Şan, Bozgun ve Şans: Avrupa’da Türk Takımları

Türk futbolu için sezonun dönüm noktalarından biri olan 26 Ağustos gecesi ve 27 Ağustos günü tamamlanan kuralar ve maçlarla ülke puanımız için kritik virajı geçtik diyebiliriz. Çekilecek kötü bir Şampiyonlar Ligi kurası ile puan katsayısı bakımından en önemli platformda hayaller başlamadan bitebilirdi veya Galatasaray’la Fenerbahçe UEFA Avrupa Ligi yerine UEFA Avrupa Konferans Ligi yoluna düşebilirdi. Gelin hepsini toparlayalım ve son durumu özetleyelim.

Sergen Yalçın gayet mutlu.

Şüphesiz ki gecenin en çok merak edilen olayı Beşiktaş’ın nasıl bir kura çekeceğiydi. Bayern Münih, PSG, Real Madrid ve Manchester City gibi üstün takımlar yerine Portekiz şampiyonu Sporting Lizbon, Haaland’lı Borussia Dortmund ve yükselen Hollanda temsilcisi Ajax ile eşleşen Beşiktaş istediğini aldı diyebiliriz. Gerek gruptaki puan dağılımında dominasyon sağlayabilecek Dortmund gibi bir takım olması, gerekse olası beraberliklerle rakiplerin daha az puan alma ihtimali C Grubu hakkındaki güzel detaylar. Bu grup kurasıyla birlikte dış transfer konusunda da eli rahatlayacak olan Siyah-Beyazlılar, bu sezon 3 kulvarda birden iddialı olacak gibi görünüyor.

Fenerbahçeliler hem skordan hem de oyundan keyif aldılar.

Fenerbahçe HJK Helsinki karşısında ilk maçtan gelen avantaja bakmaksızın hızlı başladı. Enner Valencia’nın hat-trick yapmasıyla, yediği gole rağmen rahatlayan Sarı-Lacivertliler ikinci yarının son dakikalarında ise heyecan uyandıran sahnelere şahit oldu. Helsinki’nin Riski ile bulduğu ikinci golün ardından önce Fatih Yiğit Şanlıtürk, sonra Matti Peltola’nın kendi kalesine attığı gollerle Kanarya sürprize fırsat vermedi ve 5-2’lik skorla UEFA Avrupa Ligi’nde gruplara kalmayı -övülecek bir performansla- garantiledi. Grup D’de Olympiakos, Eintracht Frankfurt ve Antwerp ile nazaran daha rahat bir kura çektiler ve bu performansı sürdürürlerse gruptan çıkmaları muhtemel.

Sacha Boey’le birlikte Patrick van Aanholt, taraftarın gözde oyuncuları arasına girdi bile.

Galatasaray ise ilk yarıda ortaya koyduğu sonuç alamayan oyunla soyunma odasına 1-0 geride girdi, akıllarda ise Diagne’nin direkten dönen topu vardı. İkinci yarıda ise daha bilinçli oynayan takımda önce van Aanholt’un şık golü geldi, ardından Randers savunmasının kendi kalesine attığı golle İstanbul’da 2-1’lik üstünlük sağlandı. İlk maç 1-1 berabere bitmiş olsa da deplasman golü kuralının kalkmış olmasının verdiği rahatlıkla ve Diagne & Barış Alper Yılmaz’ın göze çarpan performanslarıyla maçı istediği kıvama getiren Sarı-Kırmızılılar başka gol olmayınca bu skorla gruplara kalmış oldu. Grup E’de Marsilya, Lazio ve Lokomotiv Moskova ile karşılaşacaklar ve her maç çekişmeli olacak diyebiliriz.

Bordo-Mavililer için tek teselli, Mourinho’nun “Trabzonspor bir üst ligde olmalı” sözleriydi.

UEFA Avrupa Konferans Ligi’ne kalmaya çalışan Trabzonspor ve Sivasspor ise sırayla 3-0 ve 5-0’lık mağlubiyetlerle toplamda ikişer yenilgi alıp son turda elenirken, Roma ve Kopenhag temsilcilerimizin yerine gruplara kalan ekipler oldu. Özellikle ilk maçtaki oyununun ardından iyi bir performans göstermesi beklenen Trabzonspor’da ne ofans hattı, ne Vitor Hugo-Edgar tandemi, ne de Uğurcan Çakır umulan oyununu sahaya yansıtamadı. Ağır bir mağlubiyetle elenen Sivasspor gibi, onlar da artık rotayı lige ve kupaya çevirmiş durumdalar.

Sonuç olarak 5 takımla başladığımız Avrupa serüveninde 3 takıma düşmüş olsak da, Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi ile önemli miktarda ülke puanı toplamak hala elimizde. Bu sezonki şampiyonumuz kesin olarak eleme oynamak zorunda kalacak, eğer Şampiyonlar Ligi’nde garanti katılım istiyorsak bu fırsatları değerlendirmemiz artık şart. Bakalım temsilcilerimiz grup aşamalarında -ve umuyoruz ki sonraki turlarda- ne kadar iyi performans gösterecek.

*Kapak fotoğrafı hurriyet.com.tr sitesinden, diğer fotoğraflar sırasıyla ntvspor.net, halktv.com.tr, twitter.com/galatasaraysk ve alsanahaber.com adreslerinden alınmıştır.

Leave a Reply