Ünlü Fransız general ve sonraları imparator olan Napolyon Bonapart’ın “Para, para, para” sözünü söylediği rivayet edilir. Tarihteki hemen hemen her olayın da temeli budur aslında: ekonomi, ekonomi, ekonomi. Lidyalılar parayı kullanmaya başlamadan önce bile geçerli olan bu kural belki o zamanlar toprak, su kaynakları veya hayvanlar için geçerliydi. Bu kural bugün de geçerli. Altın ya da petrol gibi kaynaklar, dolayısıyla para, için çıkan savaşlar veya anlaşmazlıklar pek de alışılmadık değil. Tarihin tekerrür ettiği noktalardan birisi de budur zaten. Haçlı Seferleri’nden Körfez Savaşları’na değişmeyen şey savaşların, bazen arka planda olsa da, ekonomik temelli olduğudur. Buna verilecek en iyi örneklerden birisi de Amerikan Bağımsızlık Savaşı’dır. 15. yüzyılın sonlarında başlayan, Amerika kıtasının Avrupalılar tarafından kolonileştirilmesinde bir dönüm noktası olan Amerikan Bağımsızlık Savaşı kolonilerin, her ne kadar Avrupa kökenli olsalar da artık kararlarını başka bir kıtadan almak yerine kendileri vermek istemesidir. Bir nevi başkaldırıdır. Daha Birleşik Devletler ismi anılmazken İngilizler tarafından yönetilen 13 Koloni’de, gelen yeni vergiler ve ekonomik kısıtlamalara karşı yapılan protestolar bağımsızlık savaşına dönüşmüş; İngiltere, Fransa ve İspanya’yı sonraki yüzyılda bile etkileyecek olaylar dizisini başlatmıştır. Tüm bu olaylar ise biraz farklı bir espri anlayışıyla adlandırılan ‘Boston Çay Partisi’ ile başlamıştır.
Büyük Britanya’nın Kuzey Amerika’daki kolonileri 13 Koloni olarak anılmaktaydı. Ancak Britanya’nın kolonileri Dünya geneline yayılmış, 13 Koloni dışında Kanada ve Hindistan’ın büyük bir kısmını da kapsamaktaydı. Britanya bu kolonileri 7 Yıl Savaşı’nda (1756-1763) Fransa’dan almıştı. Kimi siyasiler tarafından ‘asıl 1. Dünya Savaşı’ olarak adlandırılan 7 Yıl Savaşı’nda, sadece Avrupa’da değil İngiltere ve Fransa’nın kolonilerinde çatışmalar gerçekleşmiştir. Savaşın sonunda İngiltere Fransa’dan toprak alsa da ekonomisi sert bir şekilde darbe almıştı. 1756 yılında 7,5 milyon £ olan borcu 1763 yılında 133 milyon £’a çıkmıştı. Ayrıca kolonilerin bir kısmını yöneten Doğu Hindistan Şirketi de zor zamanlar geçirmekteydi.
Amerika’daki koloniler sadece tütün, pamuk gibi mallar sağlamamakta aynı zamanda sahip olduğu nüfus ile diğer malların satışı için uygun bir pazar ortaya çıkartmaktaydı. Doğu Hindistan Şirketi gibi şirketler İngiltere’nin sahip olduğu farklı kolonilerden aldıkları malları Avrupa ya da Amerika pazarında satmakta belirli bir vergiyi de İngiltere’ye ödemekteydiler. 7 Yıl Savaşları’ndan sonra İngiltere borçları ödeyebilmek için hemen hemen her yönetimin yapacağı gibi kaynak arayışına geçti ve vergilerde bir dizi düzenleme yaptı. 1765 yılında bir tür damga vergisi (Stamp Act) kabul edildi. Buna göre Britanya kullanılan her resmî belgeden belirli bir ücret alacaktı. Ancak Londra’daki parlamentoda temsil edilmeyen koloniciler sadece koloni yönetiminin onları vergilendirebileceğini belirterek protestolara başladılar. 1766 yılında Büyük Britanya geri adım attı ve düzenlemeyi geri çekti. 1767 yılında ise Townshend Yasa’sı (Townshend Act) olarak adlandırılan çay, cam, boya ve kâğıt gibi bazı ürünlere ek vergilendirmelere gidildi. Tekrar gelen tepkiler üzerine 1770 yılında çay dışındaki vergilendirmeler kaldırıldı.
Çayın 17. yüzyılda Avrupa ve daha sonraları Amerika piyasasına girmesiyle İngilizler çay tüketiminde birinci sırada olmuş Uzakdoğu ve Hindistan’dan gelen ürünlerle de yüksek miktarda kar elde etmişlerdir. Aynı durum Amerika’daki kolonilerde de geçerli olmuş İngiliz çayı çokça tüketilen ürünlerden birisi olmuştur. Getirilen yeni vergi ile İngiliz hükümeti daha fazla vergi almak isterken ortaya çıkan kaçakçılıktan dolayı istediğini elde edememiştir. Çay ticaretinde tekel olarak bulunan Doğu Hindistan Şirketi de kaçakçılıktan fazlaca zarar görmüştür. Şirketi kurtarmak için 1773 yılında Çay Kanunu (Tea Act) geçirilir ve şirket Hindistan’daki kolonilerden Amerika’daki kolonilere direkt olarak çayı taşıma izni alır. Hindistan’dan gelen çay Londra’ya uğramadığından dolayı ek bir vergilendirme uygulanmayan çay Amerikan pazarında daha düşük bir fiyata satılmaya başlanır. İnsanların kaçakçılar veya kolonilerdeki tüccarlar yerine Doğu Hindistan Şirketi’nden çay alması daha mantıklıdır artık.
Geçen tüm bu yasalar kolonilerden herhangi bir katılımla onaylanmamakta ya da herhangi bir merci tarafından denetlenememektedir. 13 Koloni’deki vergilendirmeler oradaki insanların temsilcileri olmadan belirlenmektedir. Boston Çay Partisi’ne giden temel taşlardan birisi ekonomi ise diğeri de başkaları tarafından yönetilmektir. 1763’ten 1773’e kadar giden süreçte koloniciler parlamentoda temsilci bulunduramadıkları gibi ekonomik anlamda da yıpratılmışlardır. Protesto hatta ayaklanmalar olmasına rağmen parlamento koloniciler aleyhine düzenlemeleri geçirmeye devam etmektedir. Özgürlüğün Oğulları (Sons of Liberty) gibi karşıt ve radikal gruplar oluşmakta, krala karşı olanların sayısı gittikçe artmaktadır.
16 Aralık 1773 akşamı, Boston, Massachusetts. Yaklaşık 100 kolonici, Amerikan yerlileri gibi giyinip Doğu Hindistan Şirketi’ne ait olan 342 sandık çayı, bugünün değeriyle yaklaşık olarak 1 milyon $ eden, denize boşaltır. Sonraları Boston Çay Partisi olarak adlandırılan bu olay, 2 yıl sonra başlayacak olan Amerikan Bağımsızlık Savaşı’nın simgelerinden birisi olur. Boston Çay Partisi sadece vergi düzenlemelerine karşı yapılan bir protesto değil aynı zamanda Britanya parlamentosunda yer edinemeyen Amerikan kolonicilerinin temsilci arayışıdır. Yapılan protesto ve boykotlara rağmen İngiliz hükümetinin kolonicileri aleyhine yapmaya devam ettiği düzenlemelere karşı atılan radikal bir adımdır. Boston Çay Partisi’nden sonra benzer olaylar New York limanlarında da gerçekleşir. Hatta koloniciler arasında İngiliz çayı boykota uğrar, insanlar çay tüketilmemesi için uyarılır. Kimi doktorlar çayın sağlığa zararlı olduğu ile ilgili iddialar ortaya atar.
Boston Çay Partisi’ndeki zararlarına karşılık Britanya, Boston limanını kapatır. Boston Philadelphia, New York gibi şehirlerde toplantılar yasaklanır. Bunun sonucunun Bağımsızlık Savaşı olacağı belli olmasa da kolonilerde İngilizlere karşı bir tavır oluşur ve 13 Koloni’yle Britanya arası iyice açılır. Amerikalılar tarafından Kabul Edilemez Kanunlar (Intolerable Acts) olarak adlandırılan düzenlemeler geçirilir ve Massachusetts’in idari hakları elinden alınır. Bu savaşa ve 13 Koloni’nin bağımsızlığına giden son basamaktır.
Boston Çay Partisi tarihin sebepler ve sonuçlar üzerinden gittiğinin en önemli örneklerinden birisidir. 7 Yıl Savaşı ve Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na giden sürecin ortasında, birinin sonucu diğerininse sebebidir. Aynı zamanda ekonominin askeri ve politik olaylarda nasıl önemli bir etken olduğunu gösterir. Büyük Britanya Asya’daki kolonilerini çay üretimi için ele geçirmişken, Amerika’daki kolonilerini bu çay için yaptığı düzenlemelerden dolayı kaybetmiştir. Boston Çay Partisi ve daha sonrasında Amerikan Bağımsızlık Savaşı Amerika kıtaları için bir dönüm noktasıdır. Amerika’daki Avrupa hegemonyasını bitip kolonilerin bağımsızlıklarını kazandıkları yüzyılın başlangıcı Boston limanında atılmıştır.
Kaynakça:
Boston Tea Party. (2009). History.com: http://www.history.com/topics/american-revolution/boston-tea-party adresinden alındı
Craig, A. M. Revolutions in the Transatlantic World. The Heritage of the World Civilizations.
Resimler için:
https://tr.wikipedia.org/