Tek kişilik oyunlar; yaklaşık bir bir buçuk saatlik yoğun tempoları, düşmemesi gereken tansiyonları ve tek kişi üzerine kalan sorumluluklarıyla zor oyunlardır. Sahnede ışık ve dekorla bir bütün gibi hareket eden oyuncu; ne çok abartı, ne de silik olmalıdır. Tek sorumlunun o olduğu sahnede en iyisini seyirciye aktarmaya çalışır.
Birbirinden değerli isimlerin bu sorumluluğun altına girdiği, bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Tek Kişilik Oyunlar Haftası 18 Kasım’da başladı. 23 Kasım’da, yani bugün, ise sona erecek. Bir hafta sonunda, Ankara tam 11 oyunu ağırlamış olacak. İstanbul, Konya, Bursa, Ankara, Erzurum ve Adana Devlet Tiyatrolarının buluştuğu bu etkinlik boyunca sahnelenen ve sahnelenecek oyunlar ise şöyle; İkinci Derecede İşsizlik Yanığı, Hamlet, Shirley Valentine, Kontrabas, Tek Kişilik Yaşam ‘Bedri Rahmi Eyüboğlu’, Anlatılan Senin Hikayendir; Bir İnsan, Bir Ağaç, Bir Köpek, İyiyim, Bizim Yunus, Nice Yıllara ve Hüzzam.
On bir oyunun üçünün Ankara Devlet Tiyatrosu oyunu olması üzerine, sonradan izleyebilirim düşüncesiyle turne oyunlarına yöneldim. Fetih 1453 filmiyle geçtiğimiz yıllarda çok konuşulan Devrim Evin’in oynadığı Adana Devlet Tiyatrosu oyunu ‘Bir İnsan, Bir Ağaç Bir Köpek’ ve çok karakter içeren, fakat tek oyuncuyla canlandırılan İstanbul Devlet Tiyatrosu oyunu ‘Hamlet’ dikkatimi çekti. Hamlet’e Bülent Emin Yarar hayat veriyor.
Yordan Radiçkov’un yazdığı Bir İnsan, Bir Ağaç, Bir Köpek adlı oyunda Lazar, köpeğinin kuduz olduğunu düşünüyor ve onu öldürmek için ormana götürüyor. Köpeği Karabaş’ı ağaca bağlayıp, nişan alıyor. Fakat işleri hesapladığı gibi gitmiyor. Kurşun köpeğin zincirine isabet ediyor ve köpek özgürlüğüne kavuşuyor. Köpeğin özgürlüğüne kavuşması ise Lazar’ın özgürlüğünü kaybetmesine neden oluyor. Ağaca sığınan Lazar geceler ve gündüzler boyunca ağaçta mahsur kalıyor. Ağacın dibinde hırlayan köpeği, ağacın dallarında öten kuşlar, mısır tarlasını korumakla yükümlü teneke içinde bekleyen kaplumbağa ve armut ağacının dalları… İnsanoğlunun doğa karşısındaki hakimiyetinin, doğanın direnciyle çatışmasını konu eden oyunda zayıf kalan yön; tekdüze gidişat oluyor. Lazar geçen günler içinde, doğa karşısında güçsüz duruma düşse ve en nihayetinde doğaya yenilse de izleyicide duygu geçişi yaşanmıyor. Sürekli tekrar edilen bir cümlenin benzer tarzda yorumlanmış hali sayılabilir bu oyun. Her ne kadar Devrim Evin’in performansı inandırıcı ve başarılıysa ve dekor ya da ışık oyunlarıyla birlikte başarılı bir orman havası yaratılsa da seyirci oyun sonunda tatmin olmuyor.
“Olmak ya da olmamak-işte mesele bu.” repliğiyle akıllara kazınan, William Shakespeare ait Hamlet‘in tek kişilik bir oyun olarak sahnelenmesi büyük bir cesaret. Oyunun yönetmeni Işıl Kasapoğlu ve Hamlet’e hayat veren Bülent Emin Yarar; bu yükün altından başarıyla çıkmışlar. Babasının öz amcası tarafından zehirle öldürüldüğünü anlayan ve intikam alma sevdasına düşen Hamlet’in bu ihtiras savaşında, kimi zaman parlayan öfkesi, cesareti, deliliğe vuran aklı tüm detaylarıyla seyirciye yansıyor.
Akün’ün seyirciyi oyuna ortak eden sahnesi üstünde büyük koskocaman bir kırmızı kutu… Oyun başladığında kutunun içi açılıyor ve içinde Hamlet beliriyor. Dekorun hem çok güçlü hem de işlevsel dizaynı Bülent Emin Yarar’ın başarılı kullanışıyla güçleniyor. Üstten dökülen ve yeri geldiği zaman nehirde boğulmayı, yeri geldiğinde deniz üstünde yolculuk etmeyi anlatan perdeler, kazılan mezarlar, karakterlere hayat veren kuklalar… Kostümü ve makyajıyla oyunun içine giren Bülent Emin Yarar; sadece Hamlet olmakla kalmıyor, oyundaki tüm karakterleri canlandırıyor. Hem doyurucu mizanseni, hem de hikayeyi avucuna alır hali ile Hamlet sahnede devleşiyor ve tempo hiç düşmüyor. Böylelikle bir buçuk saatlik oyun tek solukta izleniyor.
Bizler şu günlerde sahneler kapanmasın, satılmasın diye isyan ediyoruz. Halbuki daha çok oyun izlemek, daha çok sahnemiz olsun diye isyan edebilmek isterdik. Var olanlar yok edilmese, çoğaltılabilseydi keşke. Tiyatrosuz kalmasın kimse.
Değerlerimize sahip çıkalım, tiyatro sahnelerimize… Bizler onlarsız eksik kalırız, yarım kalırız öyle.
Herkese bol tiyatrolu günler, iyi seyirler.