Üçüncü Yeniler: Alternatif Türk Müziği

Abi kafanda kurbağa var. Abi kafanda kurup kurup vuruyosun oğa buğa.

Bir yaş hayal edin, apolitik yetişmiş anne babaların politik çocukları. Bağırlara basılmışlar ama biraz fazlaca da sıkılmışlar. Instagram fenomenlerinden, sosyal medya bağımlılarından patlamış; sosyallikle asosyalleşmiş, sonra üstüne azar yemişler böyle kuru kuru.  Her adalet aradığında kapı kapanmış yüzüne, herkesin gözü önünde. O da dayamaz söyler tabii:

Beni bir atın sırtına atın

Tın tın gideyim

Uzakta kendime yakın durup

Durumlar neymiş bakiyim

adamlar-657x360

Adamlar

“Büyük Ev Ablukada” bu müzik akımına can veren grup olabilir, hatta “Son Feci Bisiklet”in vokalisti Arda Kemirgent de gruplarına isim koyarken Büyük Ev Ablukada’dan esinlendiklerini ama sonra ismin hikayesini duyunca afalladıklarını söylemiştir. Çok kişi dert edindi bu konuyu kendine, neden böyle bir ad koyar insan grubuna diye. Sıkıntı şu ki, kimin umurunda? Yani neden birlikte müzik yapmaktan hoşlanan bir grubun adı Jakuzi olmasın ki? Müzik dinlemeye değer olduktan sonra, grubun ismini umursamak, ne kadar doğru olur bilinmez.

İsim çok dert değil ama neden bu kadar absürt bütün bu sözler?  En son Duman falan vardı meşhur rock yapan Türk grup, bir Duman’ın şarkılarına bakın bir de bunlara.

Azıcık karamsar olacak belki ama fikrimce bize vitrinde yaşamak öğretildi. Sosyal medyanın her mecrası bu fikri biraz daha derine gömdü kafalarımızda. Dış görünüşe öyle çok önem verilmeye başlandı ki artık bir sanat ürünüyle etkileşime geçerken hislerimizi ikinci plana atar hale geldik. Ruha dokunan parçayı bulmak, varoluşsal bir susuzluğu gidermekten çok, bir dükkânın vitrinini süslemeye benzemeye başladı. Güzel olanı sevmekten, ona bağlanmaktan çok, güzel gösterene bağlanmak yaygınlaştı başka bir deyişle. Yaşamlarımızda anlam ve kısmen duygu arayışının silikleşmesiyle de ortaya çoğunlukla histerik ve fazlasıyla saçma kesitler ortaya çıktı.

Bu gruplar da ortak olarak bu saçmalığı fark edip hem buna işaret eder hem de hafiften bununla dalga geçer oldular. Bu da edebiyattaki “ikinci yeni akımı” çağrıştırıyor fazlaca. Aynı bu akımın şairleri gibi, imgeli anlatımıyla, ne dediği tam olarak net olmayan, herkeste farklı çağrışımlar uyandıran bir müzik yazdılar. O bazen absürtlüğe kadar varan anlam içinde anlamsız durumu tam da bu çağrışımı yerinde yapıyor. Mesela bu, “Yok Öyle Kararlı Şeyler”den:

Bir Sherlock değilsin, ama fikri güzel

Dört köşe odaları, çıkmaz sokaklarıyla, bu düzen kentin tutsağısın.

Tabii ikinci yeni demek biraz onların toplumdan kopuk olduğuna işaret edecek, haksız bir şekilde. Bu durumu önlemek için belki garip akımının da esinlerini taşıyan bir ikinci yeni demek daha yerindedir, hem küçük bir çelişki onları anlatmak için de daha güzel olur. Bir nevi üçüncü yeniler gibi yani.

İyi de bütün bu gruplar nereden türedi sorusuna gelecek olursak, Büyük Ev Ablukada grubu karşımıza çıkıyor. Nev’i şahsına münhasır bu insanlar esasında bütün bu sporla yayılan grupların çıkış noktası olarak alınabilir. Adını ikinci yeni şairi Turgut Uyar’ın bir şiirinden alan grup, rastlantılar ve özellikle bir Sonic Youth tişörtüyle başlayan bir hikâye aslında. Uzun hikâye ama Duman’ın basçısı Ari Barokas, Büyük Ev Ablukada’yla geçirdiği günleri şöyle anlatıyor:

O şekil de olur
Bu şekil de
Ev de olur
Sokak da
Bazen düşünür yazarız
Belki biraz çalarız
Olmadı kaçarız

bea-1web

Afordisman Salihins ve Canavar Banavar’ın kurduğu Büyük Ev Ablukada, KOÇ üniversitesinden Adamlar, Yüzyüzeyken Konuşuruz, Yok Öyle Kararlı Şeyler, Son Feci Bisiklet ve daha birçoğu bu akımın altında isim buldu ve yaptı. Henüz birbirine fazlasıyla yakın olan bu gruplar, şarkı sayıları arttıkça ve birbirlerinden ayrıldıkça Candan Erçetin’den İsmail YK dinleyicisine kadar yayılarak ulaşabilir. Ama şimdilik, Tayyar Ahmet’in Sonsuz Sayılı Günleri:

Dayadı ağzını musluğa
Yabancıyım buraya bu kusmuğa dedi
Kuyuya düşmüş it gibi
Telaşlı aptal bitkinim
Ama yine gelir beni bulur bu kafa
Moruk yok böyle bi sinema 

Çokça çokça duymaya başladığımız günlerin eteğinde, bir de Yüzyüzeyken Konuşuruz:

Girer salondaki camdan, ölürsün sen heyacandan

Sen ölürsen kediler, seni yer seni yer seni yer

 

Kaynakça

http://www.radikal.com.tr/eglence/buyuk-ev-ablukada-siir-degil-miydi-1040842/

http://www.bantmag.com/magazine/issue/post/47/721

https://www.youtube.com/watch?v=4FvUkkmk19I

https://www.youtube.com/watch?v=bqTbx8ZHMZs

https://www.youtube.com/watch?v=-blr-CVKLSA&t=961s

 

Sözü geçen şarkılar:

Adamlar- Kapısı Kapalı

Adamlar- Tın Tın

Yok Öyle Kararlı Şeyler- Bir Sherlock Değilsin

Büyük Ev Ablukada-Tayyar Ahmet’in Sonsuz Sayılı Günleri

Yüzyüzeyken Konuşuruz-Kediler

 

Leave a Reply

2 comments

  1. Devamı gelecekse, bu akımın Bilkentli temsilcilerinden sayılabilecek Yasemin Mori, Jehan Barbur, Kalben ve Silverliners’ın da incelenmesini beklerim.

    Gerçi Son Feci Bisiklet üyelerinden 1-2 tanesi de Bilkentli, ama araştırmaya değer.