Patlayan bombalar, verilen canlar… Birçoğumuz kampüsün dışına çıkmaktan çekinirken, yurtdışından gelen öğrencilerin bazıları ise güvenlik kaygıları dolayısıyla ülkelerine geri dönüyorlar. Terörizmin amacı günlük hayatın akışına balta vurmak ise, ki böyle olduğu konusunda genel bir görüş hâkim, bu saldırıları gerçekleştirenlerin sadece bu olaylara bakarak, hedeflerine, bir nebze dahi olsa, ulaştığını söylemek mümkün.
Olaya burada ara verip, ‘temkin’in bu hassas günlerde bizler ne anlam ifade etmesi gerektiğini istiyorum. Türk Dil Kurumu’nun tanımına göre temkin, “Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma”[1] şeklinde bir anlama sahip. Benim burada dikkat çekmek istediğim konu ‘işin sonunu’ düşünmekten çok ‘ölçülü’ davranma kısmı.
Bugünlerde çok karşılaşılan bir ‘ihbar’ mesajı
Hepimizin hayatımızın bir parçası olarak kabul ettiğimiz sosyal medyada, maalesef, birçok asılsız iddia dolaşmaya başladı. Evlerde yakalanan bombalar, ortada serseri mayın gibi gezen bomba yüklü araçlar ve daha niceleri… Bu tarz hassas konularda, sebebi nedendir bilinmez, bilgi kirliliği inkâr edemeyeceğimiz bir şekilde önümüze çıkıyor. İşin garip yanı ise bu tarz hassasiyet gerektiren konularda halkın yapılan resmi açıklamalardan çok bu tarz spekülasyonlara daha çok iltimas göstermesi. Bu tarz asılsız iddiaları yayarak, terörizme, farkında olarak ya da olmayarak, hayatımızın akışını şekillendirmesi için alan vermiş oluyoruz. Temkinli, tedbirli olmak her zaman için önemli tabi ki ama bunu belirli sınırlar içerisinde ‘ölçülü’ bir seviyede tutmak daha büyük bir önem arz etmektedir.
Bu tarz asılsız haberleri yaymak, manipüle edilmek ve diğerlerinin de manipüle olmasına sebep olmak, bu tarz terör eylemlerini gerçekleştiren kişilerden başka kimseye fayda sağlamayacaktır. Bu tarz bilgilerin yayılması fayda sağlamanın aksine bazı insanlarda kısa süreli de olsa psikolojik sorunlara yol açabilmektedir.
Biz, insanlar, doğamız gereği sosyal varlıklarız ve içinde yaşadığımız sosyal çevre ile duygusal bağlar kurmamız kaçınılmaz bir durumdur. Şimdi çok yakın bir arkadaşınızla küstüğünüzü ve onunla bir daha konuşamayacağınızı hayal edin. Acı değil mi? O zaman bu acıyı bir tık daha ileri götürelim, o arkadaşınızın bir hastalık sonucu vefat ettiğini öğrenmiş olun. Bundan daha beteri de o arkadaşınızın bu tarz, haince adlandırılabilecek, saldırıda vefat ettiğini düşünün. Yeterince canınız acıdı mı? Şimdi bir de kendinizi bu mesajları okuyan, duyan insanların yerine koyun. Bir insanın ailesinin, kız/erkek arkadaşının, en yakın arkadaşının, hatta sadece bir kere tanıştığı birinin böyle bir saldırıda kaybetme stresine sokmaya kimsenin hakkı yok.
Bu tarz bir olayı kimsenin bir ömür boyunca unutmasını, hatırlamamasını bekleyemezsiniz. Yarının ne getireceğini de bilemezsiniz ama bugün o insanlar yanımızda, tıpkı dün bu haince saldırılarda can veren insanların sevdiklerinin yanında olduğu gibi. İnsanlara yarın başlarına kötü bir şey geleceğini ‘kesin’ bir şekilde söyleyerek onların bugünkü mutluluklarına gölge düşürmek ise hiçbirimizin hakkı değil.
Tüm bunlara ek olarak, söylemek istediğim bir başka nokta bu tarz haberlerin yayılmasına zemin hazırlamak, insan doğası gereği halkın haince saldırılara alışmasına sebep olmaktadır ve bu hiçbir türlü kabul edilemez.
Ne tarz haberlerin konuşulması gerektiğini de ben söylemeyeyim, zaten siz hepiniz biliyorsunuz.
Not: Katılmayanlar elbette ki olacaktır, kendileri yorum yazmakta özgürler. Kalemim döndüğünce anlatmaya çalıştım, cevap yazmayı da denerim ama beğeneceğinizin garantisini veremem sizlere.
[1]TDK, Büyük Türkçe Sözlük http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_bts&arama=kelime&guid=TDK.GTS.56ebf974c74248.57892002
