Propaganda denildiğinde akla olumlu çağrışımlar gelmemekle beraber, sindirme ya da yanıltma gibi olumsuz anlamlar akıllarda belirir. Hele ki sanatla beraber kullanımı geçmişten günümüze hala büyük bir tartışma konusu olmaktadır. Propaganda kelimesinin olumsuz çağrışımlar yapması esasen I. Dünya Savaşı’ndan sonra başlamıştır. I. Dünya Savaşına kadar propaganda, tarafsızlığı çağrıştırsa da savaşın yıkımları geleneksel yollarla asker toplamayı zorlaştırdığından propaganda milli duyguları hedef alarak; devlet imkânlarının gazete, afiş, sinema gibi araçlarla yayılmasıyla tarafsızlığını bozmuş ve toplumların bilinçaltına olumsuz anlam olarak yüklenmiştir. Totaliter rejimlerin de propagandayı son derece etkili kullanması kelimeyi anti-demokratik olarak kodlamıştır. Bu duruma karşın propaganda, kullanıldığı bağlamda ve kullanıldığı kişilerce değerlendirildiğinde; yalnızca devlet propagandası ya da resmi propaganda değil, buna karşı anti ya da muhalif propaganda oluşmuştur.

Öte yandan propagandayla ilişkisi hala tartışmalı olan sanat, nasıl propaganda politikayla ayrışamıyorsa sanat için de aynı durum söz konusu olduğundan propaganda ve sanat da tarih boyunca ayrışamamıştır. George Orwell’ın da dediği gibi:

”Sanatın politikayla hiçbir ilgisi olmaması gerektiği fikrinin kendisi de politik bir tutumdur.”

Sanat ve propagandanın bu gibi benzerlikleri, etik farklılıkların silinmemesi kaygısı güdülerek sanat, tarih ve politika çevrelerince tartışılmalıdır. Bu iki güçlü silah tarihte birçok totaliter rejimin, diktatörlerin kullandığı gibi Hitlerin de vazgeçilmezi olmuştur. Hitlerin sanatla iç içe geçmiş ruhu, propagandayla birleşince önlenemez yükselişinin en büyük yardımcısı olmuştur. Sanatın her alanından kendine pay çıkartan Hitler, ”Urban Myths” adlı diziye ”Hitler the Artist” adlı bölüme dahi konu olmuştur. Hitabete son derece önem veren Hitler, el kol hareketleri için bir oyuncudan ders almıştır. Hatta parti üyelerinin de kamu önünde hitabetlerinin gelişmesi için konuşma eğitimi odaklı okul açtırmıştır. Kalabalığın en gerisinden dahi anlaşılmak ve etkili olmak için jest ve mimikleri üzerinde çalışmıştır. Faşizmin olmazsa olmazı erkek egemen, cinsiyetçi temalar Hitler tarafından her alanda son derece etkili bir biçimde kullanılmıştır. Kalabalığa hitabet ve üstünlük sağlanmasında sadece teatral başarı değildir. Hitler kalabalığı bir kadınmışçasına kontrol edebilmesiyle övünmüştür. Ayrıca Mussolini gibi cinsel çekicilik oluşturma da amaçlanmıştır.

350px-Triumph_des_Willens_ss

İradenin Zaferi, yönetmen Leni Riefenstahl,1934.

Propaganda ve sanat senteziyle beraber politika ve din ayrılmaz ikilisi, halk tarafından Hitlerin Tanrının en kötü zamanda gönderdiği bir kurtarıcı olarak görülmesine sebep olmuştur. Dini yönüyle piyeslere, siyasi ve askeri yönüyle yağlı boya tablolarına figür olan Hitler, Haçlı askeri gibi tekrar düşünülmesi, Germen şövalyesi betimlemeleriyle sanatsal propagandayı son derece etkin kullanmıştır.

Devlet propagandasına karşı anti-propaganda yapan anti-faşistler ve sanatçılar çalışmalarını baskı altında, yeraltına itilerek yapmaya ellerinden geldiğince devam etmişlerdir. Ancak ilerleyen zamanlarda Nazi yönetimi gücünü arttırdıkça kendilerine karşı ve bağımsız olan sanat topluluklarını sindirmişler ve 1933’te Propaganda Bakanı Josef Goebbels başkanlığında Ulusal Kültür Senatosu organizasyonu oluşturulmuştur. Birçok alanı tekelinde toplamaya yönelik bu organizasyonu oluşturan yasa, Ulusal Kültür Senatosunun amacını “tüm sahalardaki yaratıcı birimlerin tek irade olan devlet liderliğinde bir araya toplanarak uygulamaya geçirilmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Her zaman her yerde tek millet, tek devlet gibi tekleştirilen bir şeylerden elbette ki sanat da payını almıştır. Senato’da birçok sanat alt başlığı birleştirilmiş, ırk ve ideoloji olarak yalnızca kendilerine uygun sanatçılar alınmıştır. Çok sayıda sürgüne, ülkeyi terk eden sanatçıya rağmen Ulusal Kültür Senatosuna yaklaşık 100.000 sanatçı katılmıştır.

Hubert Lanzinger, Bayrak Taşıyıcı,1933 sonrası. Hitler savaşarak ülkesini kurtarmaya çalışan bir Haçlı askeri gibi betimlenmiştir.

Hubert Lanzinger, Bayrak Taşıyıcı,1933 sonrası. Hitler savaşarak ülkesini kurtarmaya çalışan bir Haçlı askeri gibi betimlenmiştir.

Sanat ve propaganda beraberliği Yahudi Soykırımı’nda da rol oynamıştır. Alman Eğitim ve Bilim Bakanlığı “ Yahudi sorununa radikal bir çözüm bulma zorunluluğunun en güçlü kanıtının” modern sanat olduğunu belirten bir broşür yayınlamıştır. Yahudi sorununa planlanılan kadar sanatsal bir radikal çözüm getirilmese de kadından eğitime, mitinglerde insanlarının duruş düzeninden tiyatroya uygulanmak istenen yol ve yordamlar faşizmi estetize ederek, sanat ve propagandayı kullanarak başarılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça:

Sanat ve Propaganda- Kitle Kültürü Çağında Politik İmge, Toby Clark

Neden Yazıyorum, George Orwell

Fotoğraf Kaynakça:

https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0radenin_Zaferi

https://www.ushmm.org/propaganda/archive/painting-the-standard-bearer/

Leave a Reply