıca değerlendireceğim. Keyifli okumalar.
Golden State Warriors (57-6)
Geçen sezonun en iyi takımı bu sezon o kadar iyi ki, diğer bütün şampiyonluk adaylarının paniklemesine neden oldular. 3 maç geriden gelen Spurs harika gitmesine rağmen Kevin Martin ve Andre Miller’ı kadrosuna kattı. Lebron James doğu birincisi olan takımının şampiyon olmak için yeterli mental güce sahip olmadığına dair açıklamalar yapıyor ve derin anlamlı (!) tweetler atıyor. Diğer takımların bu kadar panik olmasının en büyük sebebi, şu ana kadar Warriors’ın ligin en iyi 10 takımını bütün maçlarda ezip geçmesi.
Ligin bebek yüzlü katili Stephen Curry, dünyanın başına bir iş gelmezse, şimdiden ikinci MVP ödülünü garantilemiş durumda. Hatta Amerikan medyasının bazı üyeleri, Curry’nin gezegenin en iyi oyuncusu olduğunu iddia eder hale geldiler. Draymond Green sezona harika başladı ama şu sıralar şutuna olan güveni azalmış durumda ve onun aşırı duygusal olması hem kendi oyunu hem de takır takır işleyen Warriors hücumları olumsuz etkileniyor. Ancak Curry’nın olağanüstü performansı ve istikrarlı bench katkısı takımın defolarını örtmeye yetiyor. Festus Ezeli’nin diz sakatlığı uzun rotasyonunda dengesizliğe sebep oldu ve Leandro Barbosa’nın da yardımıyla Anderson Varejao takıma katıldı.
Artık kafalardaki en büyük soru işareti Golden State Warriors’ın, Chicago Bulls’un 1995-1996 sezonundaki 72-10’luk rekorunu kırıp kıramayacağı. Warriors’ın önümüzdeki 22 maçın 15’ini evinde oynayacağını düşünürsek, rekoru rahat bir şekilde kıracaklar gibi gözüküyor(14 aydır evlerinde yenilmediler). Normalde NBA takımları normal sezonda vites yükseltmeden oynarlar ancak Warriors çıtayı öyle yükseltti ki, kimse 53-9’luk San Antonio Spurs’ü konuşmuyor bile. Warriors oyunu domine ediyor ve Stephen Curry bazı maçların son çeyreğini kenardan izliyor. Tabii ki play-off atmosferi bambaşka olacak ancak dinlenerek geliyorlar ve tarihin en iyi takımı olma yolunda hızla ilerliyorlar.
Los Angeles Clippers (41-22)
Clippers çok tuhaf bir sezon geçiriyor. Free- Agent dönemindeki DeAndre Jordan olayı ve Blake Griffin’in takımın kondisyonerini yumruklayıp parmağını kırması herhangi bir NBA takımı için yeterince tuhaf. Bunlar yetmezmiş gibi Doc Rivers takıma Josh Smith ve Lance Stephenson gibi iki serseri mayını kadroya kattı. İki ismi aynı cümlede kullanmak bile ateş ile barut etkisi yaratabilir. Nitekim sezon ortasında önce Josh Smith, daha sonra diğer serseri mayın Lance Stephenson’dan kurtulup yükselişe geçtiler.
Blake Griffin’in yokluğunda Paul Pierce 4 numaraya geçti. DeAndre Jordan’ın etrafına dış skorerleri yerleştirerek, fikstür avantajıyla birlikte üst üste galibiyetler geldi. Yeni transfer Jeff Gren de takıma yavaş yavaş uyum sağladı. J.J. Redick kariyerinin en iyi basketbolunu oynuyor. DeAndre Jordan sezon başı aldığı kontratın hakkını veriyor ve Chris Paul her zaman olduğu gibi takımı yönetiyor.
Takımın üst üste galibiyetler alması ve Blake Griffin’in takımın personelini yumruklaması, medyada Griffin’in de dahil olduğu potansiyel takas senaryolarının konuşulmasına sebep oldu. Nitekim Clippers’ın Blake Griffin’siz çok iyi oynaması dedikoduları güçlendirdi. Griffin sakatlandığından beri Clippers 31 maçta 23 galibiyet aldı. 25 Aralık’tan beri Clippers yakaladığı 9.7 sayı farkıyla ligin en iyi 3.derecesine sahip.
Chris Paul takıma katıldığından beri Clippers’ın en büyük sıkıntısı bench katkısı ve Blake Griffin’in yanında forvet pozisyonunun yetersizliğiydi. Sezon başı Paul Pierce ve sezon ortasındaki Jeff Green hamleleri forvet sorununa az da olsa çözüm oldu. Jamal Crawford’ın sezon başındaki formsuzluğunu üzerinden atmasıyla önemli ölçüde bench katkısı almaya başladılar. Ancak bütün bunlara rağmen, Batı’da Warriors ve Spurs gibi tarihin en iyi performansını sergileyen iki takım karşısında, Clippers’ın Blake Griffin’e ihtiyacı var. Eğer Doc Rivers, şu anki takım yapısını Blake Griffin ile bağlayabilirse Warriors’ı ve Spurs’ü oldukça zorlayabilirler.
Sacramento Kings (25-38)
Sacramento Kings açık ara ligin en kötü yönetimine sahip. Saha içi gelişmeler bir yana, takımın saha dışı yapılanması çok daha kötü. Basketboldan zerre anlamayan ve her işe burnunu sokmaya çalışan takım sahibi Vivek Ranadive bu kötü yapılanmanın oluşmasında en önemli faktör. Geçen sezon Mike Malone gibi oldukça iyi ve göreceli başarılı bir koçun kovulması da bu kötü yapılanmanın ilk hamlesiydi. Daha sonra hiç yöneticilik tecrübesi olmayan Vlade Divac takımın genel menajeri oldu.
Mike Malone’dan sonra takımın başına gelen George Karl, ligin en tecrübeli koçlarından biri. Kağıt üzerinde ligin en iyi pivotlarından birine sahipler. Rajon Rondo ve birkaç bench katkısıyla da kadroya takviye yaptılar ama takım mühendisliği bambaşka bir meziyet. Sezon başında takımın ana çekirdeğini oluşturan oyuncuların mental durumu ve takımın koçu George Karl’ın yeterli olup olmadığı en büyük soru işaretleriydi.
Rudy Gay hiçbir zaman takımı sırtlayabilecek istikrarda bir oyuncu olmadı. Rajon Rondo’nun geçen sene Dallas Mavericks’te yaptıkları ortada ve her an hayata küsebilecek garip bir ruh haline sahip. Takımın ana parçası DeMarcus Cousins mental olarak çok yol katetti ama sezon öncesi George Karl’ın “Cousins takas edilebilir bir oyuncu” açıklamasını yapması işleri yeterince karıştırdı. Son olarak çarşamba günü DeMarcus Cousins mola sırasında George Karl’a bağırdığı için takım tarafından bir maç ceza aldı. Şimdilik Sacramento Kings’te işler hayli karışık.
Filmi ileri sardığımızda işlerin iyi gitmediği oldukça açık. Sacramento Kings ligin en kötü savunma yapan takımlarından biri. Kings, ligin en hızlı hücum eden takımı ancak hücum verimliliğinde ligin orta sıralarındalar. All-Star arasında koç George Karl’ın kovulacağına dair haberler yapıldı ancak Kings koçla devam kararı aldı. Ligin en kötü yönetimine sahip Sacramento Kings’te işler hiç iyi gitmiyor ve önümüzdeki dönemde pek düzelecek gibi değil.
Phoenix Suns (17-48)
Sezon başında Phoenix Suns’ın play-offu zorlayabileceği konuşulurken şu an ligin en kötü takımlarından biri konumundalar. Tuhaf olan iki sezon önceki beklenmeyen sıçrayışlarının takımı böyle kötü bir noktaya sürüklemesi. Phoenix’in Sacramento Kings ile ortak noktası sabırsız takım sahiplerinin olması.
Drafta yüksek sıradan girmeyi bekledikleri sezonda, garip şeyler oldu ve play-off yarışını zorladılar. Sürpriz sezonun ardından kadrodan Isiah Thomas ve Goran Dragic’i kaybettiler. Brandon Knight karşılığında da Lakers’ın draft hakkını verdiler.
Kağıt üzerinde Suns kadrosu fena gözükmüyor. Knight ve Bledsoe ile Tyson Chandler’ın pick and rollu, 4 numarada Markieff Morris’in şut tehdidi ve Devin Booker, Archie Goodwin ve Alex Len’in muhtemel bench katkısıyla Knight – Bledsoe ikilisi birlikte istenen performansı gösteremedi. Ayrıca Bledsoe sakatlandıktan sonra, Brandon Knight daha fazla isolation oynamaya başladı ve Phoenix Suns hücumlarının verimi düştü.
İkizi Marcus Morris’in Detroit Pistons’a gönderilmesi, Markieff Morris’in sezon başında takımdan gitmek istemesine neden olmuştu. Sonrası malum, Markieff Morris koç Jeff Hornacek’e maç içinde havlu fırlattı, takım arkadaşı Archie Goodwin ile yine maç sırasında kavga etti. Eric Bledsoe’nun da sezonu kapatmasıyla Phoenix Suns için sezon bitmiş oldu.
Takım sahiplerinin playoff ısrarı genelde takımların geleceğini tehlikeye atabiliyor. Phoenix Suns da bunun en büyük örneklerinden. Takımın en büyük sıkıntısı Bledsoe, Knight ve Morris’in daha fazla gelişim gösteremeyecek olması. Bu isimlerden birinin yanına 2 ana parça bulmadığı sürece Phoenix’in batıda istikrarlı bir şekilde playoff yapması oldukça zor görünüyor.
Los Angeles Lakers (14-52)
Los Angeles Lakers’ın durumunu açıklamak için iki istatistik yeterli. Ligde en kötü savunma yapan 4. takımıyken, aynı zamanda (kadro kalitesi oldukça düşük olan Philadelphia Sixers ile birlikte) ligin en kötü hücum yapan 2 takımı konumundalar. Takımın savunmada tökezlemesini normal buluyorum çünkü kısa rotasyonunda iyi savunma yapan oyuncu yok. Fakat Nick Young gibi kafasına buyruk oyuncuların kadroda bulunması rağmen Lakers hücumlarının bu kadar verimsiz olması net olarak koç Byron Scott’ın başarısızlığı.
Byron Scott sezon boyu saçma sapan işler yaptı. D’Angelo Russell ve Julis Randle’ı benche çekmesi bunlardan bir tanesi. Scott’ın zaten genç oyuncularla çalışmayı çok sevmediğini biliyoruz. Ancak göreve gelmesinin başlıca sebebi Kobe emekli olurken takımın en az zararla bu geçişi gerçekleştirmesiydi. Ama adam o kadar kötü ki, takımın geleceği olan ve rotasyonda fazlaca süre alması beklenen iki oyuncusunu küstürmeyi başardı.
Takımda 32 yaşındaki Marcelo Huertas dışında, çaylak veya ikinci yılında olan 6 oyuncu var. Larry Nance Jr. beklenenden daha iyi bir gelişim gösterdi. En önemlisi de D’Angelo Russell büyük potansiyelli bir oyun kurucu ve bu yüzden Lakers hücumlarını onun üzerinden oynamak zorunda. Skorer yönü daha güçlü olan Clarkson’ın ise daha çok tamamlayıcı rolde oynaması gerekiyor. Ancak sezon boyunca, D’Angelo Russell tekrar ilk beşe yerleşene kadar, iki oyuncu aynı anda sahadayken Clarkson’ın Lakers hücumlarını yönlendirmesi izledik.
NBA tarihinin en iyi oyuncularından biri Kobe Bryant basketbola veda ediyor. Takımda 32 yaşındaki Marcelo Huertas dışında, çaylak veya ikinci yılında olan 6 oyuncu var. Gelecek sezon takım D’Angelo Russell, Jordan Clarkson ve Julius Randle etrafında kurulacak. Durum böyleyken, Lakers’ın eski günlerine dönmesi için acele etmeden takımın Russell ve Clarkson çekirdeğinin üzerine kurulması ve Byron Scott’ın kovulması gerekiyor.