…
Benim annem Cumartesi her bir dilde çıkar sesi
Benim annem Cumartesi elinde solmuş bir resim
Benim annem Cumartesi hesap soracak öfkesi
Benim annem Cumartesi benim annem Cumartesi
…
Bandista- Benim Annem Cumartesi
Cumartesi anneleri, gözaltına alınan ve bir daha haber alınamayan veya faili meçhul cinayete kurban giden yakınlarını arayan ve cumartesine denk gelen 27 Mayıs 1995’ten beri – 1999-2009 yılları arası hariç olmak üzere – Galatasaray Meydanı’nda her cumartesi oturma eylemi yapan kadınlı-erkekli topluluktur. Kadınlı-erkekli ibaresini özellikle belirtmemin sebebi; topluluğun adında geçen ‘’anne’’ sözcüğüne rağmen topluluğun sadece kadınlardan değil, toplulukla aynı amacı taşıyan kadın-erkek herkesin katılımına açık olmasıdır. Anne sözcüğünün kullanılmasının temel sebebi, eylemlerin başlamasının ardından kamuoyunun duygusallığa kapılıp topluluğa bu adı takması ve sonrasında bu adlandırmanın kullanıla kullanıla günümüze gelmesidir.
Esin kaynakları Arjantin’de cunta yönetiminin zorla yok ettiği çocuklarını bulmak için toplanan Mayıs Meydanı Anneleridir.
Amaçları
Topluluğun üç temel amacı vardır:
- Kayıpların akıbetlerinin açıklanması ve eğer ortada bir cinayet varsa faillerinin bulunup yargılanması.
- Türk Ceza Kanunu’nun insanlığa karşı suçları düzenleyen 77.maddesine zorla kaybetme suçunun da eklenmesi.
- Birleşmiş Milletler Gözaltında Kayıplar Sözleşmesi’nin imzalanması ve sonrasında iç hukuka aktarılması.
Görüldüğü üzere hepsi de Türkiye Cumhuriyeti’ne yöneltilen ve sadece devlet tarafından yerine getirilebilecek taleplerdir.
Tarihçe
1995 yılının Mart ayı ve öncesinde Türkiye’de birçok kaybolma ve faili meçhul cinayet vakası mevcuttu. Bunların çoğu ‘’kıvılcım’’ olmaktan öteye gidememiş ve tabiri caizse ‘’ateşe’’ dönüşebilmesi için 21 Mart 1995 tarihinin gelmesi gerekmiştir. 21 Mart 1995 tarihinde eve dönmesi beklenen Hasan Ocak eve dönmemiş ve kendisinden haber alınamayarak geçirilen 55 gün sonrasında, cesedi işkence edilmiş bir halde kimsesizler mezarlığında bulunmuştur. Ortada kendisinin ölümüyle ilgili birçok tanık ve kanıt olması ve buna rağmen devletin ‘’bizde yok’’ cevabı ile yetinmesi sebebiyle Hasan Ocak’ın anne ve babasının önderliğinde yaklaşık 30 kişilik bir grup, kamuoyunun ilgisini çekebilmek adına 27 Mayıs 1995 tarihinde Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemi yapmıştır. Eylemin iki temel dayanağı vardır: ilki sessizlik, ikincisi ise bağımsızlıktır. İlk ilke uyarınca oturma eylemi süresince-30 dakikaya tekabül ediyor- sessiz duruluyor ve ardından basın açıklaması yapılıyordu. İkinci ilkeyle paralel olarak da hiçbir örgüt veya partinin pankart asmasına, slogan atmasına izin verilmiyordu. İzin verilmeyerek de eylemin kamuoyu önündeki sahiciliğinin, samimiyetinin ve kapsayıcılığının yitirilmemesi amaçlanıyordu.
İlk eylemden sonra her Cumartesi toplanan ve sayıları hızla artan gruba karşı bir süre sonra polis saldırıları başlar. Baskı, tehdit, müdahale ve gözaltılara rağmen eylemlerine devam eden topluluk, polis saldırılarının şiddetlenmesi ve 1093 kişinin gözaltına alınması sebebiyle eylemlerine 13 Mart 1999 tarihli 200. buluşma ile birlikte ara vermiştir.
Ara vermenin ardından beklenenin aksine kampanya devam etti ve hatta kamuoyunun daha geniş kesiminde ilgi gördü. Yaklaşık 10 yıllık bir aradan sonra topluluk, 1915’te kaybolan Ermeni aydınlarını da kapsayacak şekilde, 31 Ocak 2009 tarihinde yeniden eylemlerine başladı. Eylemleri hâlâ aynı yerde, aynı saatte ve aynı nitelikte devam etmekte.
Mayıs Meydanı Anneleri
Bir tek mücadele kaybedilir; o da terk edilen mücadeledir.
Mayıs Meydanı Anneleri
Cumartesi annelerinin esin kaynağı Mayıs Meydanı anneleri (madres de la plaza de mayo), Arjantin’de askeri darbe sonrasında oluşan militer rejimin 1976-1983 yıllarında kaybettiği veya faili meçhul diyerek öldürdüğü çocukların izinin sürülmesini devletten talep eden ve bu amaçla kamuoyu oluşturmaya çalışan topluluktur. İlk kez 1977 yılında, saat üç buçukta ve tam olarak Mayıs Meydanı’nda başkanlık sarayının önünde toplanan Mayıs Meydanı Anneleri, yıllar geçmesine rağmen hâlâ eylemlerine devam etmekte.
Mayıs Meydanı Anneleri ile ilgili belirtilmesi gereken önemli bir nokta da, her zaman başlarına geçirdikleri beyaz mendilleridir. Askeri diktatörlük döneminin ‘’kirine’’ tezat olması amacıyla takılan bu beyaz mendiller, hem kamuoyunun onları tanıması hem de grubun birbiri ile kaynaşması ve topluluk bilinci oluşturma amacı taşımaktadır. Benzer şekilde Cumartesi anneleri de Kürt kültüründe barış sembolü olan tülbenti aynı amaçlarla takmışlardır.
Sanat Dünyasındaki Yansımaları
Cumartesi anneleri hem edebiyat hem de müzik dünyasında adından söz ettirmiş ve kendine sanatçıların eserlerinde yer bulmuştur. Bu yazımda cumartesi annelerinin sanat dünyasındaki yansımalarını göstermek amacıyla dört tane eser seçtim. Söz konusu yansıma bu dört eserle sınırlı olmamakla beraber, bu yazımda sadece aşağıdaki dört esere yer vereceğim:
1)Ahmet Kaya-Beni Bul Anne (Albüm: Beni Bul, yıl:1995)
1995 yılında başlayan eylemlere kayıtsız kalmayan Ahmet Kaya, aynı yıl çıkardığı albümünde cumartesi annelerine yer vermiştir. Cumartesi anneleri ve devlet terörünün objesi olan yakınlarının acılarını hem sözleriyle hem de müziğiyle dinleyiciye hissettiren şarkı, 2002 çıkışlı ve Ahmet Kaya’nın ölümü üzerine çıkarılan Dinle Sevgili Ülkem albümünde Selda Bağcan tarafından da yorumlanmıştır:
‘’…
Camlar düştü yerlere
Elim elim kan içinde
Yanıma gel yanıma anne
İki yanımda iki polis
Ellerim kelepçede’’
2) Sezen Aksu- Cumartesi Türküsü (Albüm: Cumartesi Türküsü, yıl:1996)
https://www.youtube.com/watch?v=4Z172Ky_YNQ
Sadece 2 şarkıdan oluşan ve Aktüel Dergisi’nin 5.yılı sebebiyle dergiyle beraber dağıtılan albüm, satışa çıkartılmamıştır. Etkileyici sözlere sahip olan Cumartesi Türküsü televizyonlarda gösterilmeye başlayınca cumartesi annelerine yönelik polis şiddeti bir süreliğine de olsa durmuş fakat sonrasında yeniden devam etmiştir:
‘’…
Ah ben anayım
Yanmaz canım dışardan kora koysalar
Ümidimi kaybedemezsiniz
Ölsem de ahım tarihi karalar’’
3)Sunay Akın- Cumartesi Anneleri (Kitap: 62 Tavşanı, yıl:2000)
Sunay Akın 61 sayfalık ve içerisinde 19 şiir barındıran 62 Tavşanı adlı şiir kitabında, Cumartesi Annelerine de yer vermiştir:
‘’Galatasaray Lisesi’nin karşısı postahane
resmi açıklamalara göre
pulun zarfa yapışması için
gözyaşı döküyor
çocuğunun resmini tutan anne
köpeklerini salıyor
dev bir illet
cumartesi annelerinin üstüne
merak ediyor bir güvercin
tasmanın hangi ucunda devlet
…’’
4)Bandista- Benim Annem Cumartesi (Albüm: Paşanın Başucu Şarkıları, yıl: 2009)
Bandista grubu, 2006 yılında İstanbul’da kurulan ve protest müzik yapan bir müzik grubu. Kolektif çalışma bilinci dahilinde üyelerinin isimlerini kullanmayan Bandista, çıkardığı albümleri copyleft olarak yayınlamış ve kısa sürede adını duyurmuştur. İşte bu albümlerden biri olan Paşanın Başucu Şarkıları’nda, Bandista grubu cumartesi annelerinin sesi olmuştur:
‘’…
Kör kuyularda bul beni
bul beni bir sahilde çıplak
bir işkence gemisinde elektrikle ayık
bir kışlada kayıp
anne, bir sokak başında
isimsiz yüzsüz bir kimsesiz mezarında
kaybedenler kaybetti yazan mezar taşının altında bul beni
anne bul beni Arjantinli annelerin arasında
Plaza Del Mayor’da
anne bul beni Galatasaray Meydanı’nda
bul beni Ramallahlı annelerin
Gazzeli annelerin
anne bul beni Varşova gettosunda
anne bul beni Nico’nun Bart’ın İtalyan annelerinin gözlerinde
anne bul beni
…’’
Kaynakça
Yılmaz, Ayfer Genç. «Toplumsal Hareketin Kalbinde Bir Yeni Özne: Anneler.» Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi (2014): 51-74.
https://t24.com.tr/haber/500-haftasinda-cumartesi-anneleri-neler-yasadilar-ne-istiyorlar,274952
https://tr.wikipedia.org/wiki/Cumartesi_Anneleri
http://wikisosyalizm.org/Cumartesi_anneleri
Hüseyin Ocak
Bu güzel yazı için çok teşekkür ederim. Yüreğinize, beyninize, ellerinize sağlık.İki küçük not yazmak isterim. 1- Hasan Ocak’ın gözaltına alınış tarihi 21 Mart 1995 dir. 2 – Plaza de Mayo anneleri Arjzntin de ki kayıpları arıyorlar. Saygılar.
Engin Enes Can
Belirttiğiniz yerleri hemen düzeltiyorum. Değerli yorumunuz için teşekkürler.