En son ne zaman içinizde olan biteni bir başkası yaşıyormuş kadar tarafsız ve yargılamadan gözlemlediniz? Ya da kendinizi yargılamadan sadece gözlemlediniz? Birçoğumuz için bu neredeyse imkansız çünkü günlük hayatın bizi içine soktuğu durumlar ve çevreler bir şeylere yargılamadan bakmamızı oldukça zorlaştırıyor.
Kişilerdeki bu yargı mekanizmasının oluşumu ne yazık ki endişe ve stres gibi faktörleri de beraberinde getiriyor; dolayısıyla kişilerin zihnini sürekli meşgul ederek onları karar alma aşamalarında yavaşlatıyor, aynı zamanda yaratıcı düşünmeyi de kısıtlıyor. İşte “mindfulness”ın amacı da tam olarak bu noktalara doğru bir yöntemle dokunup zihnimizdeki bu yorucu düşünceleri onarmak.
“Düşünme, hisset” sloganıyla ortaya çıkan kavram, kişinin o anda kafası neredeyse bedeniyle birlikte farkında olarak orada olmasını hedefliyor. Dolayısıyla mindfulness kavramı aslında bizlere daha farkında olarak yaşadığımız bir hayat teklif ediyor. Mindfulness, aynı zamanda düşünce ve kararlarımızın da daha bilinçli bir şekilde yaklaşmamızı sağlıyor. Günlük hayatta yaptıklarımızın 95% otomatik olarak yaptıklarımız, 5% bilinçli kararlar olarak düşünürsek, daha doğru adımlar ve bilinçli kararlar için mindfulness kavramını hayatımıza adapte etmek oldukça önemli.
Peki, günlük hayata nasıl uygulanır bu mindfulness? Öncelikle, kafamızın içindeki tüm bu yoğunluğun en büyük nedenlerinden biri strestir. Stres, olan durumla kişinin var olmasını istediği durumun çatışması olayıdır aslında. Dolayısıyla, stresin kaynağı kişinin kendi içinde yarattığı etkenlerden oluşuyor. O halde kendi içimizde yarattığımız o etkenleri yönetmek de bizim elimizde demektir! Burada “değiştirmek” kelimesini özellikle kullanmadım çünkü anı yaşamak ve anda kalabilmek zaten bizim kapasitemiz dahilinde olan bir durum. Stresi ve yargılarımızı yönetmek için yalnızca biraz pratiğe ihtiyacımız var.
Stresin kaynağını fark edip olan biteni olduğu gibi kabul ettikten sonra baş etmemiz gereken bir diğer faktör egomuz. Ego günlük hayatta doğru kararlar almamızdaki en büyük engellerden biri, çünkü ego bedenimizde: “Her şeyi istiyorum, hemen, şimdi istiyorum!” mottosuyla yaşıyor. Dolayısıyla ego her zaman istiyor fakat bunun için pek de çaba göstermek istemiyor ve bu durum işleri giderek zorlaştırıyor. Bu durum, elbette ki çok tuhaf bir şey değil. Her birimiz bu egoya sahibiz fakat mindfulness için önemli olan bunun farkına varmanız ve farkında vardığınız anda onunla pazarlık ederek anlaşmaya çalışmanız. Eğer egonuzu fark edip onu ikna ederseniz, hem o daha fazla zihin kalıpları ve yargıları yaratmamış olacak hem de siz gerçeklikle daha çok bir arada kalmış olacaksınız çünkü o ana kadar egonun istekleri genellikle hayatın gerçeklikleriyle çakışıyordur.
Stres ve ego ikilisini fark edip onları kendi içimizde yendikten sonra mindfulness’ın fiziksel aktivitelerini de uygulamakta fayda var. Bu fiziksel aktivitelere öncelikle bir beden taraması ile başlamalıyız. Yani vücudumuzu her bir hücresiyle hissetmeliyiz. Burada özellikle farkında olunması ve hissedilmesi gereken şey nefesimiz. Nefes alış verişimizi vücudumuzun hangi kısmında en yoğun şekilde hissediyoruz? Bunu kavramak bu noktada çok önemli çünkü günlük hayatta karşılaşmak istemediğimiz her an gibi bir durum karşısında ya da yüksek endişe anlarında nefesimizi bu çapa noktasında tutmamız gerekiyor. Bu egzersizlerin birçok çeşidi var ve meditasyonla da oldukça benzerlik göstermekte.
İlk anahtar kelimemiz nefesi kavradıktan sonra geçiyoruz diğer anahtar kelimeye: Dikkat. Mindfulness geçimsizliklerinin ikinci kilit noktası bu dikkati tekrar tekrar yaşadığımız ana getirmek ve anda kalabilmek. Eğer ki vücudumuz ve beynimizi aynı anda aynı yerde bulundurmayı başarırsak hayatı daha farkında olarak yaşayan bireyler olabileceğiz. Bunlara ek olarak, aslında her gün yaptığımız şeylerin, rutinlerin oto-pilota bağlandığını fark edeceğiz. Fakat unutmayalım ki, yaşam böyle düz giden bir çizgi değil, dolayısıyla her günü daha çok farkında olarak ve yaşadığımız anlardan daha çok keyif olarak yaşamalıyız!
Son olarak sizlerle 10 Adımda Mindfulness Egzersizlerini nasıl gerçekleştirebilirsiniz bu adımları paylaşmak istiyorum:
1) Her günün belirli bir saatini bu egzersiz için ayırın ve mekân olarak sessiz, kolayca dikkatinizi dağıtmayacak bir yer seçin.
2) Zamanlayıcıyı ayarlayın. Egzersizlere ilk başlarda 5 dakikayla başlayın, daha sonra bu süreyi 15-20 dakikaya kadar taşıyabilirsiniz.
3) Sizin için en rahat oturma pozisyonunuzu bulun. Bu oturuş bir sandalyede ya da çimlerin üzerinde olabilir.
4) Oturuşunuzu kontrol edin. Dik bir şekilde oturduğunuzdan, ellerinizin rahat bir pozisyonda ve aynı zamanda omuzlarınızın da rahat olduğunu kontrol edin.
5) Derin nefesler alın. Nefes alıp vermek sizi egzersize hazırlarken diğer yandan dünyadaki varlığınızı hissetmenizi de sağlar.
6) Dikkatinizi nefesinize yönlendirin. Nefes alıp verirken nefes hareketlerinizin en çok nerede gerçekleştiğini ölçmeye çalışın. Bunları yaparken dikkatinizi kaybetmemeye çalışın.
7) Dikkatinizi nefesinizde tutmaya devam edin. Bu alıştırmayı yaparken aklınız başka bir yere giderse onu nefesinize geri getirmeye çalışın.
8) Adımları egzersizin süresine de bağlı olarak 7-8 kere tekrar edin.
9) Kendinize karşı nazik olun. Eğer ki dikkatinizin dağıldığını ya da uykuya dalacağınızı hissederseniz gözlerinizi açıp kendinize farklı bir pozisyon bulun.
10) Yumuşak bir bitiriş yapın. Hazır olduğunuzu hissettikten sonra gözlerinizi açın. Hayattan memnun olun ve kabul edin!
Kaynakça:
Öne Çıkan Görsel: http://www.mindful.org/what-is-mindfulness/
http://www.mindful.org/what-is-mindfulness/
http://blog.zensorium.com/mindfulness-self-improvement/
http://www.reflectionway.com/infographics/here-are-the-ten-steps-to-mindfulness-meditation-infographic/
Bu yazıdaki bilgilerin bir kısmı geçtiğimiz ay katıldığım Mindfulness eğitiminde not ettiğim bilgilerdir. Etkinlik, 29-30 Nisan 2017 tarihlerinde Ankara’da yeniden gerçekleşecek. Meraklısına, biletler Biletix’te!