Hatay’ın anavatana katılışının üzerinden 81 yıl geçti. Tek bir kurşun atılmadan, yalnızca diplomatik başarıyla gerçekleşen bu olay tarihte özel bir yere sahip. 15 Mart 1923’te Adana’ya yaptığı ziyaret sırasında Atatürk, “kırk asırlık türk yurdu düşman elinde esir kalamaz!” sözleriyle, Hatay’ın alınmasındaki kararlılığını göstermiştir. Hatay’ın öncelikle nasıl Fransız hakimiyetine girdiği ve sonrasında nasıl bir devlet olduğu, en nihayetinde de nasıl anavatana katıldığını yakından inceleyelim.
Misak-ı Milli sınırlarına dahil olan Hatay, o günkü ismiyle İskenderun Bölgesi, Osmanlı Devleti ile İtilaf Kuvvetleri arasında 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Fransızlar tarafından işgal edildi. Ancak bölgeye, 1921’de Fransızlar ile imzalanan Ankara Antlaşmasında, her ne kadar hala Suriye ile birlikte Fransız mandası altında olsa bile, özel bir statü verildi. Antlaşmanın 7. maddesine göre “İskenderun Bölgesi (Hatay) için özel bir idare usulü tesis olunacaktır. Bu mıntıkanın Türk ırkından olan ahalisi kültürlerinin inkişafı için her türlü teşkilattan faydalanacaklardır. Türk lisanı orada resmi dil olacaktır.” Lozan Antlaşmasında Ankara Antlaşması sınırları aynı kaldı.
1918-1936 arası İskenderun Bölgesi Suriye mandası içinde Fransızlar tarafından yönetildi. 9 Eylül 1936’da Fransa Suriye’ye bağımsızlık verdi ancak İskenderun için bir değişiklik olmadı. Bunun üzerine Türkiye 9 Ekim 1936’da Fransa’ya nota vererek Suriye ve Lübnan gibi İskenderun’un bağımsız bir devlet olması gerektiğini savundu. Tam bir ay sonra Suriye ve Fransa bir antlaşma imzaladı. Bu antlaşmaya göre Fransa, İskenderun dahil bölgedeki tüm haklarını Suriye hükümetine devredecekti. Türkiye Cumhuriyeti bu antlaşmayı tepkiyle karşıladı. Ankara Antlaşmasının ihlal edildiğini, bundan dolayı bölgenin devrini tanımadığını bildirdi. Bu anlaşmazlık sonucunda Milletler Cemiyeti İsveç temsilcisi Sandler’i bölge hakkında bir rapor hazırlamakla görevlendirdi, ayrıca üç kişilik tarafsız bir gözlemci heyeti de gönderildi. 27 Ocak 1937’de Milletler Cemiyeti Konseyi İskenderun Sancağı hakkında bir karara vardı. Bu karara göre İskenderun ve Antakya iç işlerinde bağımsız, dış işlerinde Suriye’ye bağlı özerk bir devlet olacaktı.
Fransa, Milletler Cemiyeti kararını uygulamaya geçirmiyordu. Bundan dolayı 20 Mayıs 1938’de Türk askeri gözdağı vermek amacıyla Hatay sınırına yığıldı. Atatürk, hastalığı ağırlaşmış olmasına rağmen Mersin ve Adana’ya giderek askerin geçit törenini bizzat izledi. Sonuç olarak Fransa kendi valisini görevden alarak Türk bir vali atadı. 5 Temmuz 1938’de, Türk askeri Hatay’a girdi, böylece Hatay’ın anavatana katılma süreci resmen başladı.
Birkaç ay sonra, 2 Eylül 1938’de Hatay Devleti resmen kuruldu, devlet başkanı Tayfur Sökmen seçildi. Devletin ana dili Türkçe, ikinci dili Fransızca idi. İstiklal Marşı milli marş kabul edildi. Kuruluş taslağında Hatay’ın iç işlerinde bağımsız; dış ilişkilerde, mali ilişkilerde, gümrüklerin ve toprak bütünlüğünün korunmasında Türkiye ve Fransa tarafından denetim ve güvence altına alındığı belirtiliyordu.
Anavatana katılma süreci 23 Haziran 1939’da Türkiye-Fransa arasında imzalanan Hatay Antlaşması ile sonuca yaklaştı, anlaşma Hatay mıntıkasının Türkiye’ye iadesi ile ilgiliydi. 29 Haziran’da Hatay Millet Meclisi oybirliği ile anavatana katılma kararı aldı. 23 Temmuz 1939’da Fransız birlikleri Hatay’ı terk etti ve anavatana katılış töreni düzenlendi. Hatay dönemin 67. vilayeti oldu ve Atatürk’ün, her ne kadar kendisinin ömrü bizzat görmesine yeterli olmasa da, savaşmadan yürüttüğü stratejisi böylece başarıya ulaştı.
https://www.dunyabulteni.net/m/tarih-dosyasi/hatay-nasil-turkiye-ye-katildi-h118849.html
http://www.antakyatso.org.tr/index.php?sayfa=anavatana_katilisi&dil=tr
https://tr.m.wikisource.org/wiki/Ankara_Anlaşması_(1921)
https://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/sinan-meydan/ataturkun-diplomasi-zaferi-hatay-1917140/
Fotoğraflar