Bir Hacı Bektaş-ı Veli Ziyareti: Bektaşi Dergâhı

WP_20130525_068

Hacıbektaş Kültür Merkezi

Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesindeki Çilehane ziyaretinden sonra sıra geliyor asıl ziyarete; Hacı Bektaşi Veli’nin türbesini görmeye. 30 Kasım 1925’te kabul edilen Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması Kanunu ile kapanan, Bektaşi Dergâhı şu an Hacı Bektaş-ı Veli Müzesi‘ne dönüştürülmüş olarak ziyaretçilere açılmış. Hacı Bektaşi Veli’nin Türbesi de müzenin içinde bulunmakta.

Hacı Bektaşi Veli Külliyesi olarakta geçen dergâh 1.Avlu (Nadar Avlusu), 2. Avlu (Dergâh Avlusu) ve 3. Avlu (Hazret Avlusu) olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Külliyedeki diğer yapılar bu avluları çevreleyecek şekilde konumlanmış.

WP_20130525_075

Üçler Çeşmesi

Birinci avluya Çatal Kapı (tepesi çatal şeklinde) olarak isimlendirilen oldukça yüksek ve geniş bir taş kapıdan geçiliyor. Bu büyük avludaki önemli yapılardan biri Üçler Çeşmesi. Çeşmenin başında Mühr-ü Süleyman isimli tüm semavi dinlerce kutsal kabul edilen, 6 köşeli bir sembol bulunuyor.

Birinci Avludan İkinci Avluya yani Dergâh Avlusuna geçiyoruz. Burası müzenin başlangıç yeri, giriş ücreti 3 TL. Müze kartım kullanım süresinin bitişine 3 gün kala bir işe yarıyor, ancak gittiğimiz gün müze bayağı bir kalabalık olduğu için giriş biletleri kontrol edilemeden herkes içeriye doluşuyor zaten.

9876082

Aslanlı Çeşme

İkinci Avlu daha bir hareketli, dergâhın merkezi ve çoğu ana yapı burada. Buraya Üçler Kapısı’ndan giriliyor, hemen karşısında meydan havuzu bulunuyor. Kapının hemen sağında meşhur Aslanlı Çeşme var, önünde de upuzun bir sıra. Dergâha gelenler bu çeşmenin suyundan içmeden ayrılmıyor.

Aslanlı Çeşme’nin hemen karşısında, yerde, ayakaltında bir mezar var. Yanlışlıkla mezara basınca panik oluyorum, çünkü dikkat edilmezse mezar olduğu belli olmuyor. Ancak oradaki bir bayan mezarın oraya herkes bassın diye konulduğunu söylüyor, şaşırıyorum. Daha sonra araştırdığımda mezarın, Kahveci Baba isimli birisine ait olduğunu ve geçerken herkes bassın diye mezarının ayakaltı bir yere yapılmasını kendisinin istediğini öğreniyorum.

Sıra geliyor dergâhın yapılarını gezmeye, bu sırada başka bir gruba ve onların rehberine kaynak oluyoruz. Dergâhın en önemli yapılarından Aş Evi’ne girdiğimizde, Yeniçerilerce bereketin ve bolluğun simgesi ve kutsal sayılan Kara Kazan’ı görüyoruz. Kiler ve Aşhane’den oluşan Aş Evi’nde eskiden kalma yemek yapmak için kullanılan alet edevatları ve bal mumu heykellerle canlandırmalar görüyoruz (yemek yiyen dergâh dedeleri gibi).

P1240097

Meşhur Kara Kazan

Aş Evi’nin karşısında Meydan Evi bulunuyor, burası tarikata giriş ayinlerinin, cem törenlerinin ve tarikattaki sorunların tartışıldığı yer. Meydan Evi odasının dört tarafı ahşap sedirlerle çevrili. Sedirlerin üzerinde farklı farklı postlar On İki İmamları temsil ediyor. Odanın tavanında ahşap kirişler yedi kat çapraz olarak dizilerek, yedi katlı gök simgelenmiş ve kubbe görünümü verilmiş. Rehberimizin dediğine göre bu görünüm oluşturulurken hiç çivi kullanılmamış. Yine aynı odada duvarda bir resim var, Hz. Ali’nin cenazesi bir deve üzerinde ve önde deveyi Hz. Ali çekiyor. Bu inanış üzerine Cemal Süreya’nın bir dizesi;

Deve, devenin üstünde tabut, biri çekiyor deveyi
Üçü de Ali: deve, deveyi çeken ve tabutun içindeki.

Bu bölümden çıktıktan sonra dergâhta kullanılan eşyaların sergilendiği bir kısma geçiliyor.

rorlyef

Atatürk Rölyefi

Üçüncü Avlu yani Hazret Avlusu’na geçilen kapıya Altılar Kapısı deniliyor. Kapıdan girdikten sonra sağ tarafta 1919 yılında dergâhı ziyaret eden Atatürk’ün anısına Atatürk’ün dinlendiği yerde bir rölyefi bulunuyor.

Burada Hacı Bektaşi Veli’nin türbesi diğer adıyla Pir Evi ve Balım Sultan Türbesi’yle dergaha hizmet etmiş Bektaşilerin mezarları var. Pir Evi’ne giriş yan yana üç kemerden oluşuyor, kemerlerin gerisinde dergâhta hizmet vermiş olan dergâh babalarının mezarları bulunuyor (altı sağda altı solda, üzerleri mermer kaplı mezarlar). Bu mezarların ortasında Ak Kapı adı verilen kapıdan Pir Evi’ne giriliyor. Kapıdan girdikten sonra sağ tarafta Kızılca Halvet (Çilehane) bulunuyor. Hacı Bektaşi Veli’nin kullandığı bu Halvet Allah’a ibadet etmek için kapanılan hücre olarak biliniyor.

Buradan sonra Kırklar Kapısı isimli bir kapıyı daha geçerek Kırklar Meydanı’na geliyoruz, burası oldukça büyük bir salon. Eskiden burada dervişler eğitim alıyorlarmış. Şu an ise Horasan Erenleri’nin ve Hacı Bektaşi Veli’nin mezarı bulunuyor. Sağ tarafta oldukça gösterişli, mermer bir oyuktan Hacı Bektaşi Veli’nin mezarına geçiliyor; içeride ağlayalar, dua edenler var. Herkes dizleri üzerinde içeri giriyor, mezarın etrafını dua ederek dönüp dizleri üzerinde geri geri çıkıyor.

Hacı-Bektaş_i-Veli-Türbesi

Hacı Bektaş-i Veli’nin Türbesi

Yine dergâhta kullanılan eski eşyaların sergilendiği Kırklar Meydanı’nda Hz. Ali’ye ait el yazması, altın kaplama bir mektup ve Güvenç Abdal Türbesi bulunuyor (dünyanın en güzel kadını diye geçen karısı ve hizmetçisiyle yan yana yatmakta).

3. Avluda Balım Sultan türbesi bulunuyor, Balım Sultan İkinci Pir olarak anılıyor. Türbenin önünde Hacı Bektaşi Veli zamanından kalma çok eski bir dut ağacı bulunuyor. Şu an kurumuş olsa da desteklerle korunmaya çalışılıyor.

Hacı Bektaşi Veli Müzesi’nin dışında Hacıbektaş Kültür Merkezi ve çevresinde enteresan şeyler bulabileceğiniz birçok dükkân var.

Son durak olarak ise Beştaşlar’a gidiyoruz. Burası adı üstünde beş tane dev kayanın bulunduğu bir yer. Bu taşlar neden önemli derseniz; Hacı Bektaşi Veli zamanında bu taşların ayaklandığı ve şahitlik ettiği söyleniyor. Vilayetname’den Beştaşlar’ın öyküsü;

O zaman otlaktaki sığırlara, köyden her gün bir kişi nöbetle bakarmış. İdris Hoca’nın otlaktaki sığırlara bakma sırası geldiği bir gün önemli bir işi çıkmış. Hacı Bektaş Veli hayvanlara bakma işini üstlenmiş. Hayvanlar otlayarak Mucur istikametine doğru yayılırlarken, İdris’in kardeşi Sarı kendi öküzlerini getirip bunlara katmış. Hacı Bektaş Veli de “ben bunları görüp, gözetemem, bir zarar gelirse karışmam” demiş. Sarı dinlememiş, bırakmakta ısrar etmiş. Bunun üzerine Hacı Bektaş Veli, çevredeki beş tane büyük taşa hitaben “Siz tanık olun, Hacet vaktında şehadet edersiniz” demiş. Sarı’nın öküzlerini kurt parçalamış. İş Kadı’ya düşmüş. Hacı Bektaş Veli, beş tane şahidim var demiş. Onları otlak yerine götürüp, taşlara seslenince hepsi yuvarlana yuvarlana huzura gelmiş ve tanıklık etmişler.

Nevşehir, Hacıbektaş ziyaretini burada bitiriyoruz. Kapadokya’ya yolunuz düşerse Hacıbektaş’ı da ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Doğası, havası ve insanlarıyla çok temiz, çok güzel bir ilçe. Hepinize iyi günler.

Leave a Reply