Bugün bir ödev yapmak gerektiğinde, bir şarkının sözleri aklımıza gelmediğinde veya bulamadığımız bir adres olduğunda; kütüphanede kitap karıştırmak, radyonun başında beklemek veya köşedeki bakkala sormak dışında bir alternatife sahibiz. Küçücük ekranlı cep telefonlarından son teknoloji dizüstülere kadar farklı mecralardan bir “tık” ile istenilen bilgiye erişmek mümkün. Bu mucizenin adı; internet. 21 yıl önce “internetten bakalım” gibi bir seçenek yoktu Türk insanının hayatında. Bugünse Türkiye’de internet 21 yaşında!
İnternet 21 Yaşında!
12 Nisan 1993 tarihinde ODTÜ ve TÜBİTAK işbirliği ile Türkiye’de ilk kez internet bağlantısı kuruldu. 1994 ve 1996 yılları arasında Bilkent, Boğaziçi, Ege ve İTÜ’de de internet bağlantısı projeleri gerçekleşti. Yıllar içinde internet erişimine sahip olmak, sanıyorum başka hiçbir teknolojinin gösteremediği bir ivme ile arttı. 12 yılın sonunda bugün, her iki evden birinde internet bağlantısı mevcut.
İnternetin hayatımıza girişi, iletişimle ilgili bir devrim yaşanmasına ve toplumda total bir algı değişimi gerçekleşmesine sebep oldu. 90’lı yıllarda doğan ve bu teknoloji ile büyüyen bizler için, bu konunun neden bu kadar abartıldığını anlamak zor elbette. Şanslı olan birçoğumuz ilkokul çağlarından beri ailelerimizin işyerlerinde, okulda, evde internet erişimli bilgisayarlarla haşır neşirdik. Bu değişen algı; bizim için başlangıçtan beri aynı olduğu için fark edemedik. Ancak internetin ve “sosyal medya” kavramının siyaset üzerinde yoğun etkileri olduğunu gördükçe, bu çatışmayı yaşadıkça, ortada bir farklılık olduğunu anladık.
Gücün Farkında Olmak
Mektup, kitap gibi oldukça eski iletişim araçları “bir’den bir’e” iletişim kurmayı sağlar, yani bir kişi üretir; bir kişi tüketir. Televizyon, gazete, radyo gibi iletişim araçları “bir’den çok’a” iletişimi sağlar, yani üretilen mesaj birçok kişi tarafından tüketilir. İnternet ise “çok’tan çok’a” iletişimin anahtarı, herkes birlikte hem üretiyor, hem üretileni tüketiyor. Bu yüzden bugün “sosyal medya” diye bir kavram var hayatımızda.
Peki, bu neden önemli? Bu bize, iletişimin basit aktörlerine bu sürecin içinde aktif bir rol alma imkânı sağlıyor. Açıklamaya tek başına yeter mi bilmiyorum; ama Haziran’dan beri dillerden düşmeyen “Y Kuşağı” kavramı ile iletişimde yaşanan bu değişim arasında bir bağlantı mevcut. Eskilerin iletişime pasif olarak katılması, bir dertleri olduğunda bunu ifade etmek için toplumca marjinalleştirilmiş yöntemlere başvurmalarına neden olmuş. Örgütlü olmayanlar; veya mevcut siyasi örgütlenme dışında ifade edecek başka düşünceleri olanlar mecbur susmuş. Bugünse birkaç parmak hareketi ile kendimizi anlatmak, kendimiz gibi düşünen insanlara ulaşmak ve onlarla çoğalmak, daha kolay örgütlenmek mümkün.
Bu aktif katılım, internet kullanıcılarına bir güç veriyor: içerik üretme ve paylaşma gücü. Bu sayede bizi rahatsız eden bir konu hakkında şikâyet dile getirmek; ülkenin ve hatta dünyanın başka bir köşesinde yaşananlardan haberdar olmak; hatta protesto gösterisi organize etmek mümkün. Kimileri bu gücü, siyasi sistemin bizi kandırması olarak tanımlasa da, hükumetler tarafından internete erişimin sürekli olarak kısıtlanması bu gücün en büyük kanıtı.
Türkiye’de İnternet Yasakları
Türkiye’de internet yasaklarının tarihini takip etmek maalesef mümkün değil. Bu konu ile ilgili bir çalışma yapılmamış veya bir istatistiki veri elde edilmemiş. Ancak hafızalarınıza kazınan en çalkantılı döneme 2008 yılında rastlıyoruz. 2008 yılında “Atatürk’e hakaret içeren videoların paylaşılması” gerekçesi ile tam 2,5 yıl boyunca YouTube’a erişim engellenmişti.
Bu yasaktan beri en dikkat çeken, 22 Mart 2014’te Twitter’ın ve 27 Mart 2014’te tekrar YouTube’un yasaklanması oldu. Seçimlere yönelik olduğu bariz olan bu kararlar, geçtiğimiz günlerde bozuldu. Twitter, Anayasa Mahkemesi’nin verdiği kararla iki hafta sonra tekrar erişime açılırken, YouTube için erişim engelini kaldıran kararın hayata geçmesi bekleniyor.
Sosyal medyanın önde gelen bu iki sitesinin dışında, birçok farklı web sitesi ve blog da Türkiye’de yasaklanmış durumda. Bugüne kadar 40.851 siteye erişim engellenmiş. Bu kararların %90’ı ise Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’na ait. Detaylı liste için engelliweb.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
Yeni İnternet Yasası
Çok konuşulan ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanması hayal kırıklığı yaratan yeni internet yasası ile, Türkiye’de internet 21 yıl içindeki en zor sürecine girmiş bulunuyor. Yeni yasa ile internet yayıncılığı ile internet ortamında yapılan yayınlar yoluyla işlenen suçlara ağır denetim ve yaptırım geliyor. Bunu sağlamak adına TİB’in yetkileri hayli genişletiliyor. Genel hatlarıyla yasanın hatasız edici yönleri şöyle;
- Yasa hem özel hayatın gizliliğine bir yandan hizmet ediyor diğer yandan ihlal ediyor. Yasa, kişinin kendisi hakkında yapılan video, yazı, resim gibi içerikleri rahatsız olması durumunda sildirebilmesine imkân veriyor. Ancak aynı zamanda TİB’in mahkeme kararı olmaksızın herkesin e-postalarını, paylaşımlarını, fotoğraflarını, hangi içerik sağlayıcılarını takip ettiğini saptamasına olanak veriyor. Üstelik bu bilgilerin saklanma süresi de 6 aydan 1 yıla uzatılıyor. Yani internette atılan her adım 1 yıl boyunca kayıt altında tutulacak.
- Düzenlemeden önce mahkeme kararı olmadan siteye veya içeriğe erişimin engellenmesi nispeten sınırlıydı; şimdi TİB başkanı ve dolayısıyla hükümet istediği içeriği engelleyebilecek.
- Bu yasa düzenlemesinden önce bir siteden bir içeriği kaldırmak istediğinizde, uyar kaldır sistemi işliyordu. O siteye ulaşıp belirlenen içeriğin kaldırılması isteniyordu. Şimdiyse, hiçbir izin alınmaksızın direkt olarak mahkemeye başvuruluyor.
- Diyelim ki kendi adınızı kullanmadan, ekşisözlük türevi bir paylaşım sitesinde yazı yazıyorsunuz ve yazdığınız yazı suya sabuna dokundu. Artık TİB, İP adresiniz üzerinden iletişim bilgilerinize ulaşıp yerinizi tespit edecek.
- TİB çalışanları hakkında soruşturma açılması, TİB başkanının onayına bağlandı. Dolayısıyla görevini kötüye kullanan bir kişi hakkında yaptırım talebiniz olursa; önce bunun ilk etapta bu emri veren kişi tarafından onaylanmasını beklemeniz gerek.
- İçerik kaldırma ile ilgili verilen karara uymamanın cezası, hapis cezası haline getiriliyor.
- Twitter ve YouTube yasakları ile hayatımıza giren alternatif bağlantı yöntemleri de tarih oluyor. Devlet bu alternatif yöntemleri de kontrol edebilecek. Bu da aslında internete tüm Türkiye’nin tek bir kapıdan girmesine sebep olacak ve yavaşlamayı da beraberinde getirecek.
Bütün bu yasaklar, kişilik haklarına, ifade ve iletişim özgürlüklerine saldırı niteliğinde. İşin en acı tarafı ise bunların “siber suçla mücadele” kılıfı altında yapılmaya çalışılması. Bir şekilde 21 yılını devirdi Türkiye’de internet, bütün bir toplumun algısını ve hayatındaki “yasak” kavramını değiştirerek. Ancak öyle görünüyor ki, bir sonraki 21 yıl; yeni düzenlemelerle eskisinden çok farklı bir şekilde ilerleyecek.