Bugünkü yazımda geçtiğimiz günlerde ilk çeyreği sona eren NBA’de yaşananların genel görünümüne hep birlikte bakacağız. Geride kalan yaklaşık 1.5 aylık süreçte inişli çıkışlı form grafikleri, inanılmaz istatistikler, istikrarlı oyuncular, kıran kırana geçen bir Batı konferansı ve daha nicesine şahit olduk. Öncelikle konferansların genel durumundan bahsetmek ve şu ana kadar şampiyonluk adına hangi takımların daha kuvvetli durduğuna dair izlenimlerimi paylaşmak istiyorum. Batı konferansı geçen senede olduğu gibi bu yıl da son derece kıyasıya bir yarışa sahne oluyor. İlk 9 sırada bulunan ekiplerin arasındaki galibiyet farkı sadece 3. En tepede bulunan ve geçtiğimiz sezonun play-off 2. turunda hüsrana uğrayan Phoenix Suns 16 galibiyete sahipken 9. sırayı 13 galibiyete sahip olan Portland Trail Blazers ve geçen senenin şampiyonu Golden State Warriors paylaşıyor.
Batı konferansında diğer takımlardan sıyrılabilen bir ekip göremedik henüz. Her takım birbirini yenecek güçte olsa da istikrarlı oyunuyla Phoenix Suns, hücum kaliteleriyle New Orleans Pelicans ile Memphis Grizzlies ve sonradan kendine gelen Sacramento Kings‘in ön plana çıktığını söyleyebilirim. 16 yıldır play-off’a hasret kalan Sacramento Kings bu sene en çok ilgi çeken takımların başında geliyor. “Light The Beam” sloganıyla tüm şehri aynı çatı altında, Golden 1 Center’da toplamayı başaran muhteşem bir fikri hayata geçirdiklerini belirtmeden duramayacağım. Bu fikirden biraz bahsedecek olursak: Sacramento Kings’in her iç saha galibiyeti sonrası ev sahibi oldukları Golden 1 Center’ın çatısından gökyüzüne uzanan bir mor ışık süzmesi görülüyor. Uzun yıllardır draftlardaki oyuncu seçimindeki başarısızlığı ve play-off yapamamasıyla gündeme gelen takımına küsmüş olan Sacramento sakinleri bu heyecan verici olayla birlikte takımına daha fazla bağlılık göstermeye başladı. İç sahada oynadıkları son 9 maçın 8’ini kazanan ekip tıka basa dolu olan tribünlerin önünde yüksek tempolu basketbol oynayarak galibiyetlerini arttırmaya devam ediyor.
Batı konferansındaki en ilgi çekici olaylardan birini böylece paylaştıktan sonra ön plana çıkan diğer takımlar hakkında kısa bilgiler vermek istiyorum. Geride kalan çeyrekte hiçbir takımın dominant bir performans göstermediğinden bahsettim. Yine de kendi içinde önemli seriler ve form grafikleri yakalayan birkaç takım var. Phoenix Suns ve Memphis Grizzlies şu an için ilk üç sıraya girerek ön plana çıkmayı başardı.
Memphis Grizzlies
Memphis Grizzlies izlemesi en keyif veren takımlardan birisi. Ja Morant önderliğinde sezona çok hızlı bir başlangıç yaptılar. Saha içinde adeta bir yılan gibi kıvrılabilen ve takımı da kendisiyle birlikte yükselten Morant’in yanı sıra son yıllarda oyununu çokça geliştiren bir Desmond Bane ön plana çıkmaktaydı. Desmond Bane kasım ayının ikinci haftasında yaşadığı sakatlıktan beri forma giyememiş olsa da sezona sakatlığı nedeniyle rötarlı başlangıç yapan Jaren Jackson’la birlikte eksiği giderdiklerini söyleyebiliriz. Enerjik ve genç bir kadroya sahip olmalarının yanı sıra şu ana kadar 24 maçta 15 galibiyet alarak beklentinin de üstünde bir performans sergilediler. Göze çarpan takımlardan birisi olan ekibin ilk üçteki yerini koruyup korumayacağı merak konusu olsa da sağlıklı bir kadroyla potansiyellerini zorlamaya devam etmelerini bekliyorum.
Phoenix Suns
Geçen sene normal sezonu 64 galibiyet 18 mağlubiyetlik müthiş bir dereceyle tamamlayan Phoenix, Play-Off sürecinde kırılgan bir görüntü verdikten sonra henüz konferans yarı finalinde Luka Doncic’li Dallas Mavericks’e boyun eğmişti. Bu sezon benzer bir görüntüyle başlangıç yapan ekipte Chris Paul gibi önemli bir veteran ve as forvet oyuncularından olan Cameron Johnson’un sakatlıkları hiçbir şekilde momentum kaybına yol açmadı. Devin Booker yıldan yıla geçen olgunluğuyla birlikte takımına yaptığı liderlik rolünde bambaşka bir seviyeye çıktı. DeAndre Ayton ise bu takım için ne kadar önemli bir oyuncu olabileceğini son haftalarda bir kez daha hatırlattı. Şu an için her ne kadar iyi durumda ilerleseler de Jae Crowder ile yaşanan problemler, takımdaki tecrübe eksikliği ve geçen sene yaşanan travmatik elenme akıllarda soru işareti oluşturmaya devam ediyor. Geçen seneden ne kadar tecrübe kazandıklarını, başarılı normal sezon performanslarını ne kadar sürdürebileceklerini hep birlikte göreceğiz.
Dünyanın en üst seviye basketbolunun oynandığı NBA’de bilindiği üzere 82 maçlık uzun bir lig serüveni ve ardından 4 maç kazananın tur atlayacağı bir play-off serisi bulunuyor. Şampiyon olmak isteyen takımın en az 98 maç oynayacağı bu uzun serüvenin sadece dörtte birini geride bırakıyoruz. Batı konferansında ön plana çıktığını düşündüğüm üç takımın görünümlerine değindim. Bunun yanında listede son şampiyon Golden State’in, rekorlar kırmaya devan eden Luka Doncic ve gemisi olan Dallas Mavericks’in, hücum basketboluyla birlikte ilk üç sırada olan New Orleans’ın bulunmadığını da belirtmek lazım. Batı konferansı son derece heyecana sahne olmaya devam ederken Doğu konferansında Milwaukee Bucks ve Boston Celtics’in diğer takımlardan ayrışmaya son derece meyilli olduğunu görüyoruz. Doğu konferansındaki genel durumu değerlendireceğim bir sonraki yazımda görüşmek üzere!
Kaynakça
Görseller sportscasting.com, sacbee.com ve azcentral.com’dan alınmıştır.
https://www.sportscasting.com/ja-morant-desmond-bane-infuse-grizzlies-arrogance-talk-most-in-the-league/
https://www.sacbee.com/sports/nba/sacramento-kings/article269363457.html
https://www.azcentral.com/story/sports/nba/suns/2019/08/07/ranking-nba-best-young-players-devin-booker-deandre-ayton-list/1942222001/
https://www.espn.com/nba/