Hepinize yeniden 1 aylık aradan sonra merhabalar umarım her şey olundadır. Bugün sizleri son gittiğim ve hala vizyonda olan bir film olan Mucize Aynalar ile karşılamaya karar verdim ve hazır hala vizyonda iken gitmek isteyenler için güzel bir ön bilgi olur diye düşündüm.
Mucize aynalar Aziz Nesin’in kitabından uyarlanan bir komedi filmi esasen ve iki farklı hayatı konu ediniyor tabii birbirleriyle olan bağlantıları da bir hayli fazla. Filmin ana karakterini canlandıran Cengiz Bozkurt filmde “Mucize Aynalar” ismiyle bilinen kişiye ne isterse onu gösteren aynaların pek mahzun mucididir. Fark ettiyseniz mahzun dedim çünkü bunun sebebi asla şansın ondan yana dönmemesi denebilir ama spoiler vermeme adına burada susuyorum yoksa filmin en azından yarısı için tüm eğlencesi kaçar. Boran Kuzum ise Morg için şoförlük yapan bir senarist olarak karşımıza çıkıyor. Bu iki birbirinden bağımsız karakterin şansa kader bir araya geldikleri anlar bir hayli komik. Hatta kimi zaman birbirlerinin egzantirik anlar yaşamasına bilmeden sebep oluyorlar. Bu denli farklı karakterlerin birbirlerinin hayatına bir şekilde etkisi bence komiğe kaçan detaylardan bir tanesi hele yaşanılan anların komik olması güldürü seviyesini de arttıran bir detay bence.
Konusuna geldiğimizde bahsini edemeden geçiremeyeceğim, Aziz Nesin’le olan çok net bir bağlantı yok ama güzel bir komedi filmi izlemek isteyenler için oldukça güzel bir tercih. Konusuna döndüğümüzde ise bu bahtsız mucidimiz sonunda hayatında bir fırsatı yakaladığını düşünür ama bir şekilde bu fırsat eşi ve annesinin iyi niyetliliği sonucu kocaman bir hüsrana dönüşür. E peki hüsran var, bahtsızlık var bu nasıl komedi diyecek olursanız o da karakterlerin olaylara verdiği tepkilerin hep bir şekilde komik olması denebilir ama bu kısım daha çok mucidimiz için geçerli. Morg için şoförlük yapan senaristimize döndüğümüzde ise komik olan unsurlar daha çok olayların absürtlüğü üzerine. Gerçekten günlük hayatta o tarz bir yerde şoförlük yapan birinin de onun yaşadığı gibi olaylar yaşama ihtimali olayları daha komik kılıyor. Bu ikisinin ortak noktası ise oldukları yerde mutlu olmamaları ve bu durumdan kurtulmak için ne yapmalarını biliyorlar. Lakin hayatın koşulları onların istedikleri şeyi yapması için bir türlü fırsat yaratmıyor ve istedikleri şeyi yapabilmek için absürte kaçan bir çaba içerisinde görüyoruz bu ikiliyi sürekli.
Genel olarak güzel bir film olmasına rağmen bu arada sonunun biraz fazla boş bırakıldığını düşünüyorum. Hatta bi tık ileriye gitmek gerekirse aceleye getirelerek yazılmış ve çekilmiş gibi bir hissiyat verdi son bana. Film boyunca yaşanılan olayların düğümleri ve birbirine aktarılış tarzı oldukça güzel bir çizgide ilerler iken sonda yaşanılan tüm dertlerin bitmesi ve refaha ulaşma kısmı bir anda ve oldukça kolay bir şekilde gerçekleşiyor. Hadi tamam desem bile o “oldu bitti” sonun nasıl bir anda gerçekleştiği kısmı son bırakılmış ve dediğim gibi filmi genel olarak beğensem de sonu hoşuma gitmedi. Belki 2. film hazırlığı için boş bırakılmış diye düşünebiliriz ama onun için bile hiçbir ipucu veya bu konuyla ilgili içi dolu bir gönderme/söylem yok maalesef ve sonu kötü kılıyor bu boşluk durumu maalesef. Filmle ilgili tek negatif kısım da burası bence.
Sonuç olarak oldukça beğendiğim bir film oldu. Yerli komedi filmleri ülkemizde bir hayli tutmasına rağmen maalesef ki senede birkaç kereden fazla örneklerini göremiyoruz, bu sebepten komedi izlemek isteyenler için oldukça güzel bir alternatif ve benim gibi yerli komedi bağımlılarına kesinlikle öneririm ama yukarıda bahsettiğim durumdan ötürü geçmişte çekilen yerli komedi filmlerinden biraz eksik olduğu konusunda da uyarmalıyım maalesef.