Özellikle seçim dönemlerinde verilen iktisadi ve sosyal vaatlerin yanında “göç politikası” belirlemeleri, ABD gibi yoğun göç alan ülkelerde oldukça dikkat çekiyor. Seçmenler için göç politikası vaatleri, oylarını belirleyen etkenler arasına girmiş oluyor. Demokrat Parti Lideri Obama, seçildiği 2009 yılından bu yana göçmenleri kucaklayan söylemleri ve yasa tasarılarıyla birçok seçmeni memnun etmeyi başarsa da, Cumhuriyetçilerin tepkisini çekmekten kaçamıyor. Hem siyasi arena hem de toplum bu konuda büyük fikir ayrıkları deneyimlese de, istatistikler göçmenleri neredeyse ABD ekonomisinin olmazsa olmaz katkı sağlayanlarından olduğunu gösteriyor. Obama’nın politikaları, göründüğü kadar kucaklayıcı olmasa da, gelişmiş sanayi ülkeleri ve Türkiye gibi göç politikalarının seçim vaatlerini henüz süslemediği ülkeler için gelecekte için önemli bir örnek teşkil edebilir.

Hâlihazırda ABD 38 milyon kayıtlı göçmen bulunduruyor ve 2011 yılında bu göçmenlerden sadece 1 milyon göçmen kalıcı oturma izni alabildi. Bunun yanı sıra göçmenlerin sadece üçte ikisinin yasal statüye sahip olduğu ve yaklaşık 11 milyonunun da yasa dışı göçmen statüsünde olduğu biliniyor. Oldukça yüksek olan bu oran, haliyle Amerikan vatandaşlarını iş bulma olasılıklarını ve çalışma ücretlerini düşürmeleri algısına sürükledi. Özellikle de medyanın bu konu üzerindeki algı oyunları ve Cumhuriyetçilerin güvenlik sorunlarına dikkat çekmesi, vatandaşların “Rüya Yasası” gibi göçmen politikalarına karşı durmalarına yol açtı.

Rüya Yasası olarak bilinen “Dream Act ( The Development, Relief and Education for Alien Minors)”, Başkan 030815-gocmenlik-politikas-cumhuriyetci-bakan-adaylarn-boldu-1Obama’nın, 2010 yılında sunduğu ve ABD tarihinde birçok kez denenen “yasallaştırma” girişimlerinden biri oldu. Bu yasayla ABD’ye henüz çocukken yasa dışı giriş yapan göçmenlerin yasal statü kazanması hedeflenmişti ancak tasarı Kongre’den geçemedi ve tasarı yasalaşamadı.

Bu tasarının ardından New York Times tarafından yine 2010’da düzenlenen bir ankette, ABD vatandaşlarının yarısı mevcut politikanın tamamen yeniden yapılandırılması ve  %41’i mevcut sistemde köklü değişiklikler yapılması gerektiğini ifade etti. Çoğunluk tarafından mevcut politikaların desteklenmemesinin en büyük sebeplerinden birkaçını şu şekilde sıralayabiliriz: göçmenlerin düşük ücretleri kabul ederek vatandaşların da kötü çalışma koşullarını kabul etmeye itmeleri, vergi ödemeksizin devlet imkânlarından yararlanmaları ve suçluların ABD’ye kolayca göç ederek güvenlik problemleri yaratabilecekleri.

Bütün bu kaygılar ilk bakışta haklı gözükse de, istatistikler durumun pek de yansıtıldığı gibi olmadığı yönünde sonuçlar veriyor.

Ulusal Araştırmalar Konseyi’nin 1997 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, göçmenler ABD ekonomisine her yıl 10 milyar dolar katkıda bulunuyor. Sanılanın aksine, göçmenler sadece iş aramak veya devlet imkânlarından faydalanmak yerine tüketim-üretim zincirinde yer alıyor, hatta nadir de olsa, yasa dışı göçme statüsünde bile vergi ödemek zorunda kalıyorlar. Üstelik yine sanılanın aksine, birçok araştırma, genç işçi göçünün ekonomiye zararının çok küçük ve geçici olduğunu gösterirken göçmenlerin kabul ettikleri düşük ücretli işlerin Amerikan vatandaşları tarafından istenmeyen işler olduğunu gösteriyor. Bu açılardan bakıldığında ekonomik kaygıların çok da yerinde olmadığı söylenebilir fakat güvenlik konusundaki kaygıların ne boyutta olduğu tartışılabilir.

Immigration-rights-demons-008Özellikle Meksika sınırında ciddi önlemler alarak Latin kökenli göçmen sayısının azaltmayı planlayan Rüya Yasası, güvenlik kaygılarını ortadan kaldırmak adına hazırlanmış bir tasarıydı. Yaklaşık 1200 km’lik bir güvenlik duvarının yanı sıra 20 bin civarında ilave devriye sevkiyatı yapmak da planlamalar arasındaydı. Bütün bunlara rağmen Obama’nın yasa dışı göçmenlerin yasal statü kazanmasına yeşil ışık yakan söylemleri özellikle Latin kökenli göçmenler tarafından sevinçle karşılandı.

Obama’nın göç politikaları eleştirilere maruz kalsa da ailelerinden ayrı yaşamak zorunda kalan birçok işçi göçmeni ve yasa dışı olduğu için güvenlik tehlikesi olarak görülen diğer göçmenleri rahatlatacak eğilimlere sahip. Ancak buna rağmen göçe maruz kalan ülkeler yerine, göç veren ülkelerin izleyeceği politikalar dünya kamuoyunu daha fazla meşgul etmeli gibi gözüküyor. Sonuç olarak da, uluslararası iş birlikleri ve yardımlaşmaların önemine dikkat çekilmemesinin ekonomik kaygılar ve güç savaşları olduğunu söylemek pek de yanlış olmasa gerek.

 

 

Leave a Reply