657 yıldır Edirne’de düzenlenen dünyanın en uzun soluklu spor organizasyonlarından tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri, her sene olduğu gibi bu sene de güreşseverlere keyifli maçlar izletti. Dedem sayesinde tanıştığım ve altı yıldır her maçını takip ettiğim bu organizasyonun er meydanında ilk defa final maçından daha çok konuşulmuş ve tartışılmış bir güreş tutuldu. Üçüncü turun kuraları çekildiğinde, bütün güreşseverler Ali Gürbüz-Recep Kara derbisinin erken final olduğunu çok iyi biliyordu çünkü Recep Kara; 2004, 2007, 2008 ve 2016 yıllarında dört kez başpehlivan seçilmişti ve 2004-2016 yılları aralığında on kere ilk üçe girme başarısı göstermişti. Ali Gürbüz ise 2011, 2012, 2013 yıllarında (2011’de Recep Kara’yı finalde yenmişti) başpehlivan olarak kalıcı olarak altın kemeri kazanan beş pehlivandan birisidir. Yağlı güreş turnuvasının en güzel tarafı her maçın final tadında geçmesidir ve bu eşleşme de bu bilginin ne kadar doğru olduğunu göstermiştir.
Birbirini çok iyi tanıyan iki güreşçi, maçın normal süresinde birbirlerini tarttılar ve dengeli hareketlerle maçı uzatmalara taşıdılar. Normal sürenin ardından oynanan uzatmalarda birbirlerine hamle yapan her iki pehlivan Recep Kara, rakibini açık düşürdüğünü; Ali Gürbüz ise açık düşmediğini ve pozisyonun ardından rakibinin arkasına geçip puanı aldığını savunmuştur. Kule hakemleri pozisyonu defalarca izlemiş ama kararı bir türlü verememişlerdi. Maçın kararı beklenirken gerek sosyal medyada, gerek er meydanındaki tribünlerde insanlar ikiye bölünmüştü ve maçın sonucunu merakla bekliyorlardı. Kule hakemleri, daha doğru bir karar verebilmek için yayıncı kuruluşun kamerasına bile başvurmuştu ve maçın kazanını Ali Gürbüz olarak kararlaştırmıştı ama kararın ardından sosyal medyadan tepkiler, tribünlerden yuhalama sesleri yükselmişti. Maçın ardından yenilen Recep Kara, kimsenin hakkının yenilmediği er meydanında yıllardır hakkının yenildiğini, kemerinin elinden alındığını söylemesinin ardından bir daha Kırkpınar’da yer almayacağını açıklamıştı. On yıldır Kırkpınar Ağası olan Seyfettin Selim, kararın yanlış olduğunu açıklamıştı ve bu maçtan sonraki gün Türkiye Güreş Federasyonu, iki kule hakemini görevden almıştı. Bu olaylı maçın ardından, yağlı güreşlerdeki “VAR” sisteminin geliştirip geliştirilmemesi konusunda tartışma açıldı. Ancak bu yaşananlar, neredeyse bütün sporlarda yaşanan bir durumdu ve spor müsabakalarında teknoloji gerekli midir değil midir, gerekliyse spor ruhunu öldürür mü diye sayısız görüş ortaya atılmıştı. Sizlere bu görüşlerin ortaya çıkmasına neden olmuş spor olaylarını ve bu olaylar ardından uzmanların takındığı tavrın ne olduğunu anlatacağım.
Mike Renfro’nun Sayılmayan Sayısı
6 Ocak 1980 tarihinde, Houston Oilers takımı Pittsburgh Steelers takımıyla AFC şampiyonluk maçında karşılaşıyordu. Three Rivers Stadium’da oynanan maçın ilk yarısı Steelers, Houston karşısında 7 sayı farkla öndeydi. Maçın üçüncü periyodunda Dan Pastorini’nin pasının ardından takımın yıldızlarından Mike Benfro’nun sınırdaki yakalamasıyla ev sahibi taraftarlar bile skorun berabere olmasına çok üzülmüştü. Pozisyonun sayı olduğu o kadar barizdi ki, Steelers’ın spikerleri Dick Enberg and Merlin Olsen, radyo yanınında bu pozisyonun sayı olduğunu anlatmışlardı. Ancak pozisyonu tekrar tartışan maçın hakemleri, pozisyonun sayı olmadığını ve maçın kaldığı yerden devam edilmesi kararını aldı. Oilers’ın Defensive Line koçu Wade Phillips, kararın ardından adeta çıldırdı ve kenardan itirazlarını sürdürdü. Her ne kadar Oilers takımı maç boyu itirazlarını sürdürse de o pozisyonun kararı değişmedi ve Steelers, maçı 27-13 kazandı. Bu maçın ardından yetkililer, hakemlerin pozisyon tekrarlarını izlediği kameraların geliştirilmesine karar verdi ve bir daha böyle bir haksızlık olmaması için amerikan futbolu maçlarında “VAR” sistemini kullanmaya başladı.
Rugby Dünya Kupası’nda Tartışmalı Pozisyonlar
2011 Rugby Dünya Kupası çeyrek final karşılaşmasında Bryce Lawrence’ın verdiği kararlar kendisinin rugby tarihinin en kötü hakemlerinin arasında anılmasını sağladı. Sadece bu maçta yaptığı hatalar o kadar fazlaydı ki, bu hataları anlatan yüzlerce haber, onlarca YouTube videosu yapılmıştı. Avustralya – Güney Afrika maçında onlarca hata yapmıştı ve bu hatalar rugby sporundaki en temel kuralları içeriyordu. Topa sahip olan oyuncuya müdahale ederken oyuncunun ellerini kullanmamasına rağmen Lawrence’ın oyunu defalarca durdurmasıyla ve sayısız yanlış ruck (ani davranış) kararıyla maçın kaderiyle oynamıştı. Maçın son dakikalarında köşe hakemlerinin bile kenardan “Referee was wrong” yorumlarıyla federasyonu harekete geçirmiştir. Federasyon, Lawrence’ın böylesine kritik bir maçta altı büyük hatası nedeniyle bir daha Lawrence’a Dünya Kupası gibi büyük organizasyonlarda görev vermemiştir. Yaşananların ardından Rugby sporunda hakemlerin böylesine büyük hatalar yapmamaları için daha üst düzey teknoloji kullanıp kullanmamaları gerektiği tartışılmıştır.
İngilizlerin Sayılmayan Golü
İngiltere Milli Futbol Takımı, 1966 yılından beri Dünya Kupası’nı bir türlü kazanamıyordu. 2010 yılında Güney Afrika’da düzenlenmiş Dünya Kupası’na Joe Hart, Wayne Rooney, Steven Gerrard gibi yıldızlarıyla damga vurmak istiyordu. Ancak gruplarda aldığı sonuçlarıyla grubu Amerika Birleşik Devletleri’nin ardından ikinci bitirerek Almanya’nın rakibi olmuştu. Maç günü İngiltere Milli Takımı’nın işi çok zora girmişti çünkü maçın otuz ikinci dakikasında 2-0 geriye düşmüştü. Ancak maçın otuz yedinci dakikasında Matthew Upson’ın golüyle skoru 2-1 yapıp maçta kalmışlardı. Daha sonra Gerrard’ın şutunda top gol çizgisini geçmiş olsa da hakem pozisyonu devam ettirdi ve gol sayılmadı. Maç 2-2 olsaydı belki de İngiltere üst tura, belki de şampiyonluğa uzanacaktı çünkü maçın istatistikleri birbirine çok yakındı. İki takımın da pas isabet oranı yüzde yetmiş sekiz, toplam şut sayıları on üçtü. Müdahalelerde Almanya’ın 22-20 üstünlüğü, topla oynama oranında yine Almanya’nın 52.6-47.4 üstünlüğü vardı. Turnuvanın ardından FIFA, kale çizgisinde pozisyonların gol olup olmadığı anlamaları için maçlarda iki çizgi hakeminin olması gerektiğine karar verdi. Ardından hala olup olmaması gerektiği tartışılan “VAR” sistemi getirildi.
Futbol, basketbol, amerikan futbolu, rugby gibi bütün sporlar hatalar oyunudur. Her ne kadar tartışmalı bir pozisyonun ardından hakemleri çok sert bir şekilde eleştirsek de, neticede hakem de insandır. Futbolcular, teknik direktörler nasıl hata yapıyorlarsa hakemler de hata yapabilirler ancak bu hatalar kesinlikle maçın kazananını değiştirecek kadar büyük bir etkiye sahip olmamalıdır. Hakemlerin bu hataları yapmamaları için kesinlikle teknolojiye de danışmaları gerekir ancak bu yardım maçın akışını yavaşlatmayacak şekilde olmalıdır. Umarım sporseverler gelecekte hakem hatalarının damga vurmadığı, izlerken keyif aldıkları maçları izlerler ve yetkililer böyle maçların oynanması için gerekli tedbirleri alırlar.