Pazar gününe yaklaşırken Almanya yarışını izleyemeyeceğim herhalde diye düşünüyordum çünkü tam yarış saatinde Ankara’ya otobüsüm vardı. Bir ihtimalle internet üzerinden izleyebilecekken yayıncı kuruluşun bizi şaşırtmayan kararıyla karşılaştık. Futbol oynadığını iddia eden, ülkemizin sevilen kulüpleri hazırlık maçları yapacakmış. “Efendim bu kanallar bu aralar çok izleniyor o yüzden artık internet üzerinden yayın yapmayacağız.” gibi bir açıklama yaparak ‘özrü kabahatinden büyük’ sınıfına girme başarısında bulundu malum kurum. Söz konusu kurum piyasaya ilk kez çıkarken de diyordu ki “Size bir uydu alıcısı satacağız, bununla kanallarımızı ömür billah izleyebileceksiniz.” Bunlar hizmet vermiyor halkı dolandırıyorlar efendim, kullanmayın kullandırmayın.
Lauda & Alman Grand Prix’si
Dün 1 Ağustos Pazartesiydi, Niki Lauda’nın filmlere konu olan kazasının kırkıncı yıl dönümü. Nürburgring’de yapılan Alman Grand Prix’sinin Lauda’ya verdiği zarar çok ağırdı. Fakat efsane pilot hayatta kalmayı şans eseri başardığı kazanın üzerinden altı hafta geçmiş olduğu halde yarışlara geri döndü. Bu da Lauda’nın neden efsane olduğunun emarelerinden biridir. Kendisini hâlâ pit duvarında görebilmenin değerini bilmeliyiz.
Spa Sınadı
Bu hafta sonunun bir diğer özelliği de Spa 24 saat dayanıklılık yarışına ev sahipliği yapmasıydı. Benim ve diğer birçok yarış severin favori pisti olan Spa-Francorchamps, Spa ve Francorchamps şehirleri yakınında yer alıyor. Yine birçok kişinin favorisi -ki buna sürücüler, pilotlar da dâhil- Eau Rouge virajı da bu pistte bulunuyor. Virajın adını pistin kestiği nehirden aldığını da söylemeden geçmeyelim.
Yarış öncesi sıralama turlarına Mercedes damgasını vurdu. Ancak bu ufak çaplı bir posta koymadan ileri gidemedi. İlk altı sıradaki Mercedeslerin zamanları kural ihlalinden dolayı silindi ve Audi pole pozisyonunu kapmış oldu.
Mercedeslerin başa oynaması için büyük bir geri dönüşün gerektiği aşikârdı ve bu geri dönüş gerçekleşerek Mercedes’in bir aracı podyumun ikinci basamağına oturdu.
Diğer tarafta, yarışın son bölümlerinde, birincilik için Bentley ve BMW çekişti. Birinciliği BMW’nin akıllı stratejileri getirdi. Daha sonra Bentley dördüncülüğe ancak tutunabilirken üçüncülüğü Audi aldı.
Nevi Şahsına Münhasır
Formula 1’in en özgün ve ilginç isimlerinden biri Daniel Ricciardo. Başka bir Avustaralyalı Mark Webber’in emekli olmasıyla 2014’te Toro Rosso’dan Red Bull’a yapan pilot, buradaki ilk yılında sezonu üç yarış zaferiyle üçüncü bitirdi zira artık ‘kırmızı boğa’lardan daha iyi olanın koltuğundaydı. Ana ve babası İtalyan kökenli olmasına rağmen Avustralya’da doğup büyüyen Ricciardo, çevresinde bal porsuğu olarak da biliniyor. Bu lakabın sebebiyse bal porsuğunun en korkusuz hayvan olmasıymış.
Ricciardo Avustralya’nın AFL liginde West Coast Eagles takımının 1 numaralı biletini elinde bulunduruyor. Avustralya’da yaygın olan bu geleneğe göre takımın 1 numaralı biletine sembolik olarak sahip olmak prestijli bir durum. Takımlar ya eski bir oyuncusuna ya da bir ünlüye bu şerefi veriyorlar.
Ricciardo diğerlerinden farklı davranışlarıyla da insanların ilgisini üzerine çekiyor. Zaman zaman ilginç figürlerle dans etmesi, sürekli gülen yüzü ve gülümserkenki ifadesi kendisini genele mugayir bir kişiliğe büründürüyor. En son olarak bu hafta yarış sonucunda duyduğu sevinci ayakkabısından şampanya içerek gösterdi.
Vettel ile takım arkadaşı olduğu zamanlar yer yer Vettel’i geçişleri Ricciardo’nun kumaşı kaliteli dedirttiriyordu. Ricciardo, gelişen aracıyla, son dönemde üst sıraları zorlar hale geldi. Almanya yarışında da günün adamı seçilen Ricciardo’nun gelecek performanslarını iple çekiyoruz.